0

Genellikle varoluş sancıları ve psikolojik çöküşlerle dolu filmleriyle tanınan Darren Aronofsky; bu kez suç, kaos ve kara mizahla örülü bir hikâyeyle karşımızda. Caught Stealing, hem Aronofsky’nin filmografisinde yeni bir sayfa açıyor hem de New York’un 90’ların sonunda çürüyen ama büyüleyici enerjisini bir karakter gibi sahneye taşıyor. Austin Butler’ın sürükleyici performansıyla öne çıkan film, nostaljiyi ucuz bir dekor olmaktan çıkarıp izleyiciyi 1998 New York’unun kaotik damarlarına doğrudan fırlatıyor.Caught Stealing Film İncelemesi 2025 Arakat Mag Suçüstü Filmi Darren Aronofsky Austin Butler Bad Bunny Zoe Kravitz Matt Smith TME Filmleri

New York’un Nabzında Kaybolmak

Darren Aronofsky’nin yeni filmi Caught Stealing, 1998 New York’unu bütün kaotik enerjisiyle yeniden canlandırıyor. Shea Stadium’dan Brighton Beach’e, Queens sokaklarından Coney Island’ın neon ışıklarına kadar şehrin damarları, film boyunca canlı bir karakter gibi akıyor. Karşımızda suç hikâyesinin yanı sıra aynı zamanda 90’ların sonunda hâlâ sert ve cilasız olan New York’un görsel bir kaydı var. Aronofsky, nostaljiyi süs olarak kullanmak yerine seyirciyi adeta bir zaman makinesine oturtuyor. Kentin ritmi, hikâyenin temposuyla iç içe geçerek aksiyonun ayrılmaz bir parçası haline geliyor.

Austin Butler’ın hayat verdiği Hank karakteri, bu şehirde hem kaybolmuş hem de onunla özdeşleşmiş bir figür. Sokaklardaki kovalamacalar, dar kaçışlar ve nefes aldırmayan tempo, dönemin kargaşasıyla birebir örtüşüyor. Seyirci olarak, New York’un hem boğucu hem de büyüleyici enerjisini iliklerine kadar hissediyoruz. Özellikle gece sahnelerinde Matthew Libatique’in keskin, kirli görselliği bu enerjiyi zirveye taşıyor. Caught Stealing, şehrin bitmeyen hengâmesini karakterlerin panikle çarpan kalpleriyle aynı frekansta aktarıyor.

Aronofsky, ayrıntılara da büyük bir titizlikle yaklaşmış. Eski video dükkânları, dönemin popüler kültür izleri, televizyon ekranında beliren Jerry Springer… Bunlar yalnızca dekordan ibaret değil, aynı zamanda izleyiciyi hikâyenin içine çeken bilinçli dokunuşlar. Şehir, Hank’in karanlık girdaplarının fonu değil; çünkü bizzat Hank, o girdabın kendisi konumunda. Bu sayede Caught Stealing, New York’u sıradan bir arka plan olmaktan çıkarıp filmin en önemli aktörlerinden biri haline getiriyor.

Filmin temposu, New York’un temposuyla aynı çizgide akıyor. Hank her köşe başında yeni bir belaya sürüklenirken, şehir de sürekli yeni bir kargaşaya gebe. Aronofsky bu noktada, Scorsese’nin After Hours’ındaki gece yolculuğunu daha sert, daha punk bir ruhla yeniden yorumluyor. Caught Stealing, New York’un bitmeyen kaosu içinde seyirciye hem adrenalin hem de melankoli sunuyor.Caught Stealing Film İncelemesi 2025 Arakat Mag Suçüstü Filmi Darren Aronofsky Austin Butler Bad Bunny Zoe Kravitz Matt Smith TME Filmleri

Kayıp Bir Anti-Kahraman

Austin Butler’ın canlandırdığı Hank, filmin hem kalbi hem de en derin yarası. Bir zamanlar parlayan bir beyzbol yeteneğiyken, trajik bir araba kazasıyla hayalleri paramparça oluyor. Spor kariyerini yitiren Hank, kısa sürede bar köşelerinde savrulan, alkole sığınan sıradan bir adama dönüşüyor. Bu çöküş hikâyesi, Aronofsky’nin filmografisinde sıkça rastladığımız bir motif: karakterlerini yavaş yavaş dibe çeken acımasız hayat döngüsü. Ancak bu döngü, Caught Stealing’de karanlık, eğlenceli ve kaotik bir suç hikâyesiyle harmanlanıyor.

Butler’ın performansı, filmin en başarılı katmanı. Fiziksel ve psikolojik olarak yıpranmış bir adamı canlandırırken, seyirciyi de onun travmalarına ortak ediyor. Özellikle Hank’in geceleri gördüğü kabuslar ve geçmişten kopamayan zihinsel çıkmazları, filmin dramatik tonunu yükseltiyor. Butler, yalnızca kovalamaca ve kavga sahnelerinde değil, en sessiz anlarda bile karakteriyle bağ kurmamızı sağlıyor. Gözlerindeki kaybolmuşluk hissi, Hank’in hem kurban hem de hayatta kalmaya çalışan bir figür olduğunu hatırlatıyor.

Aronofsky, Hank’in çöküşünü yalnızca dramatik bir tabloya dönüştürmekle yetinmiyor, aynı zamanda kara mizahla besliyor. Hastane yaraları, kanlı kavgalar, grotesk beden imgeleri, karakterin mücadelesini daha da sertleştiriyor. Ancak bu şiddetin ortasında bile Hank’in insani tarafını görüyoruz. Annesiyle yaptığı kısa telefon konuşmaları, tuttuğu takım olan Giants sevgisi ya da Yvonne’a (Zoë Kravitz) duyduğu bağlılık, onun hâlâ kurtarılabilir bir yanının olduğunu gösteriyor.

Hank’in öyküsü, aslında başarısızlığa uğramış bir “Amerikan rüyası”. Gençliğinde büyük bir potansiyele sahipken, tek bir hata tüm hayatını rayından çıkarıyor. Geriye kalan ise sadece hayatta kalma savaşı. Aronofsky, bu anlatıyı suç dünyasının kaotik yapısıyla birleştirerek Hank’in çöküşünü aynı anda hem trajik hem de absürt bir hale getiriyor.

Finale doğru Hank’in çilesi, fiziksel şiddetin en uç noktalarına varıyor. Ancak onun gerçek dönüşümü kavgalarda değil, ruhsal dayanıklılığında gizli. Butler’ın güçlü oyunculuğu sayesinde Hank, izleyicide büyük bir sempati uyandırıyor. Yıkılmış, alkolik ve şanssız olsa da, Aronofsky’nin çizdiği portrede Hank, kaybetmiş biri değil; yanlış zamanda, yanlış yerde var olan bir anti-kahraman.

Kaotik Suç Dünyası ve Çizgi Romanvari Karakterler

Charlie Huston’ın senaryosunu üstlendiği Caught Stealing sadece Hank’in kişisel dramınden ibaret değil, aynı zamanda New York’un yeraltı dünyasına dair grotesk bir panorama. Rus mafyalar, punk serseriler, Hasidik gangsterler, dengesiz kulüp sahipleri… Her karakter, sanki çizgi roman sayfalarından fırlamış gibi abartılı bir biçimde sahneye çıkıyor. Aronofsky, bu kaotik yapıyı bilerek tercih ederek hikâyeyi sıradan bir suç anlatısından çıkarıp absürt bir maceraya dönüştürüyor.

Filmin en unutulmaz karakterlerinden ikisi, Vincent D’Onofrio ve Liev Schreiber’in canlandırdığı Hasidik kardeşler Shmully ve Lipa. Kara mizah ile tehdit arasında gidip gelen bu ikili, dini göndermelerle bezeli replikleriyle suç dünyasına bambaşka bir tat katıyor. Regina King’in hayat verdiği dedektif Roman ise kaosun ortasında rasyonel bir merkez gibi dursa da, Hank’i sürekli sınayan bir figür haline geliyor.

Bad Bunny’nin Colorado’su, Matt Smith’in punk serserisi Russ ve Carol Kane’in “Bubbe” karakteri de filmin çizgi romanvari tonunu besleyen yan karakterler. Böylesine abartılı bir topluluk, normalde inandırıcılıktan uzak gelebilirdi. Fakat Aronofsky’nin enerjik yönetmenliği sayesinde bu aşırılıklar seyirciyi içine çekiyor ve kaos, filmin kimliğinin en temel unsuru haline geliyor.

Aronofsky, suç dünyasının bilindik karanlık kodlarını alıp onları grotesk ve mizahi bir seviyeye taşıyor. İzleyici, kimin gerçekten tehditkâr, kiminse sadece absürt olduğunu ayırt etmeye çalışırken filmin temposu hiç düşmüyor. Bu yaklaşım, kimi anlarda Guy Ritchie’nin erken dönem filmlerini hatırlatıyor. Ancak Caught Stealing, Ritchie’nin eğlenceli gangster masallarından daha kanlı ve sert bir atmosfere sahip.

Film, suç dünyasını hem eğlenceli hem de rahatsız edici bir şekilde resmediyor. Karakterler sürekli sahneye girip çıkarken hikâye, Hank’in başına gelen belaların peş peşe sıralandığı, birbirine çarptığı bir oyun halini alıyor. Bu bazen anlatıyı kaotik kılıyor olsa da, Caught Stealing’in ruhu tam da bu kaosun içinde saklı.

Caught Stealing Film İncelemesi 2025 Arakat Mag Suçüstü Filmi Darren Aronofsky Austin Butler Bad Bunny Zoe Kravitz Matt Smith TME Filmleri

Eğlenceli, Kaotik ve Beklenmedik

Darren Aronofsky denildiğinde akla genellikle karanlık, ağır ve rahatsız edici filmler gelir. Requiem for a Dream, Black Swan ya da The Whale gibi yapımlarda hep varoluş sancılarına, psikolojik çöküşlere tanık olduk. Ancak Caught Stealing, yönetmenin belki de en “ticari” ve en eğlenceli filmi olarak öne çıkıyor. Bu, filmografisine küçük bir sapma değil; adeta yeni bir sayfa.

Aronofsky, alışıldık kimliğinden uzaklaşıyor ama sinemasal gücünden hiçbir şey kaybetmiyor. Tempo, enerji ve grotesk mizah arasında ustalıkla kurduğu denge sayesinde filmde hem kan, şiddet ve delilik var hem de bolca eğlence. Seyirciye yalnızca acı değil, adrenalin ve kahkaha da sunuyor. Bu açıdan Caught Stealing, onun kariyerinde önemli bir kırılma noktası olarak okunabilir.

Elbette film kusursuz değil. Yer yer anlatı dağınıklaşıyor, karakter gelişimleri yüzeyde kalabiliyor. Ancak Aronofsky, bu dağınıklığı “kontrollü bir kaosa” dönüştürerek filmi ayakta tutmayı başarıyor. Ortaya Mother!’ın çılgınlığını anımsatan ama çok daha “popcorn” bir enerjiyle yoğrulmuş bir olay örgüsü çıkıyor.

Yönetmenin sadık görüntü yönetmeni Matthew Libatique’un katkısı da büyük. New York’un kirli, sert ama aynı zamanda parlayan yüzünü yakalayan görüntüler, filmin kaotik ruhunu tamamlıyor. Andrew Weisblum’un keskin kurgusu ise temponun asla düşmemesini sağlıyor. Aronofsky, estetikte aşırıya kaçmadan kaosun doğal enerjisini ön plana çıkarıyor.

Caught Stealing, Aronofsky’nin bilindik karanlık vizyonundan ayrılan ama yine de onun imzasını taşıyan bir iş. Eğlenceli, grotesk, kaotik… Ve en önemlisi, yönetmenin hâlâ seyircisini şaşırtacak yaratıcılığa sahip olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Bazen yönetmenlerin filmografisinde farklı tatlar gerekir. Caught Stealing, bu tadı en iyi şekilde veriyor.Film İncelemesi 2025 Arakat Mag Suçüstü Filmi Darren Aronofsky Austin Butler Bad Bunny Zoe Kravitz Matt Smith TME Filmleri

Büyük Bir Film Değil, Olmasına Gerek Dahi Yok

Caught Stealing, ne Aronofsky’nin en büyük filmi ne de kusursuz bir başyapıt. Ancak sinema salonundan çıkan seyirciye sunduğu şey net: eğlenceli, gergin ve çılgın bir New York yolculuğu. Film, mükemmel olmayı değil, “iyi” olmayı hedefliyor ve bu hedefine tam anlamıyla ulaşıyor. Tam da bu yüzden kafa dağıtmak ve iyi zaman geçirmek için zımba gibi bir film.

Austin Butler’ın performansı ve onun Zoë Kravitz ile olan kusursuz kimyası bile filmi tek başına taşımaya yetecek kadar güçlü. Butler’ın yanında (Zoë Kravitz ile beraber) Regina King, Matt Smith, Liev Schreiber, Vincent D’Onofrio ve Bad Bunny gibi isimlerin katkısı, filmi daha da zenginleştiriyor. Evet, bazı karakterler yeterince derinleşmiyor; ama bu eksiklik hikâyenin sınırsız enerjisiyle tolere edilebiliyor.

Filmin en büyük avantajı, Aronofsky’nin alışılmadık bir şekilde izleyiciye “eğlenceli” bir film sunması. Şiddet, kara mizah ve grotesk görüntüler, izleyiciyi rahatsız etmek yerine cezbediyor. Bu denge, pek çok suç filminde yakalanamazken Caught Stealing’de göze batmadan işleniyor. Filmi bu kadar çekici kılan etkenlerden biri de bu zaten.

Bazı noktalarda eksikliklerine rağmen film, Aronofsky’nin kariyerinde yeni bir pencere açıyor. Daha ticari, daha geniş kitleye hitap eden ama hâlâ onun damgasını taşıyan bir iş. Bu açıdan hem sadık Aronofsky takipçilerini şaşırtıyor hem de onun filmografisine başlamak isteyen yeni izleyiciler için cazip bir giriş noktası oluyor.

Caught Stealing, gerçekçi bakıldığında elbette yönetmenin yeni cevheri değil, belki de çoğu izleyici için sadece bir hayal kırıklığı olacak. Ancak bu film, eğlence anlayışınıza ve özellikle sinemada aradığınız çılgınlığa hitap ediyorsa, yaz sonunun enerjisini ve New York’un deli dolu temposunu perdede deneyimlemek için fazlasıyla yeterli. Çünkü Aronofsky’nin elinden çıkan bu suç komedisi, 2025 yazının en beklenmedik sürprizlerinden biri olmaya aday.


Ferit Doğan‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, X ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

The Roses: Öldürmeyen Evlilik Güçlendirir

The Exit 8: Duyarsızlaşmanın Boğucu Koridorlarında

Ferit Doğan
Yüksek Lisans öğrencisi (Radyo, Televizyon ve Sinema). Film eleştirmeni. Senaryo yazarı. Yönetmen.

The Roses: Öldürmeyen Evlilik Güçlendirir

önceki yazı

Task 1. Sezon: Kırık Aileler, Kayıp İnançlar

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir