By “The Last of Us,” 2013 yılında yaptığı çıkışının ardından oyun sektörünün akışını değiştiren bir yapım. “The Last of Us‘u,” piyasadaki diğer oyunlardan ayırarak milyonların sevgilisi haline getiren özelliği ise kuşkusuz Oscar ödüllü filmlerden aşağıda kalmayan hikayesi. Children of Men ve The Road gibi distopik eserleri kendisine yol gösterici olarak kullanan The Last Of Us, yıllar geçtikçe popülerliğinin üzerine koymaya devam ediyor. HBO‘ya uyarlanan başarılı dizi versiyonunun yanı sıra geçtiğimiz aylarda ilk oyunun bilgisayara çıkışıyla birlikte bu efsaneye tekrar göz atma fırsatımız doğuyor.
Sonun Başlangıcı
Takvimler Eylül 2003’ü gösterirken insanlar rutin hayatlarına devam ediyorlardı. İki ana karakterimizden biri olan Joel Miller, işten eve döndüğü sıradan gecelerden birini yaşıyordur. 12 yaşındaki kızı Sarah ile birlikte yaşayan karakterimizin pek umurunda olmasa da doğum günüdür. Sarah’ın, hediye olarak Joelin bozuk saatinin tamir ettirildiğini öğrendiğimiz sahnelerin ardından karakterlerimiz baba kız olarak vakit geçirmeye başlarlar
Gece yarısı olduğunda Amcası Tommy’nin aramasıyla uyanan Sarah, Tommy’nin endişeli tavrına anlam veremez. Yatağından kalkarak evin içerisinde babasını bulmaya çalıştığı sırada, gerek televizyonda gördüğü insanların tavırları gerek camından bakarken şehirde gerçekleşen patlamalar, onunda bir panik haline bürünmesine neden olur. Joel’in koşarak evden içeri girmesinin ardından ilk iş olarak silahına mermileri doldurduğunu gören Sarah, neler olduğunu kavrayamadan komşuları Jimmy’nin kontrolünü kaybetmiş şekilde camlarına çarptığını görür. Joel, bütün uyarılarına rağmen üzerlerine koşmaya devam eden Jimmy’i öldürerek bu hikayedeki ilk kurşununu sıkmış olur.
Evden dışarı attıkları ilk adımlarında Tommy ile karşılaşan ikilimiz, vakit kaybetmeden arabalarına atlayarak bu bilinmezliğin içerisinde ilerlemeye başlar. İlerledikleri her metre başına önlerine çıkan kaos şehir merkezine doğru gittikçe katlanarak artmaktadır. Şehir merkezine vardıklarında gördükleri manzara karşısında şoka dönmelerinin ardından yaptıkları kazayla birlikte arabaları tepe taklak olur. Joel, takla atan arabadan Sarah’ı kucaklayarak çıkardıktan sonra karakterlerimizin insanlardan uzaklaşmayı tercih ettiklerini görürüz.
Tommy’nin onlarını yolunu açmak için yanlarından ayrılmasıyla, Joel ve kucağında’ki Sarah’ın peşine bir enfekte’nin takıldığını fark ediyoruz. Duyulan silah sesiyle birlikte orduya bağlı bir askerin enfekte’yi öldürdüğünü görsekte silahını Joel ve Saraha doğru doğrultması ve bir kaç telsiz konuşmasından sonra duyulan silah sesi ekranın karşısında hikayeyi takip eden bizler için deneyimlemesi zor bir sahneye dönüşüyor. Tommy’nin yetişip Joel’in hayatını kurtardığını görsekte asker tarafından vurulan Sarah’ın ölümünü izlemek bize The Last Of Us‘un sert gerçekliğine girdiğimizi gösteriyor.
Yeni Düzen
Yıl 2033 Cordyceps adını taşıyan bir mantar, bulaştığı insanların önce beyinlerini, ardından kısa sürede tüm vücutlarını ele geçirerek bir zombi pandemisinin başlamasına neden olur. Nüfusun %60’ına bulaşan salgın, milyonlarca insanın ölümüne, hükümetlerin çökmesine ve yeni bir dünya düzeninin oluşmasına neden olur. İnsanları kontrol altında tutmak için oluşturulan baskıcı rejimlerin yanı sıra otoriter düzene karşı çıkan Ateş Böcekleri isimli bir topluluk, yeni düzenin paydaşları olmuş durumdadır.
Aradan geçen 20 yılın ardından hayatta kalmak için bambaşka birine dönüşmek zorunda kalan Joel, Tess adındaki ortağıyla birlikte kaçakçılık işlerine girmiştir. Kendilerine ait olan silahların dolaylı yoldan Ateş Böcekleri’nin eline geçmesi yüzünden Marlene ile anlaşma yapmak zorunda kalan ikili, bir kargoyu şehirden çıkarmakla görevlendirilirler. Çok geçmeden kargolarının 14 yaşındaki bir kız çocuğu olan Ellie olduğunu öğrenen karakterlerimiz, üzerinde düşünmeye fırsat bulamadan zorunlu bir yolculuğa başlarlar.
Bizden Geriye Kalanlar
Kişilik olarak birbirlerine hiç benzemeyen, ama bir o kadar da aynadaki yansımaları olan karakterlerimiz artık baş başa kalmışlardır. Hayatını karantina bölgesinde geçiren Ellie, dış dünyaya attığı ilk adımın ardından bir şeyleri keşfetme duygusuna kapılacak; Joel ise yavaş yavaş kaybettiğini sandığı bazı duygularının tekrar gün yüzüne çıkışını hissedecektir. Birbirlerine karşı olan tutumlarını zaman geçirdikçe yumuşatmaya başlayan karakterlerimiz, karşılaştıkları olaylar ve kişilerden çıkardıkları dersler ile birlikte dünyanın nasıl bir cehenneme döndüğünü birinci elden defalarca tecrübe etmek zorunda kalacaklardır.
Birbirleriyle geçirdikleri sürenin ardından bir baba-kız ilişkisini yakalayan ikilimiz, kendilerinde eksik olan parçayı bir diğeriyle kapatarak her geçen gün samimiyetlerini arttırmaya devam ediyordur. Yıllardır görüşmediği küçük kardeşi Tommy ile kavuşan Joel, kısa bir hasret gidermenin ardından Ellie’nin bağışıklılık durumundan bahsederek onu Ateş Böceklerine götürmesini teklif eder. Hayatı boyunca tanıştığı ve güvendiği insanları ya kaybetmiş ya da onlar tarafından terk edilen Ellie, bu teklifi elbette kabul etmez. Bunun üzerine Joel ile girdikleri tartışmada birbirlerinin hassas noktalarını deşseler de birlikte Ateş Böcekler’ini bulmak üzere tekrar yola koyulurlar.
Yaşadıkları onca zorluğa ve engellere rağmen nihayet Ateş Böceklerine ulaşabilmişlerdir. Hikayenin başında gördüğümüz Marlene ile tekrar karşılaşan Joel, yaptıkları konuşmada enfeksiyonun Ellie’nin bütün beynini sardığını ve geçirdiği mutasyon ile birlikte bağışıklık sağladığını öğrenir. Yapılacak bir ameliyat ile mutasyonun Ellie’nin beyninden başarılı bir şekilde alınmasıyla bütün insanlığı kurtaracak bir aşı üretilebilme ihtimali ortaya çıkmıştır. Fakat aynı zamanda bu mutasyonun beyninden çıkarılması Ellie’nin ölümü anlamına gelmektedir. Joel, kendini tekrar 30 yıl önce her şeyin başladığı geceye dönmüş şekilde bulur. Tek farkı bu kez verecek bir cevabı vardır. Ellie ile arasına giren herkesi ne pahasına olursa olsun etkisiz hale getiren Joel, bir kızını daha kaybetmemek için insanlığın son umudunu da ellerinden almıştır.
Teknik Detaylar
Övmeye başlayacağım ilk konu kesinlikle Gustavo Santaolalla‘nın muazzam besteleri olacak. Oyunun her noktasında atmosfere ve duygu yoğunluğuna göre oluşturulan müzikler, bu işin zirvelerinden biri denilebilecek seviyede. Ellie karakterini seslendiren Ashley Johnson ve Joel karakterini seslendiren Troy Baker‘ın performansları ise The Last Of Us‘a seviye atlatan özelliklerden biri. Çıkışının onuncu senesinde olmamıza rağmen hala eskimeyen grafikleri, oyunun Remake olan çıkış yapan versiyonunu oynamasanız bile rahatsız edici gelmiyor. Dövüş sekansları esnasında yardımcı karakterimizin aktif bir rol alışı, ortada boş boş dolaşan bir yapay zekadan fazlası olması oyunu canlı tutan kısımlarından bir tanesi.
Yok mu hiç bu oyunun kötü özelliği? Diyecek olursanız, tabii ki var. Oyundaki düşmanların yapay zekası. Yapay zeka çoğu zaman Joel için etten bir duvar olmaktan fazlası olmuyor. Belli başlı bölümler haricinde, çoğu düşman oyun boyunca aynı taktiklerle alt edilebiliyor. Bu da oyunun yeniden oynanabilirliğine büyük ölçüde zarar veriyor. Craft sistemi ise zamanına göre göze çarpmasına rağmen yıllar sonra tekrar bakıldığında limitli kalıyor.
Sonuca Gelirsek
Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
You may also like
Comments