The Rings of Power: 2. Sezon 4. Bölüm İncelemesi

The Rings of Power dizisinin ikinci sezonu geçtiğimiz hafta yüzleri güldüren bir açılış yaptı. Tempoyu hiç düşürmeden, aynı kalibrede yeni bir bölüm izledik. Dördüncü bölümün ardından, tıpkı geçtiğimiz hafta olduğu gibi sezon sonuna dair yeni tahminlerimiz oldu. Sauron tarafını hiç görmediğimiz dördüncü bölüm; Stranger ve Nori, Galadriel ve Elrond, Isildur ve Arondir çevresinde olup bitenleri anlattı. Yüzüklerle ilgili yeni bilgiler edindik. Yüzüklerin Efendisi evreninin en çok merak edilen karakterlerinden birini ilk kez gördük. Geçtiğimiz sezon kafalarda büyük soru işaretleri bırakan karakterlerden yeni ipuçları edindik. Çok sevdiğimiz Shire’da, bildiğimiz alışkın olduğumuz Hobbit yaşantısının nasıl yeşerdiğini öğrendik. Şimdi hep birlikte tüm bunların üzerinden bir kez daha geçip, kendimizce yorumlayalım.

Celebrimbor’a Giderken Eldeki Galadriel’den Olmak

Elrond ve Galadriel kısımları birkaç önemli başlık altında değerlendirilmeli. Bunlardan ilki Elrond’u canlandıran Robert Aramayo’nun ne kadar muhteşem bir seçim olduğu. Sinema eleştirmenleri, bu tip yeniden canlandırmalarda ya da biyografi filmlerinde hep aynı övgüde bulunurlar; “Taklit etmemiş, karakteri yeniden yaratmış.”. Halbuki taklit, sanatçılar tarafından layığıyla yapılabilen bir şeydir. Bu ne zamandır aşağılanan bir hadise bilmiyorum. Dönüp tarihine baktığımızda sinema bizi haksız çıkarır. Önümüze Marlon Brando taklidiyle Oscar kazanan Robert De Niro‘yu çıkarır. Birini taklit edebilmek o kişiyi dikkatlice gözlemlemektir. Her duygusunda ve dışarıdan gelen her etkide verdiği tepkileri ezberlemektir. En sonunda bu tepkileri kendi diliyle, vücuduyla canlandırıp bir karakteri baştan yaratmaktır. Gözlem yeteneği, çalışkanlık ve yaratıcılık dışında bir sanatçıdan daha ne bekleyebiliriz? Aramayo, Hugo Weaving‘in Elrond’unu kusursuz bir şekilde taklit ediyor.

İkinci başlığımız Galadriel’in yüzüğü. Geçtiğimiz bölümlerde yüzüğün neden olduğu görüleri izledik. Bu bölümde yüzük gelecekten bir sahneyi değil anlık bir kararın neticesini gösterdi. Bastığın her adımın, verilen her kararın kötü neticelerini anında gösteriyorsa bu yüzük, nasıl oldu da Orta Dünya bu kaosun içine girdi anlamadım. Gerçi Galadriel’i ciddiye alıp uyarılarına kulak asan yok dizide, bunu unutmamak lazım. Bunun dışında şifa verme özelliğini gördük. Galadriel elini bir yaranın üzerine koydu ve yara iyileşti. Bu kısımlar neye hizmet ediyor, neden irdeliyorum merak ediyor olabilirsiniz. Cevabım şu; biz tüm yüzüklerin kudretini böyle ayrıntılı bir şekilde görecek miyiz? Misal, ileride Gandalf’ın takacağı Alev Yüzüğü’nün diğerlerinden farkını görecek miyiz? Bunu merak ediyorum açıkçası.

Değineceğim son konu Galadriel’in kendini fedası ve Elrond’un bunu bu kadar kolay kabul etmesi. Özellikle de yanlarında üç elf askeri varken. Tüm sahne Galadriel’in kendini feda etmesiyle kocaman bir “Neden?” sorusuna dönüştü. Kardeşim (John D. Payne, Patrick McKay) sizin derdiniz ne? Yanlarında üç elf askeri varken, Galadriel neden geride kaldı? Neden güzelim bölümü böyle bitirdiniz? Galadriel’i Adar ile yanyana getirmenin bir yolunu bulamadınız mı? Getirmeyin güzel kardeşim o zaman, bu kadar basit.

Rhun Diyarı’nda Neler Oluyor?

Nori ve Poppy’i kaybeden Stranger, Rhun diyarında gezerken Tom Bombadil’e rastladı. Öncelikle Tom Bombadil meselesinde benim içim rahat. Başlarda son derece tekinsiz, anlaşılması güç biri. Daha sonra şen şakrak, matrak taraflarını gösteriyor. Kendisi külliyatta da pek açıklanmış bir karakter değil. Bu sebeple kim olduğu, nerden geldiği, nereye gittiği gibi meselelerin bilinmemesi doğal. Evrenin en gizemli karakteri, başka bir deyişle kapalı kutusu diyebiliriz. Stranger’a kendisini ilk ziyaret eden büyücünün Dark Wizard olduğunu söyledi. Eğer bu kişi Orta Dünya’ya gelen ilk büyücü (istari) ise, Saruman olması gerekir. Ama ben Stranger’ın Saruman, Dark Wizard’ın Witch King çıkacağı kanaatindeyim. Sezon sonunda Sauron, dövülen dokuz yüzükten biriyle kapısına giderse şaşırmayın.

Nori ve Poppy’nin yolları Rhun’un kılayakları, ülkenleri buldular. Liderleri Gund ile yaşadıkları pek irdelenecek şeyler olmasa da önemli bir kehanete değinildi. Nori, kabile liderlerinden bahsettiğinde Gund aynı soyisimli birinin hikayesini anlattı. Rhun buçukluklarından biri, peşine taktığı dostlarıyla yemyeşil, cennet gibi bir memleket aramaya koyulmuş. Daha sonra Shire olarak anılacak bu cennet topraklara, Suzat ismi verilmiş. Çok büyük ihtimalle bu hikayenin sonunda buçuklukların Suzat’ı bulduğunu, sonunda göçebelikten kurtulup yerleşik hayata geçtiklerini göreceğiz. Shire’a olan bu sevdanın yalnızca taşından toprağından olmadığını böylece anlamış olduk. Hobbit halkının mikro milliyetçiliğinin sebebi, atalarının senelerce göçebe kalması ve çaresiz yuva arayışlarıymış.

Isildur ve Arondir

Şunu belirterek başlamak isterim, Isildur’un Estrid sevdası umrumda değil. Dolayısıyla ikili arasındaki duygusallığa incelemelerde yer vermeyi düşünmüyorum. Arondir ile yakaladıkları uyum beni daha çok ilgilendiriyor. Çünkü bu sezon hikayelerini ortak anlatmayı tercih ettikleri ikililerin ritimleri muhteşem. Örneğin; Elrond ve Galadriel, Arondir ve Isildur, Sauron ve Celebrimbor. Arondir’e geçtiğimiz sezon biçilen rol ile bu sezonki anlatısı arasında epey fark var. Isildur ise öyle ya da böyle Orta Dünya’ya uyum sağladı, ve göze eskisi kadar rahatsız edici gelmiyor.

Entler elbette yalnızca ilgi çekici oldukları için gözüktüler. Yani ikinci bir Balrog vakası diyebiliriz. Mordor’da kesilen ağaçların yardım çığlıklarını duyup Mordor’a kadar geldiyseniz, Isengard kurulurken neredeydiniz? Meriadoc ve Pippin güneyden gidelim demese Ağaçsakal’ın kesilen ormanlardan haberi olmayacaktı.

Bölümün en büyük dezavantajı Sauron tarafının gözükmemesiyken, en büyük avantajı Numenor tarafına gidilmemiş olması. Son kısım olmasa gayet iyi ilerliyorlar derdim ama Galadriel’in yakalanması gerçekten sinir bozucu. Sezonun ilk bombası dördüncü bölümden patladı. Bakalım ilerleyen zamanlarda daha neler göreceğiz. Haftaya yine burada görüşmek dileğiyle, tüm okurlarımıza iyi seyirler.