0

Jia Zhangke’nin geçtiğimiz sene Cannes’da Altın Palmiye için yarışan 2018 vizyon tarihli Kül En Saf Beyazdır’da, kapitalist düzenin etkisinden kurtulamayan Çin’in görmezden gelinemeyecek değişimine ve yer altından gün yüzüne çıkan karanlık bir aşk hikayesine tanıklık ediyoruz.

Filmin baş rollerini paylaşan Qiao (Tao Zhao) ve sevgilisi Bin (Fan Liao) aynı zamanda bu aşkın da baş rollerinde yer alıyor. Filmlerin kırılma noktası sayılabilecek bir sahneyle başlayan ve yine aynı sahneyle hikayeyi sonlandıran filmleri oldum olası sevmişimdir. Qiao ve Bin aktif olup olmadığını bilmedikleri bir yanardağın önüne geldiklerinde Qiao’nun “Yüksek derecede yanan her şey saflaşır” cümlesi benim için filmdeki ilk kırılma noktalarından biriydi. Kendini jianghu olarak nitelendiren ve yer altı dünyasında hatrı sayılır bir yere sahip olan Bin, bu sahnede Qiao’nun eline verdiği tabancayla artık onun da bir jianghu olduğunu söylüyor ve olayların seyri bu noktadan sonra değişmeye başlıyor.

Etkisini salon danslarıyla, inşa halindeki lüks villalarla, güvenlik kameraları ve son model akıllı telefonlarıyla hissettiren kapitalizme karşı sergilenen tavır bana kalırsa bu filmde ikinci planda kalan bir vurgu. Filmin ana iskeletini oluşturan örüntü günden güne güçlenerek olgunlaşan ve psikolojik olarak da bariz bir değişim geçiren Qiao’nun Bin’e karşı değişmeyen yüce gönüllü tavrıdır. Bir gece, içinde Qiao ve Bin’in de bulunduğu araçla dönerken motosikletli gençler tarafından uğradıkları saldırıda Qiao arabadan inerek gençlere silah doğrultur ve bundan dolayı 5 yıl hapis cezasına çarptırılır. Cezasını çektikten sonra hapisten çıkan Qiao hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığı gerçeğiyle karşılaşır. Öyle ki hapisten çıktığında kapıda görmek istediği Bin de artık yoktur. Bir süre Bin’i aradıktan sonra onu bulur ve aralarındaki hesaplaşma gerçekleşir. Bu süreçte Qiao’nun eski halinden eser kalmadığını görürüz. Güce, paraya ve üne önem veren Bin’e “Ama seni bulana kadar bir jianghu gibi davrandım” diyerek hala onunla birlikte olmak istediğini ifade etmeye çalışır.

Hayatına bıraktığı yerden yeni sevgilisiyle devam eden Bin’e ulaşıncaya kadar 5 yıl önce yarım bıraktığı hikayeyi yeni bir başlangıç yazarak devam ettirmeye çalışan Qiao, mental olarak artık güçlü ve her zorluğu göğüsleyebilecek bir olgunluğa erişmiştir. Öyle ki hapse girdikten sonra onu terkeden ve yıllar sonra kısmi felç geçiren Bin’i yanına alarak eskiden Bin’in işlettiği hem gece kulübü hem de oyun salonu olan işletmenin başına geçer. Gerekli olan tedaviyi bir doktor yardımıyla bulan Qiao, Bin’i tekerlekli sandalyesiyle filmin başında geldikleri yanardağın önüne getirir ve Bin’in felçten sonra ilk kez yürümesini sağlar.

Bin, kendisi için önemli olan ve artık sahip olmadığı şeyler yüzünden Jianghu’ların önem verdikleri doğruluk ve dürüstlüğü de artık kaybetmiştir. Roller değişmiş ve filmin başında kendini jianghu olarak hissetmediğini söyleyen Qiao artık Bin’in yerine geçmiştir. Filmde, kadın erkek ilişkilerinde eril bir tasavvura sahip olan döngü Bin’in bu durumu kabullenmesine engel olarak Qiao’yu tekrar terk etmesine sebep olur. Qiao her terk edilişinde yaşadığı yakıcı ve yıkıcı acı adeta onun bir Kaknus Kuşu gibi küllerinden doğmasını sağlıyor.

arakatmag

İkon ama Çevresi Kötü: The Nun

Previous article

Venom/Simbiyot Hakkında Bilinmeyenler

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply