Yönetmenliğini Joe Begos’un yaptığı Bliss, son yılların en başarılı korku filmlerinden biri. Sadece korku demek de aslında yanlış olur. Bir film olarak Bliss bütünüyle harika bir iş. Öyle ki Bliss’i 2020’nin en iyi filmleri listeme hiç çekinmeden ekledim. Gaspar Noe, Kathryn Bigelow ile birleşip film çekse ancak bu kadar güzel film olabilirdi çünkü. Saykodelik trip olarak da adlandırabileceğimiz film; sanat, uyuşturucu, metal, kan, Gore ve daha birçok şeyi içinde barındırıyor ve seyircisine baştan sona çılgın, Amerikalıların “fucking sick bro” dediği bir macera sunuyor.
Kısaca konusuna değinelim… Dezzy, siparişini aldığı resmi bir türlü bitirememektedir ve müzayede de onu sürekli sıkıştırmaktadır. Ne çizeceğine dair fikri olmayan Dezzy, kafasını dağıtmak için geceye atılır ve bu sefer farklı insanlar ile tanışır; bambaşka bir eğlence yaşar. Hangover bir halde odasında uyandığında bakar ki gece resim yapmıştır. Fakat yaptığına dair hiçbir şey hatırlamamaktadır. Daha da kötüsü hangoverlar her gece tekrarlanmaya başlar. Ve her gece de resmin devamı gelir. Fakat resim devam ederken Dezzy, akıl sağlığını da kaybetmeye başlar.
Yönetmen Joe Begos, 70’leri andıran parlak ve boğucu bir uyuşturucu hikayesini Kathryn Bigelow tarzı bir vampir teması ile birleştirerek ortaya Los Angeles’ta geçen Taxi Driver usulü korku filmi çıkarmış. Film boyunca filmin bir vampir hikayesi mi yoksa uyuşturucu bağımlılığını mı anlattığını çözmekte zorlanıyoruz. Fakat yaşanan her şeyin de gerçek olduğundan eminiz. Dezzy, günden güne geri dönüşü olmayan bir esere imza atmaktadır. Sağlığını, aklını daha da kötüsü ömrünü tüketmektedir ama ne olursa olsun her şey sanat içindir.
Joe Begos’un bir sinema aşığı olduğu aşikar. Film, birçok farklı temadan ve filmden referanslar ile bezenmiş. Ama yönetmen aynı zamanda taze ve yenilikçi de bir film çıkarmak istemiş. Özellikle çok fazla şeyin yaşandığı filmlerde bir kargaşa söz konusudur lakin Joe Begos, yaşanan kaosu çok iyi yönetiyor. Grup seksten uyuşturucuya, David Croneneberg tarzı ölümden vampirik değişime kadar her şey var filmde. Dezzy, iki yabancı ile tanışana kadar film çulsuz bir ressamı anlatırken, tanışma sonrası Gaspar Noe vari üzeri bol kan soslu bir sanatsal pornoya dönüşüyor.
Tabii burada Dezzy’ni canlandıran Dora Madison’ı da tebrik etmek gerek. Joe Begos, yönetmenlik anlamında çılgın bir yaklaşım sergilese de başarının yarısı da Dora Madison’a ait. Korku filmlerinde çığır açacak seviyede bir oyunculuk sergileyen aktris, hikayeyi baştan sona kadar sürüklemeyi başarıyor. Özellikle korku sinemasında oyuncunun gerçekçiliği yakalaması gerekir. Dora Madison, yakalamıyor; filmi resmen yaşıyor, bize de yaşatıyor.
Sözün özü… Bliss, aklın sınırlarını zorlayan bir renk kaosu. Bitirmek zorunda olduğu resmin oluşturduğu baskı ile mücadele eden Dezzy aynı zamanda dönüştüğü vampirliğin de zorunlukları ile hayatta kalmaya çalışır. Aslında yaşananlar Dezzy’yi huzursuz etse de eserinin devam ettiğini gördükçe kana susamışlığını kabul eder ve eseri için öldürmeyi bile göze alır. Eseri için ölmeyi dahi göze alan Dezzy, sonunda huzura ererek eseri için ölür.
Yorumlar