Rating: 9
Author: Poyraz Akyol

Invincible tarz ve konu olarak son zamanlarda en çok beğendiğim işlerden birisi. Özellikle klasik süper kahraman işlerinden sıkılmış insanlara hitap eden yapısı, bol sürprizli olması ve vahşetten hiç kaçmayışı çok hoşuma gitmişti. İlk sezonu bitirince de heyecanla ikinci sezonun gelmesini beklemeye başlamıştım.

2021 yılında izleyiciyle buluşan dizimizin ikinci sezonuna 3 Kasım’da kavuştuk. İlk dört bölümü yayınlanan ve 2024 başına kadar ara veren dizimizin şimdiye kadar nasıl ilerlediğine gelin spoilerlı bir şekilde bakalım. Başlamadan önce ilk sezonda yaşananları da bir hatırlayalım.

İlk Sezonda Yaşananlar

Dizinin ilk sezonunda Mark’ın babası Omni-Man, diğer süper kahramanları beklenmedik bir şekilde öldürür. Mark hem babasının geçmişini öğrenme çabasına girer, hem de babasının ona dayatmaya çalıştığı Viltrumlu kimliğinden kaçmaya çalışır. Mark bunların yanı sıra aynı zamanda Dünya’yı diğer yaratıklara karşı da korumak için çabalamaktadır. Omni-Man’in kimliğinin açığa çıktığı noktada Grayson ailesi adeta yıkılır. Debbie psikolojik olarak çok kötü durumdadır. Çünkü Omni-Man’in tehdidi karşı komşuları Donald’a kadar gitmiştir ve Omni-Man Donald’ı öldürmüştür.

Gezegen yok eden bir adam için sadece birini öldürmesini söylemem belki biraz komik kaçıyor olabilir. Ancak ailenin tehlikeye iyice yaklaştığını ve Mark ile babasının bir noktada karşı karşıya geleceğini ön görebiliyoruz. Mark, babası ile ölümüne bir savaşa girer ve Mark için o savaştan sadece bundan sonra travma olarak hatırlayacağı anılar kalır. Oğlunu öldüremeyen babası ise çekip gider ve sezon bu şekilde biter.

Birtakım Travmalar ve Yeni Olaylar

Dizi direkt olarak çoklu evrenlere değinerek başlıyor. Mark’ın Omni-Man’i dinleyerek Dünya’yı ele geçirdikleri farklı bir gerçekliği görüyoruz başlar başlamaz. “Çoklu evrenler mevzusunun suyu çıkmadı mı?” diyebilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız aslında ama ilk sezonda izlediklerimiz çoklu evrenler dahil edilince neredeyse hiç gibi kalacak.

Mark hala babasıyla olan kavgasını unutamazken annesi Debbie ise Nolan tarafından bir “hayvan” olarak görülmesini kaldıramaz. Kendisini babası gibi olmayacağına ikna etmiş olsa da Cecil gözünü Invincible üzerinden ayırmamaktadır. Mark bir yandan da ilişkisini düzene sokma ve mezuniyet telaşıyla uğraşmaktadır. Invincible bir yandan da Cecil’ın kurduğu yeni takıma girip herkese babası gibi olmadığını kanıtlamak istiyor. Bu tarz dinamikler ilk sezonda çok başarılı uygulandığı gibi ikinci sezonda da Mark’ın karakter gelişimini ve aile içi ilişkilerini güzel bir şekilde aktarıyor. Mark ve Invincible’ın iki farklı hayatının olması ve bu iki hayatın dengeli kalması için gösterdiği çabayı görüyoruz.

İlk bölümde aynı zamanda ikizlerin hapisten kaçtığını ve burada Angstrom Levy isimli karakterle işbirliği yaptığını görüyoruz. Bu karakterin yetenekleri ilk bölümde de yeterince gözümüze sokuluyor zaten ama sınırsız portal açabilme ve evren gezebilme yeteneği var. Kendisi karşımıza nispeten iyi bir karakter olarak çıkıyor aslında. Diğer evrenlerden de kendisini bulup ortak bir zihinde hepsini birleştirip önce kendi dünyasındaki kıtlık, açlık gibi şeyleri bitirmeyi amaçlıyor. Tabi Invincible’a görev gidince oradaki bu işlemi durdurmak dışında bir şansı kalmıyor Mark’ın ve büyük bir patlama yaşanıyor orada. İlerleyen bölümlerde Mark’ın Levy ile karşı karşıya gelmesiyle muhtemelen çoklu evrenlere daha detaylı değinilecektir ve bambaşka hikayelere kapı açacaktır dizi.

Daha Fazla Viltrumlu

İkinci bölümü biraz durağan olsa da dizinin üçüncü bölümünde gayet önemli olaylar yaşanıyor. İlk defa Galaktik Federasyonu ve başındaki kişi Thaedus’u görüyoruz burada. Artık hikayeye yeni ve çok önemli karakterlerin eklendiğini görüyoruz ki dizi Thadeus üzerinden bir bilinmezlik de yaratıyor burada. Allen burada Federasyona Invincible ile Omni-Man’in aralarının sorunlu olduğunu aktarıyor. Federasyona göre bu çok şaşırtıcı bir durum çünkü Viltrumlular zamanında iç savaş sırasında kendi ırklarından bir sürü kişiyi katlettiğinden birbirleriyle genelde kavga etmezler. Ama Allen Mark’ın burada bir istisna olduğunu ve yardım edebileceğini aktarıyor. Invincible’ın da artık Galaktik Federasyon tarafından takip edilen, bilinen bir kahraman olduğunu görüyoruz.

Viltrumlular çok güçlü olduğundan Galaktik Federasyon onların bu gezegen fethetme eylemlerine karşı çıkmaya çalışıyor. Çalışıyor diyorum çünkü çok başarılı olamıyorlar genelde bu eylemlerinde. Allen ise küçükken gezegeni Viltrumlular tarafından işgal edilen, daha sonra Galaktik Federasyon tarafından güçlendirilen bir uzaylı. Güçlenmek tabi ki bir Viltrumlu ile dövüşmek için yeterli olmuyor. Bunu çok trajik de olsa bölümün ortalarında zaten görüyoruz. Ancak bana kalırsa Allen orada ölmüyor. Her ne kadar okumamış olsam da duyduğum kadarıyla Allen ileride çok önemli bir karakter olacak. Ayrıca karakter ölmüş olsa bağırsakları deşilmiş bir şekilde uzayda bırakırlardı. Her ne kadar Thadeus bir işler çevirmiş olsa da hastaneye gelmesinin karakterin ölmediğine dair bir gösterge olduğunu düşünüyorum.

Baba Oğul Kavuşması

“Üç bölüm geçti Omni-Man nerede?” dediğimiz anda da sürpriz bir şekilde üçüncü bölüm finalinde Omni-Man’i görüyoruz. Babası güzel bir plan ile Mark’ı kaçtığı gezegene bir şekilde çekmeyi başarıyor. Mark’ın masum insanlara yardım etme isteğini ve babası gibi olmadığını kendine de kanıtlama çabasından dolayı uzaklardaki gezegene yardım için gidiyor. Mark her ne kadar babasına kızgın olsa da içten içe onu özlediğini fark edebiliyoruz. Mark babasının nasıl buralara geldiğini ve bir aile kurduğunu öğreniyor. Annesine daha önce “hayvan” demiş babasının onları bu kadar kolay unutup bir aile kurması onu çok sinirlendiriyor. Ancak babasının onu çağırma amacı ailesiyle tanıştırmak değil, çok daha farklı.

Omni-Man Dünya’yı fethetme görevini terk ettiği için Viltrumlular tarafından aranmakta. Dünya’dan kaçarken aynı zamanda kendisinin de bulunamayacağı çok uzak bir yere gitmeye çalışıyor. Ancak çabası biraz boşa oluyor çünkü Viltrumlular Thraxa gezegenini buluyor. Omni-Man de oğlundan yardım isteyip beraber savaşmak istiyor. Masum canlılar ve üvey kardeşinin canı söz konusu olunca da Mark yardım etmeyi kabul ediyor. Baba-oğul ilişkilerinin daha da karmaşık bir boyuta evrildiğini görüyoruz burada. Çünkü Nolan oğlunun masum canlara zarar gelmesine kayıtsız kalamayacağını çok iyi biliyor.

Viltrumlular ile yapılan savaş sonrasında Omni-Man öldüğünden emin olmadığı bir Viltrumlu tarafından alt ediliyor. Mark dövüşemeyecek kadar bitkin durumda zaten. Babası yakalanıyor ve ilk defa General Kreeg’i görüyoruz. Babası Viltrumlulara ihanet ettiğinden dolayı Dünya’yı fethetme görevi Mark’a veriliyor ve aksi takdirde tüm Dünya’yı öldüreceğini söylüyor. Bu zorlu durum, Dünya’nın kaderi artık tamamen Mark’ın omuzlarına yüklenmiştir. Invincible’ın burada takınacağı tavır insanlığın kaderini belirleyecektir.

Genel Değerlendirme

Özetle Invincible çok iyi bir sezon başlangıcı yaptı. Debbie’nin duygu durumlarının aşırı fazla gösterilmesi dışında dört bölüm boyunca beni bayan hiçbir şey olmadı. Baba oğul dinamiğinin devamı ve Invincible’ın güçlenişi izlemek de epey keyifli. Bu hikayeye çoklu evrenler de dahil olunca olabilecek şeyler için şimdiden heyecanlıyım.

Çizgi roman okurları yaşanacakları her ne kadar biliyor olsa da ben sürprizi bozmamak için sadece dizi üzerinden ilerliyorum. Umarım sezonun devamı da bu tempoda devam eder. Şimdilik, sezonun devamı için ocak ayına kadar beklemedeyiz.