0
Bizi Instagram'da Takip Et

Bağımsız bilim kurgu edebiyatı, cesur fikirlerin yenilikçi yazarlar tarafından nasıl hayata geçirilebileceğini kanıtlayan etkileyici hikayelerle doludur. İşte bu hikayelerden biri de Edward Ashton’ın kaleminden çıkan Mickey7. Klon teknolojisi, insan varoluşu ve bilinç üzerine derin sorular soran bu roman, yalnızca okurları değil, aynı zamanda sinema dünyasını da etkisi altına aldı. Güney Koreli usta yönetmen Bong Joon-ho tarafından Mickey 17 adıyla sinemaya uyarlanan yapım, bilim kurgu tutkunlarının merakla beklediği projeler arasında yerini aldı.

Peki, Mickey7’nin doğuş süreci nasıldı? Romanın sinema uyarlaması, orijinal eserden nasıl farklılaşıyor? Ve bir bilim kurgu yazarı olarak Edward Ashton, bu süreçte neler yaşadı? Tüm bu soruların yanıtlarını almak için kendisiyle özel bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine teklifimizi kabul edip sorularımızı cevapladığı için teşekkür ederiz. Gelin, hem edebiyat hem de sinema dünyasında yankı uyandıran bu eserin perde arkasına birlikte göz atalım.Edward Ashton Röportaj Mickey 7 Mickey 17 Bong Joon Ho İthaki Yayınları TME Filmleri Warner Bros Pictures Robert Pattinson


Edward Ashton kimdir? Yazarlık kariyerinize nasıl başladınız?

Sanırım bu sorunun cevabı, “yazarlık kariyerimi” nasıl tanımladığına bağlı. Kendimi bildim bileli bir yazar olarak gördüm. Yıllar önce, ailem evlerini temizlerken beş ya da altı yaşında yazdığım hikâyelerle dolu bir dosya buldular. Kurşun kalemle telli defter yapraklarına yazılmışlardı. Tabii ki harika değillerdi ama inanılmaz derecede karanlıktılar. Çok garip bir çocukmuşum.

Eğer insanların yazdıklarımı gerçekten okumakla ilgilendiği dönemi soruyorsan, bu kabaca yirmi yaşımdayken başladı. O yıl, ilk hikâyemi bir İtalyan sosis şirketinin bültenine sattım. Bana 100 dolar ve dev bir pizza ile ödeme yaptılar. Hâlâ bunu bir yazar olarak aldığım en iyi ödemelerden biri olarak görüyorum. Sonraki birkaç yıl boyunca küçük edebiyat dergilerine, çok küçük miktarlarda para karşılığında kısa hikâyeler sattım. Sonunda, gerçekten bir kitap yazmaya karar verdim. Altı ay sonra Three Days in April’in (HarperCollins, 2015) ilk taslağını tamamladım ve işler bir anda gelişmeye başladı.

Mickey7 fikri nasıl ortaya çıktı? Size ilham veren yazarlar veya eserler oldu mu?

Mickey7, çoğu hikâyemde olduğu gibi, aklımda takılı kalan bir görüntüyle başladı. Özellikle, derin bir yarıkta sıkışıp kalan, yaralanmış ve donmak üzere olan bir adamın görüntüsüyle. Onun kim olduğunu bilmiyordum. Orada ne yaptığını bilmiyordum. Hatta bu yarığın günümüz dünyasında mı yoksa tamamen farklı bir yer ve zamanda mı olduğunu bile bilmiyordum. Onun iç monoloğundan bir iki sayfa yazdım ve ardından bu sahnenin, ona bir arkadaş verirsem daha iyi işleyeceğine karar verdim. İşte o zaman Berto karakteri doğdu. Bu sahne bir kısa hikâyeye, ardından bir kısa romana, sonunda da (o dönemde Penguin’de editör olan Navah Wolfe’un teşvikiyle) bir romana dönüştü.

Ben açgözlü bir okuyucuyum ve Mickey7’nin farklı yönlerinde birçok yazardan izler bulabileceğinizi düşünüyorum. Ancak bazıları özellikle öne çıkıyor. Buz ve Ateşin Şarkısı’nı yazmadan önce George R.R. Martin, Mickey’nin yaşadığı evrene benzer özellikler taşıyan bir evrende geçen bir dizi uzak gelecekte geçen bilim kurgu romanı yazmıştı. Bu kitapların en iyisi Dying of the Light’tır. Bu, benim en sevdiğim kitaplardan biri ve birçok çalışmamda ondan parçalar buluyorum. Mickey7’nin temel çatışması olan (aynı kişinin iki kopyasının tek bir yaşam için mücadele etmesi) yıllar boyunca pek çok kitap ve hikâyede işlenmiştir. Ancak benim özel ilham kaynağım, Clifford D. Simak tarafından yazılan ve ilk kez 1951’de yayımlanan Good Night, Mr. James adlı hikâyeydi.

Mickey, genellikle bilim kurgu eserlerinde gördüğümüz karakterlerden oldukça farklı ve eğlenceli. Bu karakteri yaratırken kendi hayatınızdan ilham aldınız mı?

Birinci tekil şahıs anlatımıyla yazarken, en azından bir parçanızın anlatıcınıza sızmasını engellemek oldukça zordur. Mickey’de de kesinlikle benden en azından bir iz var. Özellikle sesi, bazen benim sesime fazlasıyla benziyor ve her şeyi bilen biri olma eğilimi de muhtemelen benimle örtüşüyor. Adı ve fiziksel özellikleri ise (büyük ölçüde) en eski arkadaşlarımdan birinden esinlenerek oluşturuldu. Neyse ki, onun adını taşıyan bir karakteri tekrar tekrar öldürdüğüm bir kitap yazdığım için bana alınmadı.Edward Ashton Röportaj Mickey 7 Mickey 17 Bong Joon Ho İthaki Yayınları TME Filmleri Warner Bros Pictures Robert Pattinson

Türkiye’de çoğu kişi sizi muhtemelen Mickey7 kitabınızla tanıyacak, çünkü diğer eserleriniz henüz çevrilmedi. Mickey7’nin devamı olan Antimatter Blues hakkında okuyuculara neler söyleyebilirsiniz? Hikâye anlatımınızda geliştirdiğiniz veya değiştirdiğiniz yönler oldu mu?

Antimatter Blues, Mickey’nin hikâyesinin doğrudan devamı niteliğinde. Mickey7’deki olaylardan yaklaşık 18 ay sonrasından başlıyor. Niflheim’a bahar gelmiş ve Mickey için işler iyiye gitmeye başlamış. Harcanabilirlik işinden emekli olmuş ve Komutan Marshall’ın, onun creeper’larla iletişim kurabildiğine dair inancını (ki aslında kuramıyor) kullanarak kendine rahat bir tavşan çiftçiliği işi ayarlamış. Tabii ki, bu durum uzun sürmeyecek.

Koloniyi çalıştıran anti madde reaktöründe meydana gelen bir kaza, Niflheim’daki insanların hayatta kalmasını tehlikeye attığında Marshall, Mickey’den creeper’ları Mickey7’nin sonunda onlara bıraktığını düşündüğü yakıt dolu bombayı geri vermeye ikna etmesini ister. Ne yazık ki, Mickey aslında creeper’larla konuşamıyordur. Üstelik onların elinde bomba da yoktur. Mickey ve Nasha, onu bir önceki kitabın sonunda gerçekten sakladıkları yere geri döndüklerinde ise bombanın orada olmadığını görürler.

Antimatter Blues’un üslubu ve tonu, bir devam kitabından bekleneceği üzere Mickey7’ye oldukça benziyor. En büyük fark, dünya inşasının önceki kitapta zaten tamamlanmış olması; dolayısıyla doğrudan eğlenceli kısımlara geçebildim. Biraz daha az felsefi, biraz daha fazla macera odaklı bir kitap oldu. Ama günün sonunda, ilk kitabı beğendiyseniz, muhtemelen bunu da en az onun kadar seveceksiniz.Edward Ashton Röportaj Mickey 7 Mickey 17 Bong Joon Ho İthaki Yayınları TME Filmleri Warner Bros Pictures Robert Pattinson

Kitabınızın, usta bir yönetmen olan Bong Joon-ho tarafından filme uyarlanması nasıl bir his?

Tüm süreç tam anlamıyla gerçeküstüydü. Bunu tarif etmenin başka bir yolu yok. Duvarımda, Yönetmen Bong ile omuz omuza durup kameraya gülümserken çekilmiş bir fotoğrafım var. Her baktığımda, kısa bir anlığına akıl sağlığımı sorgulamam gerekiyor.

Uyarlama sürecinde size danışıldı mı?

Yönetmen Bong, Mickey 17 için senaryoyu yazmaya başlamadan önce benimle iki saatlik bir telefon görüşmesi yaptı. Roman henüz yayımlanmamıştı; ancak kendisi bir kopyasını bastırıp üzerine kendi çizimlerini eklemişti. Kitabın her detayını konuştuk —Gemi ne kadar büyük? Niflheim ile Dünya arasındaki mesafe ne kadar? Creeper’lar nasıl ürer?— ve ayrıca kitabın işlediği bazı temel temaları ve felsefi soruları tartıştık.

Görüşmenin sonuna doğru Yönetmen Bong, kitabımın özünün nerede olduğunu düşündüğümü sordu ve ne olursa olsun orayı filme dahil edeceğine dair söz verdi. Bir an düşündüm ve sonra, 19. Bölüm. Kesinlikle orası olmalı. dedim. O da Bunu duyduğuma çok sevindim. O kısmı okurken ağlamıştım. Orayı zaten kullanacaktım. dedi. Bunun üzerine başka bir şey seçip seçemeyeceğimi sordum; ama Hayır. dedi ve senaryo hakkındaki katkım orada sona erdi.

Bu durumdan şikâyetçiymişim gibi görünebilir ama kesinlikle öyle değilim. Yönetmen Bong’un bana bu süreçte herhangi bir söz hakkı vermesi gerekmiyordu. Bu, tamamen onun bana yaptığı bir jestti ve bunun için sonsuza kadar minnettar olacağım.

Türk okuyucular için yaptığınız videoda belirttiğiniz gibi, “Havalı çocuklar her zaman kitabı da okur.” Peki, film ile kitap arasında büyük farklılıklar var mı? Eğer öyleyse, bu farklılıkların eseri sinemaya daha uygun hale getirdiğini düşünüyor musunuz?

Kitap ile film arasında kesinlikle birçok fark var. Bu, bir hikâyeyi bir sanat formundan diğerine aktarmanın doğal bir sonucu. Yönetmen Bong’un bana söylediği gibi, Sen 300 sayfalık bir roman yazdın. Ben 120 sayfalık bir senaryo yazıyorum. Bir şeyler değişecek.

Bu değişikliklerin çoğu (hikâyenin beyazperdeye uyacak şekilde kısaltılmasının ötesinde), benim gri tonlarda yazdığım unsurların daha net bir şekilde siyah ve beyaza dönüştürülmesini içeriyor. Örneğin, kitapta iki karakter arasında geçen bir konuşma sahnesi var. Filmde aynı sahne mevcut ve hikâyeyi ilerletme açısından aynı amaca hizmet ediyor; ancak bir konuşma yerine oldukça hareketli bir yumruk dövüşüne dönüştürülmüş. Benzer şekilde, kitapta ahlaki açıdan belirsiz olarak yazdığım bazı karakterler, filmde daha net bir şekilde “iyi” ya da “kötü” olarak tasvir ediliyor.

Bu değişikliklerin, hikâyenin yazılı kelimeden sinemaya başarılı bir şekilde aktarılması için muhtemelen gerekli olduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun, filmi artık izlemiş biri olarak kesin bir şekilde söyleyebilirim ki, bu değişiklikler işe yaramış.Mickey 7 Mickey 17 Bong Joon Ho İthaki Yayınları TME Filmleri Warner Bros Pictures Robert Pattinson

Mickey rolüne Robert Pattinson’ın seçilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yazarken hayal ettiğiniz Mickey ile ne kadar örtüşüyor?

Robert Pattinson, kitapta tarif ettiğim Mickey’den biraz daha uzun ve çok daha yakışıklı. Ancak, bunun da muhtemelen kitabın ekrana uyarlanmasının gerekliliklerinden biri olduğunu düşünüyorum. Sonuçta, hiç kimse iki saat boyunca ortalama görünümlü bir adamın iki kopyasına bakmak istemez.

Kitabınız henüz Türkçeye çevrilmediği için bu konuda yorum yapmak benim için biraz zor, ancak gelecekte Antimatter Blues’un da sinemaya uyarlanmasını ister miydiniz?

Gelecekte tüm kitaplarımın sinemaya uyarlanmasını isterim 🙂

Şaka bir yana, Antimatter Blues’un inanılmaz iyi bir film olacağını düşünüyorum. Eğer projeyi finanse etmek isteyen birini tanıyorsanız bana haber verin!


Poyraz Akyol‘un diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Parasite: Sistemin Görünmez Kapanı

Snowpiercer: Sınıf Mücadelesi Yaşıyor

Poyraz Akyol
Poyraz Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi. Film ve dizi izlemek onun en büyük tutkusu, oyun oynamak ise en büyük keyif kaynağı.

Interview with Mickey7 Author Edward Ashton

önceki yazı

Dijital Yayın Platformu Max, 15 Nisan’da Türkiye’ye Geliyor!

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir

daha fazla Edebiyat