The Florida Project ile dikkatleri üzerine çeken Sean Baker’ın son filmi Red Rocket, baştan sona uçarı görüntüsünün arkasında kirli karakterler barındıran son derece çarpıcı bir film.
Filmin en başında Mikey Saber’ı (Simon Rex) sıkıntılı şekilde California’dan Texas’a yolculuk ederken görüyoruz. Arkada 90’ların hit şarkısı ”NYSNC-Bye Bye Bye” çalmaktadır. Tam Texas’a girerken dinlediğimiz Bye Bye şarkısının esasında görüntü ile tezat oluşturan bir havası var. Yani hem Mikey’ın ifadelerinden hem de fondaki şarkından anlayacağımız üzere onun aklı hala geldiği California’da.
Yani yönetmen Baker, bize aslında en baştan ipucunu veriyor. Mikey buraya yeni bir sayfa açmaya değil, güç toplayıp tekrar California’ya dönmek üzere geliyor. Nitekim kısa zaman sonra Mikey’in eski bir porno filmi oyuncusu olduğunu öğreniyoruz. Texas’da sığındığı ve kendini zoraki kabul ettirdiği Lexi de (Bree Elrod) onun eski favori oyuncularından birisi.
Bir donutçuda çalışan Strawberry’in (Suzanna Son) ortaya çıkması ise hem Mikey hem de filmin dönüm noktasını oluşturuyor. Mikey daha en başından beri aradığı çıkışın fırsatını Strawberry’de görüyor. Strawberry gizemli ve uyanık görüntüsünün arkasında aslında naif ve duygusal tarafı olan bir karakter. Yani görüntüsü yaramaz ve uçarı olsa da esasında Mikey gibi bencil ve art niyetli biri değil. Yönetmenin yine de Strawberry’in karakterini Mikey kadar açmadığını söylemek lazım. Finalde de yine ona dair biraz açık kapı bırakıyor.
Filmin sade ve gösterişsiz görsel yapısı içerisinde özellikle dikkat çeken ayrıntılarından biri ise devamlı gözümüze çarpan fabrikalar ve onların tüten dumanları oluşturuyor. Yönetmenin ısrarla birçok sahnede gözümüze soktuğu bu ayrıntılar, filmdeki karakterlerin hem sıkışmışlığını hem de onların kirli taraflarını sembolize eden başarılı detaylar olarak öne çıkıyor. Mikey’i de bir anlamda sürgündeki bir mahkum profiline sokuyor.
Red Rocket bize baştan sona Amerika’nın kirli rüyasının bir çeşit panoramasını sunuyor. Bunu yaparken de karakteri Mikey’i aracı olarak kullanıyor ve onun açık bir ameliyatını gösteriyor. En başından beri samimi ve eğlenceli tarzına rağmen Mikey’nin hiç güven veren birisi olmadığı belli oluyor. Strawberry için düşündüklerinden onun art niyetli biri olduğunu anlıyoruz ama asıl arkadaşı ile kazaya sebep oldukları sahneden sonra tam anlamıyla bencil bir pislik olduğuna net şekilde kanaat getiriyoruz.
Sözün özü Red Rocket, ele aldığı konunun ağırlığına karşın en başta da belirttiğim üzere oldukça uçarı bir havaya sahip. Yönetmen özelikle sömürüden ve dramdan kaçınarak, ortaya daha çok kara mizah ile harmanlanmış, sempatik bir kötü adam hikayesi çıkarmış. Genel anlamda seyirciyi düşünmeye sevk eden ama seyir zevki ile de yormayan, iyi bir film var karşımızda.
Yorumlar