Secret Level 2. Kısım İncelemesi: Her Oyunda Farklı Hikaye

Secret Level ikinci kısmı ile 17 Aralık’ta Prime Video’da yayınlandı. İlk 8 bölümlük kısmı oldukça hoşuma gitmişti ve keyifle izlemiştim. Bildiğimiz, duyduğumuz oyun evrenlerinde geçen farklı farklı hikayeler anlatması ve basite kaçmaması oldukça hoştu. Aynı ton ikinci kısımda da korunuyor. Lafı çok uzatmadan Secret Level 2. kısım incelemesize spoilerlı bir şekilde geçelim.

The Outer Worlds: The Company We Keep

The Outer Worlds, Fallout‘un yapımcıları tarafından geliştirilen 2019 yılında çıkan bir oyun. Hikayesi, mizahı ile Fallout‘a da oldukça benzerlik gösteren bir evren. Bu bölümde ise biraz daha ayakları yere basan, Amos isimli karakterimizin duygusal hikayesini izliyoruz. Amos, bir gün kendisine gelen ölümcül bir işi kabul eder. Çünkü bu işin arkasında eski arkadaşı (aynı zamanda hoşlandığı kişi) Felicity vardır. Bu ölümcül deneyleri yapan şirket de oyundan da bildiğimiz Auntie Cleo şirketidir.

Amos deneyler sırasında bütün uzuvlarını neredeyse kaybeder. Peki değer mi? Değmez tabi ki çünkü Felicity artık eskisi gibi değildir. Şirketin başına geçme hırsı, hem kendisine hem de eski ve tek yakın arkadaşı Amos’a da zarar verir. Amos tam yaşanan her şeyi üstlerine ifşalayacak iken, Felicity onu manipüle ederek kendi geleceğini garanti altına alıyor. Böylece Amos saflığının ve duygularının kurbanı oluyor. Kendisi orada geçirdiği süre boyunca güçlü bir irade ve bilgelik dışında hiçbir şey kazanamadan evine geri dönüyor. Kişisel hırsların, arkadaşlıkları nasıl değiştirebileceğini veya bozabileceğini gösteren güzel bir bölümdü.

Mega Man: Start

İkonik oyun karakteri Mega Man‘in hikayesi ile devam ediyoruz. Mega City’nin Doktor Willy tarafından saldırıya uğradığını görüyoruz. Aynı zamanda Willy küçük mini botlar kullanarak, Doktor Light’ın robotlarını da ele geçirmeye çalışıyor. Light’ın yanında çalışan Rock isimli karakterimiz, oldukça meraklı ve hevesli bir çocuk. Savaşta Bomb Man’in yanında olarak yardımcı olmak istiyor. Fakat Rock, Light için oldukça kıymetli ve onu korumaya çalışıyor. Başına bir şey gelmesinden korktuğu için de kabul etmiyor tabi ki.

Rock, potansiyelini gösterememek ile ilgili yakınırken Bomb Man mini botlar tarafından ele geçiriliyor ve laboratuvarda savaş çıkıyor. Önü kesilen ve bir şey yapmasından korkulan Rock ise hem kendisini hem de Doktor Light’ı kurtarıyor. Bunun üzerine de doktor Rock’ın önünü kestiğini fark ediyor ve ona o ikonik mavi kostümü yapıyor. Rock da o kostüm içerisinde şehri kurtarmaya gidiyor. Bölüm çok bir şey vaat etmese de bu tarz farklı yorumlamalar oldukça hoşuma gidiyor dizideki.

Exodus: Odyssey

Exodus, bu dizideki en ilginç bölümlerden birisi. Çünkü Exodus henüz çıkmadı ve biz ilk fragmanını The Game Awards sırasında gördük. O yüzden bu bölüm oyunu pazarlama açısından kullanılmış olabilir. Bir nevi fragman gibi. Tabi takdir edersiniz ki var olmamış bir oyun olduğundan dolayı oyun göndermelerine değinemeyeceğim.

Bölüm Mari adındaki meraklı bir kızın, keşif arzusu ile ailesi dahil her şeyini geride bırakması ile başlıyor. Aslında yaşadığı gezegenin durumu da düşünüldüğünde çok da sorgulanmaz bu karar fakat kızına oldukça düşkün bir babayı arkasında bırakması, işleri ilginç bir noktaya taşır. Babası Nik, Mari’yi bulmak için yola koyulur ancak ışık hızında seyahat edildiğinden dolayı, Nik için geçen sürenin çok daha fazlası Mari için geçmektedir. Kız kaçar babası kovalar derken babası, kendisi için 3 yıl, Mari için 26 yıl süren bir yolculuğun ardından kızından haber alır. Kızı, Göksel Varlıklar tarafından takip edilmektedir.

Nik ise Göksel Varlıklara teslim olur ve bu şekilde kızına ulaşmaya çalışır. Ki bunu başarabilir de. Mari için geçen 53 yılın ardından babası, onu Göksel Varlıklar ile girdikleri bir savaşın ortasından kurtarmaya çalışır. Fakat Mari ağır yaralanır. Nik ise, o iyileştikten sonra kısacık ömrünü beraber ve güzel bir şekilde geçirebilmek için her şeyi yapar ve kızına içi rahat bir şekilde veda eder. Gözü kara bir babanın, kızını kurtarmak için neler yapabileceğini gösteren, ilginç bir bölümdü. Bakalım oyunda bu hikaye ile ilgili bir şeyler görecek miyiz.

Spelunky: Tally

Spelunky dizide izleyene kadar varlığını unuttuğum bir oyundu. 2008 yılında piyasaya sürülen rogue-like, platform oyunu, rogue-like elementine dair klişe fakat tatlı bir anlatı sunuyor.

Ana isimli tecrübesiz bir mağaracı ve Liz isimli tecrübeli mağaracının hikayesini izliyoruz. Hatta hikayelerini demem daha doğru. Karakterlerimiz bir kapıdan geçtikten sonra her biri birbirinden farklı, benzersiz deneyimler yaşıyorlar. Ölüp ölüp geri dirilebiliyorlar. Bunların hepsi rogue-like oyunların temel mantığı. Ana olayları pek ciddiye almıyor başta zaten ölüp ölüp dirildiğinden dolayı hayatı anlamsız geliyor. Fakat Liz ona her ölümün bir şey öğretmesi gerektiğine dair bir ders veriyor. Evet çok sıradan bir hikaye, ancak bu oyun türünün temel mantığını anlatabilmek için güzel bir yol seçmişler. Çizimleri ve animasyonları oldukça eğlenceliydi.

Concord: Tale Of The Implacable

Tartışmalı oyunun, tartışmalı bölümüne geldik. Concord ile ilgili inanılmaz sancılı süreçler yaşandı. PlayStation gibi exclusive oyunları ile kendini oldukça kanıtlamış bir firmanın live-service oyunlara yönelmesi, oyuna 400 milyon dolarlık bir yatırım yapılması gibi hatalar başarısızlığı getirdi. Concord için tek üzüldüğüm şey animasyon ekibinin emeği. Ben yaşananlardan sonra bölümü de iptal ederler mi acaba diyordum fakat öyle bir şey yaşanmadı.

Lonca, uzayda seyahat etmeyi sağlayan haritanın tek sahibidir. Bizim ekibimiz ise loncanın elinde bulunan bu uzay haritasına bir şekilde erişiyor ve tüm bölüm aslında kaçma-kovalamaca hikayesi izliyoruz. Cassidy lonca tarafından yakalanıp lonca tarafından sorgulanıyor. Cassidy’i kurtarma operasyonu sırasında yaşanan bir talihsizlik sonucu da kendisinin öldüğü düşünülüyor. Bu da Kai’nin her şey boşa mı gitti gibi düşüncelerde bulunmasına sebep oluyor.

Julius isimli ekibin yeni kaptanı ise diğerleri gelmeden gemiyi kaldırmaya çalışır ki orada aslında ihanet edebileceği biraz göze sokuluyor. Fakat sonrasında Cassidy’nin ölmediği de görülünce ve elindeki şeyin çok değerli olduğu anlaşılınca, Julius ekibe ihanet eder ve onları loncaya satmaya karar verir. Kai’nin yaptığı aklı oyunları sonrasında ise Julius uzay boşluğuna sürüklenir ve ekip tüm haritayı evrene yayar. Sonrasında ise kendilerini fırtınanın içerisine bırakırlar.

Çakma bir Guardians of the Galaxy hikayesi gibi hissettiriyor bu bölüm. Ayırca Cassidy’nin bölüm içerisinde en sert hapishanelere girip kaçtığını duyuyoruz ve ekibin en iyisi olduğu vurgulanıyor hep. Kendisi gerçekten bu kadar iyi mi yoksa bu tarz durumlardan kaçmak için bölümün başındaki gibi ekibini mi kullanıyor belli değil. Buralarda biraz çelişki de var. Karakter olarak bana çok geçmeseler de aksiyon sahnelerini izlemek keyifliydi.

Honor Of Kings: The Way Of All Things

Honor of Kings, dizideki tek bilmediğim oyun. Özellikle bölümün anlattığı şeyden sonra oyuna baktıktan sonra gerçekten çok şaşırdım. Çünkü böyle bir oyun türünden bu şekilde bir hikaye beklemezdim. Warhammer bölümü ile beraber benim için dizinin en iyisiydi Honor Of Kings. Yapılan konuşmalar, felsefi bakış açısından oldukça beğendim. Her Love, Death & Robots sezonunda 1 tane felsefi bölüm olurdu. Secret Level dizisinde de bu görevi Honor of Kings bölümü üstlenmiş gibi.

Tiangong isimli bir yapay zeka tarafından kontrol edilen Chang’an isimli şehirde geçiyor hikaye. Ancak Tiangong’un şehir üzerindeki etkisi git gide azalmaktadır. Bu yüzden şehirde çeşitli felaketler de yaşanıyor. Ana karakterimiz Yi Xing ise ailesini bir felaket sırasında kaybediyor. Bundan dolayı Tiangong’u sorumlu tutmaktadır. Bu yüzden de Tiangong’a meydan okumak ister fakat bundan daha önce sağ çıkan kimse olmamıştır. Tiangong ile arasındaki oyun sırasında ailesinin nasıl öldüğüne dair şeyler de gören Yi Xing, makinelerin gözü kara bir şekilde insanları nasıl feda edebileceğine şahitlik ediyor.

Oynadıkları oyun sırasında yaptıkları konuşmalar çok güzeldi. Oyun sırasındaki görsellik, anlatım şekli ve animasyonlar inanılmaz güzeldi. Oyun sırasında Tiangong yapılan her seçimin Chang’an’ı etkileyeceğini söyler. Bu noktada da Yi Xing kendini feda ederek oyunu oynadıkları tapınağı yıkacağı bir hamle yapıyor. Tiangong da kendisini korumak için yenilgiyi kabul ediyor. Diyalogları ve animasyon kalitesi ile Secret Level‘ın en beğendiğim bölümlerinden birisi oldu.

Playtime: Fulfillment

Öncelikle şunu belirteyim. Bu bölüm bazılarını için hayal kırıklığı olabilir. Çünkü fragmanlarda gördüğümüz tanıdık PlayStation karakterleri bölüm içerisindeki birer easter egg gibi. Doğrudan kendilerini anlatan bir hikaye yok ortada. Bu bölüm bayağı bir ürün yerleştirme ve reklam gibi çünkü.

Ana karakterimiz bir kargocu ve ona verilen kargoları zamanında teslim ederek çeşitli özelleştirmeler kazanıyor. Bir gün Johnny isimli gizemli birisinden bir paket alıyor ve hayatı değişiyor. Paketi teslim etmeye çalışırken peşine Helldivers, Kratos ve Shadow of the Colossus karakterlerini takıyor. Karakterimiz de herkesten kaçarak paketi ulaştırmayı başarıyor. Tabi ki orada gördüğü de PlayStation’ın yaratıcı, şaşırtıcı ve hayali güzel dünyası. Bu bölüm biraz bana bir PlayStation Showcase öncesi gösterilmesi gereken reklam gibi geldi ve o yüzden dizi içerisinde en zayıf bulduğum bölüm oldu.

Genel Değerlendirme

Bazı şeyler klişe veya ucuz olabilir ancak asla tembel bir iş olmadığı ortada. Bana kalırsa yazılmış bir evrenden bambaşka hikayeler yaratmak da bir meziyettir. Özellikle animasyon kalitesi anlamında müthiş bir seviyede dizi. Love, Death & Robots ile yapabileceklerini gösteren Tim Miller, her geçen gün yaptığı içeriklerde animasyon kalitesinin üzerine koyuyor.

Secret Level iyisiyle kötüsüyle ilk sezonunu noktaladı. İkinci kısmın yayınlanmasının hemen ardından da ikinci sezon onayını aldı. Ki bu çok sevindirici bence. Tim Miller ve ekibi, ilk sezonda biraz daha yapabildiklerine ve insanların diziye olan ilgisine bakıp, ikinci sezonda muhteşem bir şey izletebilir. Ha bu ilk sezon kötü demek kesinlikle değil. Warhammer ve Honor of Kings bölümlerinin kalbimde ayrı bir yeri var. Ben oldukça keyif aldım diziden. Bu sene içerisinde izlediğim en iyi işlerden birisi olduğunu söyleyebilirim. Sabırsızlıkla ikinci sezonunu beklemekteyim.

Poyraz Akyol‘un diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.