Runeterra evreninde geçen League of Legends oyunundan esinlenen Arcane dizisi ikinci sezonu ile final yaptı. 2021 senesinde yayınlanan ve büyük yankı uyandıran birinci sezon, Game Awards‘da En İyi Uyarlama ve Emmy Ödülleri’nde En İyi Animasyon ödülünü kazandı. Çok daha özenli çalışıldığı her halinden belli olan final sezonu izleyen herkesi ağzı açık bir şekilde ekran başına kilitledi. Yalnızca evrenin meraklılarının değil, izleyen herkesin çok beğendiği diziyi sizler için inceleyeceğim. Göz dolduran animasyon kalitesi ve hikaye örgüsüyle bu yapım övgüyü sonuna kadar hak ediyor. Bunlara ek olarak evren ile bağlantısı ve oyunculara göz kırptıkları anlardan da bahsedeceğim. Keyifli okumalar.
Devrim Niteliğinde
Arcane görsel açıdan animasyon dünyasına çağ atlatacak. Spider-Man: Into the Spider-Verse‘den bu yana, bu denli iddialı bir yapım izlemedim. Tarzıyla kendisinden sonraki eserlere ilham kaynağı olacağına hiç şüphe yok. Fortiche Production; değil ilk sezondan bu yana, bu sezon içerisinde bile adım adım kaliteyi bir üst seviyeye taşımış. İlk üç bölüm daha iyisi olamaz derken, ikinci hafta izleyicisini şaşırtmayı başarıyor. Final bölümleri dahil tüm sezonda Arcane, yanılmaktan hiç korkmayan bir dizi olduğunu kanıtlıyor. Denedikleri her yenilikte başarılı olup, verdikleri tüm kararlar ile izleyiciyi her on dakikada bir şaşırtıyorlar.
Arcane, 2D ve 3D animasyon tekniklerinin harmanlandığı bir görsel şölen. Karakterlerin hareketleri, evrendeki oturaklılık, gözlerinden okunan duygular bambaşka bir seviyede. Bu denli özgün tasarımlar ile bu kadar gerçekçi bir animasyon yapabilmek gerçekten büyük bir başarı. Her sahne başlı başına bir sanat eseri. Kare kare incelendiğinde Arcane haftalarca gezip sıkılmayacağınız bir sergi gibi. Arcane‘in sözlükteki karşılığı “Estetik” olmalıdır. İlk sezonun görselliğini öven bir kitap yazabilir, kitabınızı “İkinci sezon çok daha iyi gözüküyordu.” diyerek bitirebilirsiniz.
Çizimler, animasyon teknikleri ve tasarımlar dışında övülecek bir diğer mesele de müzikler ve ses tasarımı. Arcane‘in ikinci sezonunda, yıllarca hafızalardan silinmeyecek sahneler, ve bu sahnelere eşlik eden müzikler yer alıyor. Ma Meilleure Ennemie, Wasteland, What Have They Done To Us, Sucker, Renegade, To Ashes And Blood, Cocktail Molotov gibi muhteşem müzikler dinledik. Son yıllarda soundtrack konusunda bu kadar bereketli bir dizi, film ya da oyuna denk gelmedim. Müzik, sinema ve televizyonun en önemli bileşenlerinden biri. Bunu unutmadıkları için de ek olarak teşekkür ederim.
Ah Bu Önyargılar
Yalnızca izlemeyen insanların kötü yorum yaptığı bir dizi Arcane. İzleyip de beğenmeyen tek bir kişiye rastlamadım. Ağırlıkla çocukların oynadığı bir oyundan uyarlandığı için izlemeyen çok insan gördüm. Bu insanlar zamanında Game of Thrones‘u da çok popüler diye izlemediler. Böyle tuhaf tuhaf bahaneler üretip güzelim işleri kaçırmak gerçekten çok enteresan. Sanat eserini doğduğu kaynaktan ya da popülaritesinden yola çıkarak değerlendirmek için çok dar görüşlü olmak lazım. Bu açıyla bakınca The Rings of Power tartışmasız dünyanın en iyi dizisi oluyor değil mi? Ya da “Laz Kit isimli filmi sadece 27 kişi izledi, kesin çok iyi filmdir.” mi diyelim?
Bence aldığı eğitim sinema filmlerini değerlendirmeye yönelik olmamasına rağmen, YouTube ya da diğer platformlarda binlerce insan tarafından tıklandıkları için bu mesleğe soyunabilmiş insanlar birazcık hadlerini bilmeliler. Ekmeğiniz, suyunuz bir şeyler izleyip üzerine konuşmak. Bir zahmet izlemeden konuşmayın. Ayrıca “çoluk çocuk oyunundan uyarlama” olduğu için Arcane‘i beğenmeyen arkadaşlara sormak lazım; O şıngır mıngır masalarda, şive komedisi yaparak oyun oynadığınız yayınların hedef kitlesi orta yaşlı akademisyenler mi?
Siz sakın bu yorumlardan etkilenmeyin. Eğer fırsat vermediyseniz muhakkak Arcane‘i izleyin. Arcane, animasyon sektörüne çağ atlatacak bir kalitede. Kullandıkları teknoloji, sanat tasarımları, anlatım tarzları inanılmaz kaliteli. Yazının ilerleyen bölümleri spoiler dolu olacak, uyarmadı demeyin.
Ders Niteliğinde Karakter Gelişimleri
Aceleye gelmiş olmasına rağmen hikaye beni huzursuz etmedi. Çok büyük ihtimalle bu sezonun altıncı bölümde final yapması gerekiyordu. Altının sonunda bizi bıraktıkları yer, sezon finaline yaraşırdı. Ayrıca son üç bölümde hızlıca her şeyi birbirine bağlamış olmaları da izleyene “Şu an üçüncü sezonun hızlandırılmış halini seyrediyorum.” dedirtti. Dizinin maddi sebeplerden dolayı erken bitirilmesi elbette çok üzücü. Her ne kadar Riot Games tarafı “Anlatılması gereken başka hikayeler vardı.” deseler de Arcane‘in yeteri kadar para kazandırmadığı için bittiğini hepimiz biliyoruz. Dizinin ardından bir yıl boyunca çılgınlar gibi oyun içi (Kostüm, harita görünümü, son vuruş animasyonları vb.) satın alımı yapılmasına rağmen Riot Games bu işten zarar ettiğini düşünüyor.
On yılı aşkın süredir oyuncuları üzerinden yeteri kadar para kazanmamış gibi davranmaları çok üzücü. Özellikle de oyun dünyasının en sadık oyuncu kitlelerinden birine sahipken. Tadı damağımızda kaldı resmen. Yeni diziler gelecek dense de (para konusunu bu kadar dert edindiklerine göre) aynı kalitede olacağını sanmıyorum. Fakat tüm bu aceleye rağmen karakter hikayeleri, finale muhteşem bağlandı.
Kadro ne kadar kalabalık olursa olsun Powder ve Violet’in hikayeleri apayrı bir noktada. Bu iki kardeş, eşitlik mücadelesi verirken üst şehirli polisler tarafından öldürülen bir anne-babanın çocukları. Hayatları boyunca öteki, düşman, hain olarak yaşayacaklarını çok küçük yaşta sindirmişler. Aslında motivasyonları temelde birebir aynı. Violet Powder’ı, Powder Violet’i, ikisi de Vander’ı ve dostlarını çok sevmelerine rağmen ellerinde kalan tek şey yıkım ve yalnızlık. Yaşanan bölgenin şartları insanların erken olgunlaşması için bir sebeptir elbette ama çocuk olmak, ne olursa olsun hatalar yapmaktır. Travmalar hatalara, hatalar daha büyük travmalara, en sonunda topluma sığmayıp çıldırmaya dolu bir yolculuk bu. Vi karşısına çıkan her şeyi kırmaya çalışan bir savaşçıya dönüşüp kardeşini deli ilan etti. Oysa başlangıçları gibi sonlarında da elmanın iki yarısı gibiydiler. Ne olursa olsun kardeşinin peşini bırakmayan, kavgadan kaçmayan, karşısına çıkan her şeyi yıkabilen delifişek kardeşler.
Delifişek Kardeşlerin Öyküsü
Ekko’nun alternatif evren kısmını izlerken kendi kendime “Eğer tüm bunlar kafasının içinde yaşanıyorsa çok sıkıcı, eğer alternatif bir evrende geçiyorsa çok daha sıkıcı.” dedim. Fakat bambaşka bir evrende, Jinx’e dönüşmemiş Powder’ı izleyince fikrim değişti. Aslında eşit şartlarda Powder ve Ekko’nun Jayce’in başardığı her şeyi başarabilecek seviyede çocuklar olduğunu izledik. Şehrin atmosferi değişince insanların da farklı rotaları izlediğini gördük.
Powder’ın iyi niyetini hakkıyla kaybetmemiş olduğunu düşünüyorum. Finalde Jinx’in “Jinxlik” yapabildiği tek kısım ilk sezonun sonundaki patlamaydı. Bu sezonun öncesinde yayınladıkları fragmanları izleyince de Jinx’in sırtına lüzumsuz bir liderlik yükleneceğini düşünmüştüm. Neyse ki bu yaşanmadı. Isha ile arasındaki bağı izlerken Vi ile olan ilişkisinin yansıması zannedebilirsiniz. Fakat Jinx, Isha’da Powder’ı görüyor bence. Yazım olarak değerlendirildiğinde Isha ile Violet eşleşmesi ne kadar kolaysa, Isha ile Powder eşleşmesi bir o kadar zor. Jinx gibi bir karakterin ıssız bir sokakta bulup kurtardığı o küçük kızı, hayatını kurtarmak için kendini feda ederken izlemesi… Isha Jinx için kurtarılabilir bir Powder iken, Jinx bu ilişkide hem Vander hem Violet hem de Silco oldu. Bir sezonda sadece tek bir karakter ekleyerek bu kadar çok hikaye anlatabilmek gerçekten büyük başarı.
Vi ise başlı başına bir inceleme istiyor aslında. Ailesini öldüren polisler ile aynı rozeti takıp, Polis sevgilisinden şiddet gören zavallı Vi… Jinx’in de dediği gibi aslında çok korkmasına rağmen savaşmaktan asla çekinmeyen Vi… Powder, Jinx, Caitlyn üçgeninde sürekli birine çarpıp ötekine doğru savruluyor. Vander, Violet’in sevdiği ama korumak zorunda olmadığı insandı. Bir kez korumaya çalıştı ve adamın başına gelmeyen kalmadı. Her şeye rağmen; bir canavara dönüşmüş olsa da Vander ona zarar veremezdi. Jinx ve Cait ise Vi’nin sürekli korumak zorunda olduğu, devamlı kol kanat gerdiği sevdikleriydi. Ne yaparsa yapsın bir şekilde Vi’yi yaralamayı başardılar. Birini kaybetmeden ötekine sahip olamazdı. En nihayetinde dizideki en büyük kaybı yaşayan o oldu.
Piltover Yanıyor
Açık konuşmak gerekirse dizinin finalinde mutlu olan tek isim Caitlyn. Herkes bir şey kaybetti. Vi ve Ekko Jinx’i, biri dostunu, öteki parmağını, öbürü gözünü derken darmadağın oldu herkes. Fakat Cait hikayeyi ağzı kulaklarında bitirdi. Jinx ile Vi sonsuza dek ayrıldı ve bunda Caitlyn’in en ufak etkisi yok. Piltover kurtuldu. “Vay efendim, sen Noxuslular tarafından kandırıldın bak memleket ne hale geldi?” diyen de yok. Dört ayak üstüne düştü yani. Ama işler bu noktaya gelene dek devamlı Vi ile çatıştılar. Bir an nefretten gözü dönen Caitlyn ani bir dipçik darbesi ile Vi’ye şiddet bile uyguladı. Sevdiceğini Dipçik ile dövüp ağlattığı için kendisine tepkiliyim. Bu sebepten hikayesinin mutlu sonla bitmesine sevinemedim. Keşke Cait kendini feda etseydi de Vi ve Jinx mutlu sona ulaşsalardı.
Öte yandan aşk dediğin nedir, bize çok güzel anlattı Ekko. Zaun’un isyankar evladı, devrimci önder Ekko’ya buradan selam olsun. İnsanı güzelliğiyle sarhoş eden aksiyon sahnelerinden bahsetsek bu yazıya sığdıramayız. Bir de bizi o yürek burkan replik ile yıktı geçti. Aynı zamanda yedinci bölüme adını da veren bu replik; “İlk sefermiş gibi davran” idi. Bir karakter sezonun bu kadar kısıtlı bir bölümünde yer alıp bu kadar akılda kalıcı olur mu? Oluyormuş demek ki.
Yüce Viktor’u Ancak Kendisi Yenebilir
Dizinin YouTube için hazırladığımız incelemesini çekerken yazarımız Uğurcan Çağlayan; “İsteseler Ekko ve Jayce’in Viktor ile kavga ederek kazandığı bir final izletirlerdi, biz de afiyetle izlerdik.” dedi. Arcane işte bu yüzden çok kıymetli bir dizi. Elbette izleyici kitlelerini çok iyi tanıyorlar ve zayıf noktalarımızı biliyorlar. Buna göre hazırladıkları anlar da var kesinlikle. Ama riske girmeden, kolay olanı seçerek bir iskelet oluşturmuyorlar. Hikayenin omurgası gayet cesur işlenmiş. Bunu isterseniz kimi mahlukatların bu diziyi woke bulmasına çekin. Hani bizlere “Batılı dertleriniz var.” diyip de woke gibi, SJW gibi Amerikalı abilerinden öğrendikleri yabancı kelimeleri kullanan tipler. Ne düşündüklerini umursadığımıza bu kadar inanmış olmaları gerçekten çok komik.
Viktor’un büründüğü kurtarıcı kimliğinin yok ediciye dönüşmüş olması şahane. Temelinde aç, sefil ve savunmasız toplumların bu tip figürlere tutunup daha beter hale geldiğini ne güzel anlatmışlar. Hele ki iyileşme sözüyle dokunulan insanların tek tip, tek beyan, tek hareket anlayışıyla yönetilmesi ve en sonunda gözü kapalı ölüme atlayan askerlere dönüşmeleri. Bu animasyon ne kadar ödül alsa azdır. Mümkünse Riot‘un tapusunu yazarların üzerine yapsınlar.
Jayce ise Viktor’un hikayesini tersten yazıyor. Hextech Viktor’u hiçlikten kurtarıcılığa yükseltirken, Jayce’i kurtarıcıdan hiçliğe sürükledi. Piltover’ın altın çocuğu sonuna sebep olduğu dünyada bir başına sürüklendi durdu. Demek ki bu büyü işlerine çok girmemek lazımmış. Tahsillisin, yüksek mertebeli tanıdıkların var, Piltover Akademisi’nin on dokuzuncu katında lojmanın var, Gölge Adalar manzaralı yaşıyorsun ne güzel. Girme kardeşim bu büyü işlerine işte, bak girince böyle oluyor.
Peki Hiç mi Kusuru Yok?
Elbette kusurları da var. Kusursuz olduğunu söylemedim, lütfen çarpıtmayalım. Zaten sanat dediğiniz şey matematikte limit problemi çözmek gibidir. Kusursuza yaklaşabilirsiniz ama ulaşamazsınız.
Sevgili Riot Games yönetimine sesleniyorum. Bu dizi siz yeteri kadar para kazanamadınız diye erkenden bitti. İşin içine Noxus dahil oldu, bence farklı bir yere evrilecek Ambessa’nın öyküsü yarım yamalak anlatıldı. İşin içine Black Rose dahil oldu, Black Rose ile alakalı sadece kırmızı dikenli zincirler ve ne idüğü belirsiz bir büyücü gördük. Son üç bölüm o kadar sıkışmış halde servis edildi ki ben bir noktadan sonra takip edemedim ne olup bittiğini. Yani Jayce bir masanın etrafına dizilen insanlarla konuştu ve biz Piltover ile Zaunlular’ın yanyana savaştığını gördük. Mutlu musun ey Riot? Soruyorum sana, muradına erdin mi? Artık Arcane diye bir dizi yok, hadi durma kutla bu zafer senin!
Son üç bölüm bildiğiniz bir sezonun yüzde yetmişi. Sanki bir çocuğu annesi arayıp “On dakikaya evdeyim, marketten bir şey ister misin?” demiş ve çocuk partiyi bitirip, konukları evden kovup temizliğe girişmiş gibi. Her şey oldu bittiye getirilmiş. Öylece apar topar finale bağlamışlar. Tamam yine hoş, yine güzel ama kardeşim siz benim elimden en az bir sezon daha Arcane‘i neden aldınız? Final sahnesinde ekrana bakıp “Ne olur bitme!” diye bağırdım, bana bunu yapmaya hakkınız var mı? Yazıklar olsun demekten başka elden bir şey gelmiyor. League of Legends oyuncularının üzerinden senelerdir kazandıkları paranın haddi hesabı yok. Mobil oyunları, uluslararası etkinlikleri, reklam gelirleri, oyun içi satın alımları derken Riot Games bugün istese bin tane Arcane çekecek güçte. Şu güzelliği sizi bugünlere getiren oyunculara çok gördünüz ya, gerçekten yazıklar olsun.
Singed’ın öyküsü bana göre daha detaylı işlenebilirdi. Fragmanlarda gördüğümden beri Warwick ile Singed’ın hikayeye girişlerini merakla bekliyordum. İlk üç bölümün sonunda her seferinde Warwick ile alakalı bir mesaj görünce iyice heyecanlandım. Fakat sonunda birazcık Warwick azıcık da Singed izledik.
Arcane’e Veda
Sonuç olarak muhteşem bir diziyi geride bıraktık. Amasız fakatsız herkesin muhakkak izlemesi gereken bir dizi bu. Animasyondur, bana hitap etmez, LoL evreninde geçiyor, çoluk çocuk dizisi gibi akla mantığa aykırı bahanelerle bu diziden mahrum kalmayın. Finalinde bana hissettirdiği şeye gerçekten hasretmişim. Sona eren bir öyküden kopamamak, çok uzun zamandır bunu yaşatan bir dizi olmamıştı. Yazımı, çizimi baştan sona kusursuz bir animasyon. Müzik seçimleri müthiş, renkleri, tarzı mükemmel.
Umuyorum bu kalitede daha çok animasyon izleyeceğiz. Runeterra evreninde geçmeyecekler belki, o artık çok zor ama yine de bu kalitede olacaklar. Çünkü Arcane‘in çıtayı koyduğu nokta bir şekilde aşılmak zorunda. Her zaman daha iyisini yapan birileri olacaktır ümidiyle son yılların en güzel dizisini geride bırakıyorum. Tüm okurlarımıza keyifli seyirler.
Mehmet Tezcan’ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Dune: Prophecy 2. Bölüm İncelemesi: Gölgeler De Güç Barındırır
Yorumlar