0

Kısa filmler, uzun yıllardır Akademi Ödülleri‘nin en az önemsenen adaylıklarına sahip oldu. Filmlerin akılda kalıcılıkları üzerinden değer kazandığı ve haliyle reklam kampanyalarından destek aldığı bu yarışta doğal olarak geride kaldılar. Çoğu kısa filmin ne yeteri kadar reklam bütçesi ne de fazlasıyla hatırlanası bir meselesi vardı. Dolayısıyla kısa filmler arasındaki yarış, asla uzun metrajlarınki kadar prestijli olmadı. Fakat bu durum, elbette bazı film yapımcılarını yıldırmadı ve akılda kalıcı işler üretmenin bir yolunu aradılar. Yöntem olarak ise bazıları ilginç teknikler kullanırken, bazıları ise orijinal konulara başvurdu. Kısa filmler arasındaki rekabet mekanizması öyle öngörülemez hale geldi ki, her sene yavan ancak iddialı olmaya çalışan filmler aday gösterilir oldu.

Nihayetinde jürinin aradığı şey, diğerlerinden bir yönüyle ayrılan ve -kalitesi fark etmeksizin- akıllarda yer eden filmler görmekti. En İyi Kısa Film (Best Live Action Short Film) dalı, animasyonlar kadar sevimli ve belgeseller kadar önemli olmadıklarından en çok çuvallayan ama daima ilgi bekleyen filmlerle dolup taştı. Bu süreçte nasıl adaylık aldığına dahi şaşırılan filmlerle dolu bazı seçkilere şahit olduk. Açıkçası bu, Akademi adına utanç verici olsa da seyirciler için takip etmesi eğlenceli bir rekabet ortamı yarattı. Şahsen bu deneyimden 2025’te de mahrum kalmıyorum; ve geçtiğimiz hafta En İyi Kısa Animasyon Filmleri ile incelemeye başladığım 97. Akademi Ödülleri‘nin kısa film dallarına En İyi Kısa Film ile kaldığım yerden devam ediyorum. Bakalım, bu sene neler ile karşı karşıyayız?


A Lien

En İyi Kısa Filmler Oscar 2025 A Lien

David & Sam Cutler-Kreutz‘ın yönettiği A Lien, ABD’deki bir göçmen ofisinde geçen oldukça gergin bir film. Yönetmenlerin okudukları bir haberin ardından hazırlıklarına başladığı senaryo, sinir bozucu bir meseleyi odağına alıyor: Belgesiz göçmenlerin Yeşil Kart görüşmeleri sırasında tutuklanması, ICE (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza) tarafından halen uygulanan bir prosedür. -Şaşırtıcı olmayan bir biçimde- Trump‘ın ilk başkanlık döneminde geçen film, bu acımasız ve insanlık dışı uygulamanın dakikalar içinde birbirinden kopardığı bir aileyi anlatıyor. Yönetmenlerin bu konuya yaklaşımı ise son derece dolaysız; bu nedenle seyirci olarak ofis içerisinde ardı ardına yaşanan tutuklamaları tüm çıplaklığıyla izliyoruz. Filmde bir koşuşturma hali içerisinde seyircinin -aynı karakterler gibi- ofis içinde kaybolduğu, seslerin birbirine karıştığı tansiyonu yüksek bir atmosfer var.

Yönetmenler, her an her şeyin dağılabileceği ve sonucunda hiçbir rasyonel açıklama duyamayacağımız gerçeğini her daim ensemizde hissettiriyor. Bu açıdan A Lien, şüphesiz -adından da mütevellit- parmak bastığı politik yabancılaşmayı doğru bir reji ile aktarabilen bir film. Haliyle, geçtiğimiz senelerde yine aynı dalda adaylık almış Red, White and Blue ve Ivalu gibi farkındalık oluşturmayı amaçlayan ancak sorunlu senaryolarının altında ezilen filmlerden sıyrılıyor. Fakat film, derdini düzgünce anlatabilen bir yönetmenliği olması haricinde oldukça bilindik bir formül kullanan, neredeyse her hamlesini öngörebildiğiniz bir seyir sunuyor. Dolayısıyla, doğru tuşlara basan ve bunun ötesinde yaratıcı bir vizyon oluşturamayan bir film olarak akılda kalacağı kanaatindeyim. Bu nedenle, kolay okunabilir ve derdini açıkça anlatan filmleri öne çıkaran Akademi’nin dikkatini çekecektir. Seyirciler açısından ise önemli bir haber değerine sahip olduğu ve bunu iyi bir şekilde filme dönüştürebildiği için fena olmayan bir seyir sunduğunu düşünüyorum.


Anuja

En İyi Kısa Filmler Oscar 2025 Anuja

Hindistan yapımı olan Anuja, sokak çocuklarına ve çocuk işçilere yardım eden Salaam Baalak Vakfı’nın desteğiyle çekilen bir film. Senaryo, ablası ile beraber Delhi şehrindeki bir giysi fabrikasında çalışan 9 yaşındaki Anuja karakteri etrafında şekilleniyor. Matematiksel olarak üstün bir zekaya sahip olan Anuja’yı bir gün fabrikaya gelen bir öğretmen fark ediyor ve eğitim görmesi için onu bir sınava davet ediyor. Film, içinde doğduğu yoksulluk ile ona vadedilen yaşam arasında sıkışıp kalan karakteri merkezine alıyor. Yönetmen Adam J. Graves, filmi sınıfsal ayrımı konu alan alegorik bir masal ile açıyor. Hikayenin geri kalanında da iki kardeşin yaşadığı ikilemleri annelerinden onlara miras kalan çeşitli masal ve hikayeler eşliğinde dramatikleştiriyor. Ancak henüz genç bir yönetmen olan Graves, -tamamen lafta kalan- şiirsel yaklaşım haricinde oldukça yavan bir dil kuruyor.

Film, karakterlerin kalabalık sokaklar içinde ağır çekim halinde yürüdüğü, gülümsediklerinde hemen yakın çekime alındığı reklam estetiğine sahip bir yönetmenlikten mustarip. Bu sebeple, toplumsal eşitsizlik ve coğrafi kısıtlamalara dair elle tutulur hiçbir şey söyleyemeyen senaryonun zayıflığı, olduğundan daha belirgin hale geliyor. Son raddede Anuja, Salaam Baalak Vakfı için çekilmiş basmakalıp ve sinematik değerden yoksun bir reklam filmi olarak hatırlanacak gibi duruyor. Amerikan sinemasının yoksulluğa olan yüzeysel yaklaşımını aynen taklit eden filmin belki bu nedenle Akademi’nin radarına girmesi muhtemel; ancak vasatlığı bile karşılayamaması sebebiyle el üstünde tutulacağını pek düşünmüyorum. Filmin vicdani açıdan manipüle edilmek ve en azından birkaç göz yaşı dökmek isteyen Batılı seyirciyi tatmin etmesi ise oldukça zor görünüyor.


I’m Not a Robot

En İyi Kısa Filmler Oscar 2025 I'm Not a Robot

Belçika ve Hollanda ortak yapımı olan I’m Not a Robot, beklenmedik seviyede bağ kurulabilir bir olayı ilginç bir kara komediye çeviriyor. Bir müzik şirketinde çalışan Lara, Radiohead‘in ikonik Creep şarkısının bir cover‘ını dinlediği sırada şarkı tam olarak nakaratta kesiliveriyor. Karakterin şarkıyı dinlemeye devam edebilmek için kullandığı uygulamayı güncellemesi gerekiyor ve karşısına bir CAPTCHA testi çıkıyor. Aynı çoğumuz gibi testi tek seferde geçemeyen Lara, başarısız birkaç denemeden sonra bir robot olabileceğine inanmaya başlıyor. Yönetmen Victoria Warmerdam, bu çıkış noktasından kimlik krizine dair alegorik bir anlatı çıkarıyor. Her şeyden önce Warmerdam‘ın yarattığı kara mizaha kayıtsız kalmak imkansız. Yönetmen, ufacık görsel detaylar üzerinden hiçbir anında zorlama hissettirmeyen ve insan psikolojisine dair isabetli tespitlerde bulunan bir komedi kuruyor.

Filmin yüksek bütçeli bir uzun metraj kalitesindeki rejisine de ayrı bir parantez açmak gerek. I’m Not a Robot, kara mizahına eşlik edecek biçimde koyu ve cansız tonlar, -dış mekanlarda dahi- iyi ışıklandırılmış planlar ve oturaklı bir kamera diliyle dolu bir görsel stile sahip. Warmerdam; değindiği self determinasyon, varoluş sancısı ve kendine yabancılaşma gibi meseleleri pek derinleştiremiyor olsa da her açıdan eli yüzü düzgün bir filme imza attığını düşünüyorum. Açıkçası, sırf kısa film yapımına karşı olan tutkulu ve yaratıcı yaklaşımı bile I’m Not a Robot‘u gözümde değerli kılıyor. Gerçi, meselelerini açıkça aktarmadığı ve sabır isteyen bir seyir sunduğu için Akademi’nin ilgisini çekeceğinden şüpheliyim. Yine de Oscar heykelciğine kavuşamama ihtimali, filmin seyirci nezdindeki karşılığını etkilememeli.


The Last Ranger

The Last Ranger Oscar 2025

Güney Afrika yapımı olan The Last Ranger, adayların çoğu gibi önemli bir mesele üzerine kurulu. Film, Afrika’da yıllardır süren ve birçok canlının yaşamına mal olan gergedan boynuzu ticaretine parmak basıyor. Muhafızlar ve avcılar arasındaki mücadele, filmde, Thandi adlı bir gergedanın avlanması üzerinden senaryolaştırılıyor. Filmde yaşananları gerçek hayatta bizzat deneyimlemiş olan Thandi etrafında iki jenerasyondan muhafızın öyküsüne tanıklık ediyoruz. Yönetmen Cindy Lee, kısa bir zaman diliminde geçen bu kapsayıcı hikayeyi gergin bir atmosfer ile donatıyor. Açıkçası filmin en dikkat çekici noktası, neredeyse bir Hollywood prodüksiyonuna sahipmiş gibi gözükmesi. Başka bir senaristin ve yönetmenin elinde rahatlıkla uzun metraj bir filme dönüşebilecek olan The Last Ranger, kaliteli rejisi ve güçlü oyuncu yönetimi sebebiyle Anuja gibi önemli bir meseleye sahip ancak kötü çekilmiş bazı filmlerden ayrılıyor.

Fakat ayrıca bahsetmek gerekiyor ki, hem Thandi’nin başından geçenleri hem de yerel muhafızların mücadelesini tek bir potada eritmeyi amaçlayan senaristler, haliyle güvenli sularda yüzmeyi tercih etmiş. Bu nedenle, matematiği doğru kurulmuş ancak son derece tahmin edilebilir ve sıradan bir senaryo ile karşı karşıyayız. Neredeyse orta metraja yaklaşan 27 dakika uzunluğundaki bir filmde şüphesiz bu durum daha çok göze batıyor. İster istemez filmdeki çoğu hamle çiğ hissettiriyor ve gerçekleşen olayların ağırlığına ikna olmak zorlaşıyor. Bana kalırsa The Last Ranger, çatışmaların ve yan hikayelerin daha az olduğu ekonomik bir senaryonun eksikliğini çekiyor. A Lien gibi kısa süresine rağmen vurucu olabilen bir adayın yanında bu sebeple Akademi tarafından görüleceğini pek sanmıyorum. Yine de uzun metraj kumaşına sahip kısa filmleri sevenler bir göz atabilir.


The Man Who Could Not Remain Silent

En İyi Kısa Filmler Oscar 2025 The Man Who Could Not Remain Silent

Hırvatistanlı yönetmen Nebojša Slijepčević‘in Cannes’da En İyi Kısa Film Altın Palmiye‘sini kazanan yeni filmi The Man Who Could Not Remain Silent, Yugoslavya’nın dağılma sürecinde yaşanan Štrpci Katliamı’nı konu ediniyor. Bosnalı Müslümanlara karşı yürütülen etnik temizlik politikasının elim bir örneği olan bu olayı filmde tüm gerçekliğiyle izliyoruz. Slijepčević, paramiliter örgütün trende kimlik kontrolüne başladığı andan rehin aldığı yolcuları kamyona bindirdiği ana kadar gerçekleşen her detayı muhafaza ediyor. Neredeyse tamamen bir tren kompartımanında geçen film, -gerçek zamanlı kurgusundan da destek alarak- tarihin yazıldığı an fark edilemediği gerçeğini inanılmaz bir şekilde gösteriyor.

İncelikli yönetmenliği ve zekice kamera kullanımı ile Slijepčević‘in gelecekte önemli bir sinemacı olacağını öngörmek zor değil. Bu açıdan The Man Who Could Not Remain Silent, her açıdan deneyimli bir yönetmenin elinden çıkmış gibi duran son derece iyi çekilmiş bir film. Ancak filmde seyirciyi bir şahit pozisyonuna oturtan yönetmen, dramatik bir hikaye anlatımı kurmayı tercih etmiyor. Dolayısıyla, olayın kendisine aşina olanların yalnızca iyi çekilmiş bir film izlemekle yetinecekleri bir deneyim ortaya çıkıyor. Bu nedenle, Slijepčević‘in vizyonunda istisnai bir orijinallik veya taze bir yorum görmek zor; ancak kendinden emin yönetmenliği sayesinde bu boşluğu çoğu zaman dolduruyor. Hem Cannes’da aldığı ödül hem de üst sınıf rejisiyle The Man Who Could Not Remain Silent‘ın Akademi’nin gözünden kaçmayacağını düşünüyorum. Ayrıca iyi bir uzun metraj film yönetmeninin müjdesini almak isteyen seyirciler tarafından da es geçilmemeli.


Kapanış

A Lien Anuja The Last Ranger I'm Not a Robot The Man WHO Could Not Remain Silent Live Action Short Film Oscar 2025

Bu seneki En İyi Kısa Film adayları, her yıl olduğu gibi çoğunlukla vasat bir seyir sunarak bilhassa En İyi Kısa Animasyon Filmi adaylarının bir hayli gerisinde kalıyor. Ayrıca beklendiği gibi neredeyse her aday filmin güncel siyasette veya toplumsal düzlemde sahiplendiği bir mesele var. Ve açıkçası parmak bastıkları konuların çoğu zaman hakkını veremediklerini görmek, bu tercihlerinin bir pazarlama stratejisi olma ihtimalini güçlendiriyor. Deneysel ve yaratıcı üsluplara sahip kısa filmlerin eksikliğini her geçen sene daha fazla hisseder olduk. Bu nedenle I’m Not a Robot‘un kazanması, farklı bir kısa film yapımı felsefesinin halen yaşadığını kanıtlayabilir.

Genel bir değerlendirme yaptığımda yarıştığı festivallerin sayısı, aldığı Altın Palmiye ödülü ve tüm gerekli kutucukları dolduran yapısıyla The Man Who Could Not Remain Silent‘ın oldukça öne çıktığını düşünüyorum. Bir alternatif olarak seçim sonrası atmosferde A Lien‘in Trump iktidarına karşı söyledikleri bir değer kazanabilir. Benim gönlüm, The Man Who Could Not Remain Silent kadar marifetli olmasa bile orijinal vizyonunu beğendiğim I’m Not a Robot‘tan yana. Gerçi, özensiz ve yapmacık hissettiren Anuja‘nın ödüllendirilmediği her ihtimal, bana kalırsa kazanılmış bir zafer. Günün sonunda galip gelecek film, The Man Who Could Not Remain Silent gibi dursa da Akademi’ye halen pek güvenemiyorum. Umarım tercihleri bu kez yanıltmaz ve iyi olanın kazandığı bir tören seyrederiz.


Tunahan İbiş’in diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

En İyi Kısa Animasyon Filmleri: Oscar 2025

2025 Bafta Kazananları Açıklandı! İşte Detaylı Tam Liste

Tunahan İbiş
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği öğrencisi. Tam zamanlı izleyici, yarı zamanlı sinema yazarı ve editör.

Flight Risk: Havadaki Komik Gerilim

önceki yazı

The Monkey: Kaçınılmaz Ölümü Kucakla

sonraki yazı

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

Bunlar da ilginizi çekebilir