Greg Jardin’in senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı It’s What’s Inside geçtiğimiz günlerde Netflix’teki yerini aldı. Filmimizin konusu; üniversiteden beri arkadaş olan ve uzun süredir görüşmeyen bir arkadaş grubu, Reuben’in (Devon Terrell) düğününden önce hasret gidermek için tekrar bir araya gelir. Gecenin ilerleyen saatlerinde ekibin eski bir parçası olan ama kimsenin uzun süredir haber alamadığı Forbes (David Thompson) gizemli bir çanta ile ekimizi ziyaret eder. Forbes’ın ısrarları ile ekip bu esrarengiz cihazla bir oyun oynamaya başlar. Bu esrarengiz cihaz insanların bilinçlerini farklı bir bedene aktarabilmektedir. Ekibimiz de bu cihaz ile birbirlerinin bedenlerine girerek küçük bir oyun oynamaya başlar. Fakat tahmin edileceği gibi işler pekte umulduğu gibi gitmez.
It’s What’s Inside senenin küçük ama tatlı sürprizlerinden biri. Film, basit bir konuyu bol karakterler ve kurgu harikası bir iş ile gayet karışık ve eğlenceli bir hale getirmiş. Freaky Friday, (ondan esinlenen) Freaky vb. filmler beden değiştirme işini daha önce işlemişti. It’s What’s Inside’ın farkı ise bu beden değişikliğini iki karakterden çıkarıp 8 karaktere taşıması ve bu durumu 3 farklı kez yapması. Belli bir yerden sonra bir bulmacayı izleme başlıyorsunuz. Açıkçası filmin ikinci yarısından sonra kimin kimin içinde olduğunu akılda tutmak gayet zor oluyor. Filmi izlerken bir kağıt kaleme ihtiyaç duyabilirsiniz. It’s What’s Inside’ı izlerken beni hayal kırıklığına uğratan tek şey filmin sonu ve daha kompleks bir yere gidebilme imkânı varken yönetmenin belirli bir yerde frene basması oldu. Sizin de aklınızı karıştırmadan önce biraz karakterlerimizi tanıyalım.
Karakterler
Filmin başrolü olarak Shelby’i (Brittany O’Grady) sayabiliriz. 9 yıldır sevgili oldukları Cyrus (James Morosini) ile çalkantılı bir ilişkileri olan Shelby, kendi hayatından memnun olmayan erkek arkadaşı sayesinde de özgüven problemleri yaşayan birisidir. Filmin başında oyunun parçası olmak istemeyen Shelby, farklı insanların bedenlerine girdikçe kendi hariç başka biri olmanın zevkine varmaya başlar. Filmdeki bütün karakterlerin beden değişiminden zevk aldığını söylesek de, kendi hariç başka biri olmayı arzulayan hatta kendi hariç herhangi biri olmayı kabul eden tek karakter Shelby diyebiliriz. Filmin sonunda en büyük karakter değişimi yine Shelby’de gerçekleşiyor.
Diğer bir başrolümüz ise Shelby’nin sevgilisi olan Cyrus. Cyrus ise filmde empati yapması en kolay karakter. Sevgilisini beğenmeyen fakat sevgilisini kaybetme ihtimalini gördüğü anda sevgilisine dört elle sarılan ama daha iyi bir kız bulduğu anında terk etme potansiyelini taşıyan bir karakter. Yine Cyrus’un başına gelenler, filmin kırılma noktaları oluyor.
Diğer karakterler ise Shelby ve Cyrus kadar derinlikli olmasalar da bu kadar kalabalık bir film için gayet iyi yazılmışlar. Beden değiştirme aletinin mucitlerinden olan Forbes (David Thompson) geçmişi karanlık olan ekipteki tek gizemli karakter. Nikki (Alycia Debnam-Carey) bir instagram ünlüsü iken Reuben (Devon Terrell)’da ev sahibimiz. Bu karakterler başrollerimiz kadar derinlikli olmasa da en az onlar kadar ekran süresine sahipler. Yine hepsi gayet iyi oynanmış ve yazılmış karakterler. Özellikle Nikki’nin instagram ünlüsü olması ve bir celebrity ile arkadaş olmanın diğer karakterlere etkisi de güzel işlenmiş. Filmin oyunculuklar açısından en dikkate değer kısmı oyuncuların aynı anda 3 farklı kişiyi oynaması. Mesela, Forbes’un Reuben’ın bedenin iken aslında Cyrus gibi davranması. Filmin belirli bir yerinden sonra karakterlerimiz yalan söylemeye de başlayınca kimin kim olduğunu anlamak asla mümkün olmuyor. It’s What’s Inside tam anlamıyla bir bilmeceye dönüyor.
Alışılagelmişin Dışındaki Kurgu Oyunları
Filmin güzel yanlarından biri de şüphesiz kurgu seçimleri. Güzel senaryoya rağmen filmi sıkıcı ve tekdüzelikten kurtaran alışılagelmişin dışındaki kurgu oyunları. Flashback sahnelerinin bir gazete kupürünü andırır şekilde olması, karakterlerin gerçek kimliklerini RGB (kırmızı – yeşil – mavi) renkleri ile görmemiz gibi küçük ama etkili sahneler filmi çok yukarı taşıyan faktörlere dönüşmüş.
Toparlamak gerekirse It’s What’s Inside, Netflix abonesi iseniz kesinlikle kaçırmamanız gereken bir film. Özellikle birkaç kişi beraber film izlemek istiyorsanız, güzel bir seçim olabilir. Film komedi ve gizem ağırlıklı olsa da hikayesi gereği bolca dikkat isteyen bir film. 5 dakika ekrandan uzaklaşmanız filmden tamamen kopmanıza sebep olabilir. Eksi yönü ise, potansiyelinin altında kalması. Film who dunnit (katil kim) filmlerini andırsa da cinayet konularını teğet geçiyor. Yine beden değiştirme gibi bir konudan daha kompleks bir hikâye yazılması da her zaman mümkün. Ama yönetmenin asıl odağının, filmin isminde olduğu gibi kim kimin içinde gizemi üzerine kurduğu aşikar. Gizem ve komedi arayanlar için bu senenin iyi filmlerinden biri.
Batuhan Oğuz’un diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar