0

Hollywood; eski, az çok sevilen, gişede başarı elde etmiş filmlerini geri döndürmeyi, son yıllarda bir piyasa olarak görmeye başladı. Günümüz teknolojisinin de gelişmesiyle artık çoğu şeyi daha kaliteli bir şekilde -yeniden- izleyebiliyoruz. Fakat kalite olarak bahsettiğim şey tamamen görsel. Hollywood, eskiyi yenilerken eskinin kalitesine ulaşabiliyor diyemeyiz. Bunun için siz de ben de bir sürü örnek sayabiliriz. Predator de maalesef bu örneklerden biri. 87’de, Arnold’ın oynadığı ve tamamı ormanda geçen film gerçekten de dönemine göre başarılı bir işti. Yenilikçi olduğunu da iddia edebilirim açıkçası. Sinemalardan çok televizyonda izlediğim 87’li avcı, 21 sene sonra fiziksel olarak eskisi kadar gösterişli dönmüş olsa da senaryo eskisi kadar gösterişli değil.

Kısaca konusuna değinirsek… Dünyada Meksika’ya zorunlu iniş yapmak zorunda olan Predator gemisi o sırada görevde olan Amerikan askerlerinin bütün planını altüst eder. Askerler düşen gemiyi kontrol etmeye giderler fakat avcımızla karşılaşırlar. Aralarında kurtulmayı başaran Quinn, olay mahallinde bulduklarını kaçırarak, delil olması için evine kargolar. Tabii devlet Quinn’i yakalar ve “deli” diyerek kapatmaya çalışır. Fakat kaderin cilvesi, yolu bir şekilde laboratuvardan kaçan Predator ile tekrar kesişir. Ama asıl problemin kaçan Predator olmadığını sonradan öğreniriz.

87 ve 90’daki Predator’u çeken Shane Black, yeni model Predator’un de yönetmen koltuğunda. Fakat yönetmen, anladığım kadarıyla biraz paslanmış çünkü izlediğim film yönetmenlik adına bu sene izlediğim en kötü işlerden biriydi. Hele ki filmi kurgulayan kişiyi işten kovsalar yeridir. Kafa karıştırıcı, yorucu ve estetikten uzak bir kurgu/çekim tercih eden Predator maalesef teknik anlamda istenileni vermeyen zayıf bir film. Daha da kötüsü, yapımcılar sıfırdan bir Predator tasarlamak isterken Shane geri dönüp “Predatör’ün derinine inelim” diyerek devam filmine ikna etmiş.

Gelin görün ki karakterler tam tersi bir şekilde başarılı ve eğlenceliler. Boyd Holbrook, Jacob Tremblay, Olivia Munn, Sterling K. Brown, Thomas Jane, Alfie Allen ve Yvonne Strahovski gibi güçlü isimleri kadrosunda barındıran film karakterizasyon bakımından çok başarılı. Klişe olsa da güçlü ve keyifli karakterlere sahip olan film eğlence bakımından çok şey vaat ediyor. Hollywood işte yaa, ne bekliyorsun deyip savurmak istemiyorum. Christopher Nolan da Hollywood. Ama Shane Black, ciddiyeti olan bir hikayeyi alıp eğlenceli, uzaylının bile espri yaptığı abuk sabuk bir işe çevirmiş.

İzlemesine izlenir, keyifli ama çıkışta ağzınıda acımtırak bir tat kalacağının garantisini veriyorum. Klişeleşmiş kahramanı öldürmeyen canavar, milliyetçi asker saçmalıkları, paçasından cesurluk akan üniversite hocaları vesaire. Her türlü klişe var. Daha da komiği, dünyaya uzaylı düşerken, ortalık yıkılırken devletin olaya el atmaması, askerin keyfine bakması, Amerikan başkanının ofisinden çıkmaması; bütün olayı bir grup eski “deli” askerin çözmesi filmin en absürd kısmı sanırım.

İçeriğinde analiz edilebilecek pek bir şey yok. Whoopi Goldberg ve Forrest Gump esprisi gerçekten güzeldi; karakterler başarılı tasarlanmış fakat senaryo ortalarda can çekişirken yönetmenlik ve özellikle kurgu yerlerde sürünmüş. Herkesi keyfine parçalayıp başrole gelince “yoksa film biter” fırlatışı yapan canavar izlemek canınızı sıkmazsa patlamış mısırınızı alıp zevkle, gülerek izleyebileceğiniz bir film diyebilirim Predator için. Ama eve gidene kadar unutursunuz. Belki bu zaten işinizi bile gelebilir.

5

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Dehşetengiz: Mandy

Previous article

Kapıyı Kim Açtı: It Comes at Night

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like