Tony Scott’un çektiği ilk Top Gun, 80’li yılların en iyi aksiyon filmlerinden biri olmasının yanı sıra belki de en iyi havacılık filmiydi. Bronz rengindeki açılış sekansı ile başlayan film, dönemindeki filmlere göre, görüntü yönetmenliğindeki maharet ve atmosferi ile ayrılmayı başarıyordu. Reklam filmi gibi çekilen ilk Top Gun, hem çok iyi bir aksiyon filmi olmayı hem de dönemin gençlerinin ilgisini orduya çekmeyi başarmıştı. Tom Cruise ve Val Kilmer ile hero–villian dengesini iyi kuran film, yan rollerde Kelly McGillis ve Meg Ryan ile iyi karakterlere sahipti. ‘’Danger Zone’’ ve ‘’Take my Breath Away’’ şarkıları, filmle özleşerek, klasik 80ler ruhunun filme tamamen sinmesini sağladı. Top Gun: Maverick ise her anlamda ilk filmin modern bir kopyası.
Maverick’in Geri Dönüşü
Hollywood’un son 10 yılının sadece yeniden yapım ve devam filmlerinden oluştuğunu söyleyebiliriz. Firmalar, büyük bütçeli filmler yaparken risk almaktan kaçınıp, en güvenli yol olan, devam filmlerini tercih ediyorlar. Devam filmleri sinema tarihinde her zaman büyük bir yer kaplasa da, bu kadar dominant olduğu başka bir zaman yoktur. Top Gun ise 36 yıl aradan sonra, tekrar karşımızda fakat sıradan bir devam filmi olarak değil, orijinali ile yarışan bir film olarak.
İlk filmde Top Gun’da öğrenci olan Maverick (Tom Cruise), havada geçen uzun süreye ve Amerikan Hava Tarihi’nin en iyi pilotlarından biri olmasına rağmen, emir dinlemeyen biri olduğu için terfi alamamıştır. Bir General (Rear Admiral – Ed Harris) hava kuvvetlerinin gelecekteki yolunun pilotsuz hava araçlarında olduğunu düşündüğü için, Maverick’in pilot olduğu bir projeyi iptal etmek ister. Proje son anda başarıya ulaşmasına rağmen, generalin hiddetini üstüne çeken Maverick, eski bir dostun yardımıyla Top Gun’a bu sefer eğitmen olarak döner.
Açılış sekansında, bronz rengin içinde uçaklarımız kalktığında ve Danger Zone çalmaya başladığında Top Gun: Maverick size nasıl bir film olacağını söylüyor. İlk filmin adımlarını 2022 çizmesi ile atan Top Gun: Maverick, aksiyon ve gerçekçilik yönünden orijinalini geçmeyi kesinlikle başarıyor. Yönetmen Joseph Kosinski, Tom Cruise’u ikna ederken filmi, yeşil perde ve CGI kullanmadan, gerçek uçaklarla çekeceklerini söylemiş. Klasik aksiyon sinemasının son kalan neferi olan Tom Cruise ise bu şartlar dahilinde filmde oynamış. Top Gun ne kadar ünlü bir marka olsa da, Tom Cruise olmadan bir anlam ifade etmiyor. Filmdeki oyuncular pilotluk ve kamera eğitimi alırken, Tom Cruise ise uçaklar konusunda geniş bir ehliyet koleksiyonuna sahip olduğu için aynı zamanda kendisi de eğitim vermiş. Bu filmin nasıl çekildiği ilginizi çekiyorsa Top Gun: Maverick’in kamera arkası tam size göre.
Karakter Dinamikleri, Duygusallık ve Yenilenen Ekip
Top Gun: Maverick aksiyon yönünde olağanüstü bir film. Uçakların kalkışı ve manevra hareketleri, pilotlar gibi sizin de karnınızı allak bullak ediyor. Aksiyon kısmındaki bu mükemmelliği senaryo açısından söylemek ise pek mümkün değil. Yapımcılar, film için klişe bir senaryo seçse de bu senaryonun sunumu fazlasıyla başarılı.
Bu filmde Tom Cruise’a eşlik eden Miles Teller (Rooster), ilk filmdeki Maverick’in wingman‘i olan Goose’un oğlu. Şaşırtıcı bir biçimde aralarındaki kimya çok başarılı. Rooster ise ilk filmdeki Goose’dan daha başarılı, altı dolu bir karakter ve daha iyi bıyıklara sahip.
Diğer pilotlarımız, Fanboy, Bob, Phoneix ve Payback ise sadece havalı pilotlar olarak takılıyorlar. Glen Powell tarafından oynanan Hangman ise yeni Iceman olarak karşımıza çıkıyor. Orijinali kadar iyi olmasa da, Maverick’in ardından bu filmdeki izlemesi en eğlenceli karakter kesinlikle. Jon Hamm ve Ed Harris ise kısa ve klişe rollerine rağmen filme çok yakışıyorlar. Jennifer Connely’nin hikâyeye bir etkisi olmasa da, Maverick’in sevgilisi olarak filme renk katıyor.
Burada Iceman ve Val Kilmer’a özel bir parantez açmak lazım. Top Gun deyince akla ilk Tom Cruise geliyorsa ikinci gelecek kişi de Iceman olarak Val Kilmer’dır. Gerçek hayatta kansere yakalanan Kilmer, son birkaç yıldır sesini tamamen kaybetmiş durumda. Bu filmdeki Iceman de kansere yakalanıp, sesini kaybetmiş bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. İlk filmde rakip olan Maverick ve Iceman, filmin sonunda barışmışlardı. Burada görüyoruz ki Iceman yükselerek bir general olmuş ve Top Gun’ın başına geçmiş. Maverick’in üzerinde bir koruyucu melek olarak dolaşıyor. Doğal olarak rolü az olsa da, Val Kilmer’a tekrar rol vermek filme çok hoş bir duygusallık katmış. Kilmer’ın bundan sonra bir oyunculuk kariyeri olacağınıysa söylemek zor.
Kosinski’nin Reçetesi: Kopya, Nostalji ve Kusursuz Aksiyon
Yönetmen Joseph Kosinski’nin Oblivion filmini hiç beğenmemiştim. Netflix’e yeni gelen filmiSpiderhead de kötü yorumlar almışken, kendisinin özel bir yönetmen olduğunu söylemek şimdilik zor. Fakat Tom Cruise ile Bruckheimer’ı arkasına alınca üzerine Tony Scott’u birebir kopyalayınca karşımıza son zamanların en iyi aksiyon filmlerinden biri ve belki de en iyi havacılık filmi çıkmış.
Top Gun Maverick, tam bir 80ler aksiyon filmi. İlk filmde olduğu gibi bu filmde küçük bir Amerikan Hava Kuvvetleri propagandası var. Fakat bu propaganda rahatsız etmeyecek ve düşmanlaştırılmayacak düzeyde. Bu sene içinde daha iyi bir aksiyon filmi izleme şansımız ise baya düşük. Top Gun: Maverick’i kesinlikle kaçırmayın.
Batuhan Oğuz’un diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, X ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Mission: Impossible – The Final Reckoning: İmkansız Zaman Alır
Yorumlar