You’re Next, The Guest ve V/H/S gibi filmlerin senaristliğini yaparak korku sinemasının tanıdık yazarlarından biri olmayı başaran Simon Barrett, Cheap Thrills ve Small Crimes ile kara komedi ve gerilim türünde bağımsız sinemaya adım atan E.L. Katz güçlerini Azrael için birleştirdi. South by Southwest Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Azrael, oldukça iyi eleştiriler aldıktan sonra birkaç önemli festivalde daha gösterim yaptı ve vizyon takvimindeki yerini aldı.
Başrolde Samara Weaving olmak üzere, Avrupa’nın yükselişte olan oyuncularının da kadroda bulunduğu filmde oldukça bilindik yüzler var. Border ile tanıdığımız Eero Milonoff, Godland‘den hatırlayabileceğiniz Vic Carmen Sonne, November‘dan aklınıza gelebilecek Katariina Unt ve Rea Lest de filmde yer alıyor. Blair Witch, Temple ve Seance ile pek istenileni veremeyen, eski formundan uzakta olan Simon Barrett‘ın da bu kez güçlü bir şekilde döndüğü Azrael, yılın en iyi korku deneyimlerinden biri olmayı başarıyor.
Bu Yılın En İyi Korku Deneyimlerinden Biri
Artık kimsenin konuşmadığı kıyamet sonrası bir dünyada, kadınların liderliğindeki bir topluluk, hapisten kaçan Azrael adında genç bir kadının izini sürer. Azrael tekrar yakalandığında ise kötü niyetli bir ruha karşı savaşmak için kurban edilmesi gerekecektir.
Azrael, ilk başta folk korku sinemasına göz kırpıyor olsa da temalar arası geçişi mükemmel bir şekilde yapıyor ve türler arası geçişi de enfes bir şekilde uyguluyor. Artık hiç kimsenin konuşmadığı post apokaliptik, karanlık bir dünyanın kapıları da ardına kadar açılıyor. Güçlü bir gruptan oluşan dini bir tarikat, vampir gibi beslenen, yanık bedenlerden oluşan zombiler ve git gide yaklaşan karanlık. Azrael ele aldığı bu temalar üzerinden tekinsiz, ürkütücü ve hatta kan dondurucu bir atmosfer sağlıyor.
Korkunun yanına aksiyonu da en iyi şekilde sıkıştıran film, daha ilk 10 dakikasında izleyiciyi ne kadar şaşırtabileceğini gösteriyor. Giriş sahnesinde yakaladığı tempoyu, finale kadar götürmeyi başaran Azrael, diyaloğun olmadığı bir senaryoda zoru başararak sürükleyiciliğini koruyor. Cevaplanmayan birçok sorunuz olacağı kesin ama Azrael‘da kurulan dünyanın etmenleri değil, gerçek bir korku deneyimi hedefleniyor. Ve bu deneyim de en iyi şekilde sağlanıyor. Azrael, korku sineması açısından başarılı geçen 2024’ün en iyi korku deneyimlerinden biri haline geliyor.
Rahatsız Edici ve Heyecan Verici
Bazı inançlarda konuşmanın günah sayıldığı durumlar mevcut olmuştur. Budizm’de, özellikle de Zen Budizm’inde ve bazı meditasyon uygulamalarında sessizlik (sükunet) büyük bir öneme sahiptir. Bazı Budist topluluklarında ise uzun süreli sessizlik inzivaları (vipassana) vardır. Hristiyanlık’ta, özellikle Katolik rahipler arasında, bazı inziva dönemlerinde veya manastırlarda sessizlik yemini yaygındır. Bu, Tanrı ile daha derin bir bağ kurmak için bir yöntem olarak kullanılır. Sufizm’de, bazı sufi tarikatlarda, Allah’a yönelmek ve dünyevi arzulardan uzaklaşmak amacıyla uzun süreli sessizlik uygulamaları vardır. Bunlar gibi daha birçok örnek verilebilir.
Azrael‘da da bu sessizlik ilke olarak ediniliyor. Barrett, bu sessizlik üzerinden “konuşmanın günah olması” ile ilgili ayetleri de senaryonun içine dahil ediyor. Ama bu konuşmama durumu yaratılan post apokaliptik dünyanın tamamı için geçerli değil. Kana susamış vampir benzeri zombiler gibi, konuşmama olayının başlangıcına da tam olarak inilmiyor, bir gizem unsuru olarak sır gibi tutuluyor.
Fakat bir korku deneyimini en iyi sağlayan noktalar, sadece filmi ürkütücü yapan sahne yaratımından geçmiyor. Bilinmeyenden korkmak, insan doğasında derin bir yer edinmiş bir duygudur ve bu çağlar öncesinden günümüze kadar yayılır. “Bilinmeyenin korkusu, insanın en eski ve en derin korkusudur.” der H.P. Lovecraft. Azrael, merakınızı cezbedecek bilinmeyenlerle dolu bir ormanı cehenneme çeviriyor. Tarikattan kaçan ve artık çıkış yolunun yüzleşmekten geçtiğini anlayan Azrael için ise yol rahatsız edici ve heyecan verici olacaktır. Tıpkı Carl Jung‘un söylediği gibi: “Bilinmeyenle yüzleşmek cesaret ister, çünkü bilinmeyen her zaman korkutucudur.”
Yeni Dünya Düzeni
Azrael, korkuyu da aksiyonu da hayatta kalma mücadelesini de en verimli biçimde kullanırken, kanı da eksik etmiyor. Gore fazlasıyla mevcut ve o anlar ciddi manada filme gerekli bir sertlik katıyor. Acımasız ve korkutucu bir dünyada, insanoğlunun davranışsal ve psikolojik olarak nasıl ilkelleştiği çok iyi bir şekilde portre ediliyor.
Özellikle son 20 dakikada tepe noktaya ulaşan Azrael, finaliyle de beklenen vuruculuğu yapıyor. Dindar Hıristiyanlar’ın, yeni bir Tanrı’nın yönetimi altında, yeni bir çağı başlatmak için göze aldığı gerçeküstü bir kabusun içine düşülüyor. Bir nevi, kıyametin ardından yozlaşan insanlığın düştüğü günahlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Hristiyanlık’ta Deccal figürü, özellikle Yeni Ahit’te, 1. ve 2. Yuhanna mektuplarında geçer. Deccal, İsa’nın ikinci gelişi öncesinde ortaya çıkacak olan ve insanları saptıracak kötü bir figür olarak kabul edilir. Azrael ise izleyicileri bu yolun başlangıcına davet ediyor.
Hikaye içerisinde keşfedebileceğiniz ve teorileştirebileceğiniz çok sayıda dini sembolizmin olduğu Azrael, türün hayranları için kaçırılmaması gereken, bol kanlı ve ürkütücü bir korku/aksiyon filmi. Samara Weaving de (her zaman olduğu gibi) kusursuz performansıyla bir kez daha ön plana çıkıyor. Son olarak, Barrett ve Katz‘ın senarist & yönetmen ortaklığı farklı bir projede devam eder mi bilinmez ama Azrael‘de harika bir iş çıkardıkları kesin.
Ferit Doğan‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar