Cenaze (The Funeral), Orçun Behram‘ın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği ikinci uzun metraj filmi olarak karşımıza çıkıyor. Film, bir zombi hikayesi sunan yerli bir korku-gerilim olarak öne çıkıyor. İlk filmi Bina (The Antenna) ile TIFF, Fantastic Fest, Sitges gibi prestijli ve köklü festivallere seçilen Behram, Cenaze ile de yine Sitges, Fantaspoa, Glasgow gibi prestijli festivallerde yer alıyor. Festival süreci devam eden film, yurt dışında filmin yapımcılığında da yer alan Screambox platformunda yer alıyorken ülkemizde 22 Kasım 2024 tarihinde vizyona girdi.
Geçimini cenaze aracı şoförlüğü yaparak sağlayan Cemal, bir gün özel bir istek üzerine bir ailenin ölen kızlarını taşımak ve bir süre cesetle ortadan kaybolmak için para karşılığı anlaşır. Ancak Cemal kısa bir süre sonra aracın arkasındaki kızın nabzı olmamasına rağmen yaşadığını fark eder. Bitik bir adam olan Cemal, ölü olmasına rağmen yaşayan bu kıza bağlanacak, onu beslemek için elinden geleni yapacak ve kendini daha karanlık bir olayın içinde bulacaktır.
Bu filmin incelemesinde kullanılan görseller okurlarımız için tetikleyici olabilir ve bu yazı film hakkında spoiler içerebilir.
Yerli Korkuda İskandinav Esintisi
Cenaze, başlangıcından itibaren izleyiciyi saran güçlü bir atmosfer sunuyor. Sinematografisinden kamera açılarına kadar ince çalışılmış olduğunu belli ediyor ve senaryoya uygun bir biçimde hizmet ediyor. Özellikle soluk renk paleti tercihi ile izbe mekanları tekinsizliği yaratıyor. Bütün bunların yanı sıra senaryosundaki dramatik ilerleyiş ile atmosfer bir araya geldiğinde direkt olarak dramatik ve tekinsiz İskandinav korku sinemasını anımsatıyor.
Özellikle Let the Right One In (2008), Lamb (2021) ve Speak No Evil (2022) gibi başarılı İskandinav korku filmleri akıllara geliyor. Bunun kesinlikle olumsuz bir durum olmamasıyla birlikte bu başarılı filmlerdeki atmosferin benzerinin yaratılabilmiş olması senelerdir sürünmekte olan yerli korku sineması için bir başarı haline geliyor.
Dramatik Yönü Ağır Basan Bir Korku
Cenaze, sadece atmosferiyle kalmayıp hikayesi ve senaryosuyla da İskandinav korku sinemasını veyahut modern korku sinemasını takip ediyor. Filmde korkuyu ana mesele olmaktan çıkarıp dramayı yaratan bir araç olarak kullanıyor. Cemal’in bitik hayatı, zombi bir kızla ilgilenip bir bağ kurmasıyla bir anlam ve amaç kazanıyor. Cenaze‘nin temelde pek çok örneğini (Corpse Bride, 2005; Let the Right One In, 2008; Warm Bodies, 2013; Life Arter Beth, 2014; Burying the Ex, 2014; Handling the Undead, 2024) farklı biçimlerde de olsa gördüğümüz, yeni bir şey sunamayan bir öyküsü olsa da bunu kendi tarzında işleyen ve ülkemizde örneğine pek rastlanılmayan bir yerli korku filmi olarak kolaylıkla öne çıkıyor. Ancak film ne yazık ki kızın zombi oluşuna bir sebep yükleme çabası içinde okültizme yer verdiği anda kendini dibe çekiyor.
Yalnızca dramatik bir zombi filmi olmakla kalmasının kesinlikle daha iyi olacağını düşündürüyor. Zombi kızın filmin başından itibaren bir tarikat cinayetine kurban gittiğinin sinyallerini verip sonunu da bu tarikatla yüzleşmeye götürüyor. Fakat senaryodaki en büyük ve belki de tek sıkıntı ise bu okült tarikatın hiçbir temelinin, açıklamasının olmaması oluyor. Tarikata dair ürkütücü görünüm ve atmosfer kurulumu temelsiz olunca yapmacık ve zorlama gözüküyor. Hal böyle olunca tamamen tarikatla yüzleşmeye dönüşen final de direkt olarak zayıf ve tatsız bir hale geliyor.
Zombi meselesi kökeninden vodoo büyüsüne bağlı olduğu için aslında büyüyle ve okültizmle olan bağı çok güçlü ve buradan ilerlenmesi mantıklı ancak hiçbir açıklama yapmadan boyutsuz ve sığ tarikat üyelerinin saldırısı ne yazık ki anlam ifade etmediği gibi filmi de zedeliyor. Bu durumdan geriye akıllarda güzel kalan Cemal ile zombi kız Zeynep’in çaresiz ve garip ilişkisinin seyir keyfi kalıyor.
İyi Performanslar, Kanlı Parmaklar
Filmin başrollerinde son dönemin başarılı oyuncularından Ahmet Rıfat Şungar ile genç oyunu Cansu Türedi yer alıyor. Ahmet Rıfat Şungar her ne kadar yakın zamanda bolca dijital platform dizilerinde yer alıyor olsa da kariyerinin başından bu yana bağımsız (artık bağımsız demek ne kadar doğru tartışılır) veya sanat kaygısı olan filmlerde yer almaya devam ettiğini bir kez daha Cenaze ile gösteriyor. Şungar, Cemal karakterinin çaresizliğini ve bitikliğini filmin başından sonuna kadar gösteren etkileyici bir performans sergiliyor.
Zombi kız Zeynep’i canlandıran Cansu Türedi‘nin bir zombi olması gerektiği için mimik ve hareket yönünden işi daha zor olsa da rolün üstesinden geliyor, fena bir iş çıkarmıyor. Tabii işin makyaj kısmı da performansları ve filmin bütününü etkiliyor. Cenaze, CGI yerine bolca plastik makyaj ve pratik efekt kullanarak gerçekçi atmosferini güçlü kılıyor. Özellikle filmde yer yer karşımıza çıkan kanlı insan parçaları fazlasıyla rahatsız edici olabiliyor. Zeynep’in makyajı ise büyük ihtimalle gerçekçi atmosferi korumak için yalnızca soluk bir tenden ve birkaç yaralanmadan ibaret oluyor. Bu tamamen yönetmenin vizyonunun bir tercihi olduğu için olumlu veya olumsuz bir biçimde değerlendirmeye uygun olmuyor. Fakat bir yandan da filmin ilerleyen dakikalarında kızın vücudunda derisinde çürümeler, kopmalar, parçalanmalar olsa daha rahatsız edici ve etkileyici olabilirmişi de düşündürüyor.
Cenaze, senelerdir acıyla kıvranan yerli korku sineması için umut ışığı olmayı başaran, dramatik yönü ve atmosferi kuvvetli, tekinsiz ancak okült yönüyle daha iyi olabilecekken kendini baltalayan bir zombi filmi olarak hem vizyonda hem de tüm dünyada yerini alıyor. Orçun Behram, ilk iki filmindeki başarısıyla bir sonraki projesini merak ettiriyor.
Buğra Mert Alkayalar‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar