Yönetmen koltuğuna Nadim Güç‘ün oturduğu Mukadderat, 61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde prömiyerini yaparak uzun süre ayakta alkışlandı. Mukadderat, kendine özgü hiciv diliyle toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan etkileyici bir komedi-dram filmi olarak karşımıza çıktı. Kastamonu’nun Cide ilçesinde geçen hikaye, dul bir kadın olan Sultan’ın bireysel özgürlük mücadelesi ekseninde şekilleniyor. Film; toplumsal normlar, kadın-erkek rolleri, taşralı-aydın çatışması, aile içi güç hiyerarşisi ve bireysel özgürlük gibi tema ve çatışmalara mizahi unsurlarla bezeli bir eleştiri yapıyor.
Nur Sürer’in başrol performansı etrafında şekillenen Mukadderat, sadece bir kadının hayatını değil, Anadolu’nun köklü geleneklerini ve kadınların üzerindeki baskıları sorguluyor. Bu sırada Cide’nin dar sokakları, taş evleri, mütevazi hayat tarzı ve nostaljik atmosferi yaşanan olayların doğal bir fonunu oluşturuyor. Mekan detaylarının sıklıkla kadrajda yer alması ve filmin doğal sinematografisi, izleyiciye güçlü bir bağ kurduruyor.
El Alem Ne Der?
Film Sultan’ın kocasının ani ölümü sonrasında oldukça klişe bir cenaze merasimi ile başlıyor. Ertesi sabah Sultan, çocukları ve torunlarıyla kahvaltıdayken yas tutmayı bırakıp bir anda kuru gürültüyü susturup ilgileri kendi üzerine çekiyor. Evlenmek istediğinden bahsediyor ve bu konuda çok ciddi. Duygusal bir ihtiyaç olarak yalnızlığına bir eşlik arayışıyla evlenmek istediğini belirtiyor. Eşi ölen bir kadının yeniden evlenmesinin bir tabu olduğu doğru. Fakat genellikle bu zihniyette yapılan evliliklerde kadının emeği sömürüldüğünden kadın, kocası öldüğü zaman özgürlüğe kavuşabiliyor. Sultan’ın evlilik talebinin ardındaki temel motivasyon ise aslında toplumsal ve ekonomik açıdan var olma isteyişi. Filmin mizahi tonu da buradaki tezattan itibaren gün yüzüne çıkıyor.
Bu sahneden itibaren Sultan’ın oğlu Nevzat üzerinden sembolik bir çatışma yaratılıyor. Nevzat, ataerkil düzenin tipik bir temsilcisi olarak izleyiciye tanıtılıyor. Geleneksel değerleri ve aile kurumuna bağlılığı savunan Nevzat, annesinin evlenmek isteyişini tehdit olarak algılıyor. Sultan’ın yeniden evlenmek istemesi, oğlunun gözünde hem aile itibarını zedeliyor hem de kasaba halkının üzerinde ailesinin prestijini düşürüyor. “El alem ne der” anlayışı, Nevzat karakteri üzerinden merkeze alınıyor ve bu anlayışın bireyler üzerindeki baskıcı etkisi inceleniyor. Nevzat’ın asıl korkusu, kasaba halkının annesi hakkındaki düşünceleridir. Bu da ataerkil yapının erkekleri de toplumsal beklentilerle nasıl şekillendirdiğini ve baskıladığını ortaya koyuyor.
Mukadderat, her karakterine yeterli zamanı ayırıp sevdirmeyi başarıyor. Taşralı taraf ve ataerkil zihniyetin temsili olarak gösterilen Nevzat’ı da izleyiciye sevdirmek istiyor. Babasını anımsadığında hayatta hiç başının okşanmadığından bahsederken kuşaklar arası aktarılan bir travma mağduru olduğunu vurguluyor. Nevzat tipik bir örnek olduğundan, diğer Anadolu halkına da genellenebilir bir kuşaklar arası travma söz konusu.
Anadolu’nun küçük kasabalarında, toplumun kadınlar üzerindeki en büyük kontrol araçlarından biri olan dedikodunun gücü sıkça vurgulanıyor. Sultan’ın yeniden evlenmek istemesinin duyulması da uzun sürmüyor. Sultan ve ailesi, kasabanın tutucu halkı tarafından sürekli eleştiriliyor ve dedikodu malzemesi haline getiriliyor. Bu durum, toplum baskısının ve geleneksel yapıların kadınları nasıl pasifize ettiğini gözler önüne seriyor.
Anadolu İkiyüzlülüğü
Mukadderat, Anadolu halkının iki yüzlülüğüne dikkat çekmeye çalışıyor. Kasaba halkı, geleneksel değerleri ve toplumsal normları savunur gibi görünse de bu kuralları işlerine gelecek şekilde esnetmekte ya da çiğnemekte tereddüt etmiyor. Dul bir kadının yeniden evlenmesi ayıplanıyor ama taze bir kaybı olmuş bir ailenin özel hayatının ulu orta yerde konuşulması ayıplanmıyor. Bu durum, toplumun kolektif vicdanını sorgulayan önemli bir temayı oluşturuyor. Sultan’ın geleneksel yapıya karşı çıkan her isteği toplum tarafından tehdit olarak algılanıyor. Çünkü toplum, başkalarını kontrol etmeye çalışırken kendileri bu yapı içindeki konumlarını sorgulamaktan kaçınıyor. Kasabanın taş duvarları arasında sıkışmış bir zihniyetteler.
Ataerkil düzenin miras algısı da Nevzat ve Reyhan üzerinden tartışılıyor. Miras meselesi yalnızca maddi bir paylaşım değil, aile içindeki güç dengelerini ve geleneksel rollerin dayattığı beklentileri de seyirciye sunuyor. Ataerkil yapının erkek çocuklara yüklediği beklentilerin bir yansıması olarak otorite sorgulanıyor. Nevzat, mirasın erkek çocuklarına ayrıcalıklı paylaşılmasını olağan ve mutlak bir gerçek olarak görüyor. Maddi bir getiriden ziyade sembolik olarak babasının yerine geçmeyi, aileyi kontrol etmeyi ve “namus” kavramını koruma sorumluluğunu devralıyor.
Burada Reyhan karakterinden bahsetmek de çok önemli. Reyhan, İstanbul’da eğitimini sürdürüp orada kurulu düzene geçen bir karakter olarak tipik bir “aydın” olarak karşımıza çıkıyor. Nevzat ve Reyhan’ın sadece aile dinamiklerinden değil, taşralı-aydın çatışmasından da doğan anlaşmazlıkları var. Reyhan’ın mirastan pay istemesi, yalnızca ekonomik bir talep değil, aynı zamanda kadınların aile içinde eşit bir söz hakkına sahip olması gerektiğine dair bir duruştur. Bu bağlamda Reyhan, geleneksel düzene karşı aydın bir direniş figürü olarak şekilleniyor. Eşitlik talebinde ısrarcılığıyla, sesini yükseltmekten çekinmeyişiyle, kimseye gözdağı vermekten geri durmayışıyla Reyhan tam bir oyunbozan feminist örneği. Sürekli kendileri hakkında konuşan kahvedeki el alemin mevcut düzeninin konfor alanlarını rahatsız etmekten kaçınmıyor.
İkinci Baharı Bulmak
Refik karakterinin bahsettiği ikinci bahar, Sultan’ın hayatında yeni bir başlangıcı ve kendi ayakları üzerinde durma çabasını simgeliyor. Evlenme isteğine değil, bireysel bir uyanışa ve özgürlük arayışına dikkat çekiyor. Sultan, bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri pazarda satmaya giderek kendi ayakları üzerinde durma çabasının ilk somut adımını atıyor. Bunca zaman boyunca eşinin ona bıraktığı parayı hiç çekmemiş olan Sultan’ın ekonomik özgürlüğünün önemi vurgulanıyor.
Daha sonra evinin üst katını pansiyon haline dönüştürmesiyle Sultan, bireysel olarak kendini var ettiği bir alan açmış oluyor. Sultan, verdiği tüm bu mücadeleler sonrasında kendi ikinci baharını yaratmış olur. Artık hayatını başkalarının istekleri ya da yargılarına göre değil, kendi doğrularına göre yaşar. Aynı zamanda kasabadaki diğer kadınlara iş imkanı sağlar. Ev işleri ve aile sorumlulukları gibi dar bir çerçevede sıkışmış bir yaşam süren kadınlar, parmaklıkların ardında bir yaşam olasılığıyla tanışırlar. Kadınların bireysel direnişinin toplumsal dönüşüme nasıl ilham verebileceğini göstermesi açısından çok değerli bir anlatı sunuluyor.
Son Olarak
Mukadderat‘ın anlatısı ve üslubu kör göze parmak sokar niyetinde. Kadın dayanışması ve toplumsal meseleler gibi zaten güçlü temalar ele alınıyor. Bu temalar doğrudan didaktik diyaloglarla seyirciye sunuluyor. Bu üslup bir yandan filmi daha geniş bir izleyici kitlesi için anlaşılır kılmak için tercih edilmiş olabilir. Nitekim bu konuda başarılı da.
Mukadderat, 90 dakikalık ekran süresi boyunca izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor. Filmin bunca politik çatışmalarına rağmen sindirilmesinin kolay olmasında mizah unsurunun etkisi çok büyük. Mizah, genellikle toplumun gülünç derecedeki tutuculuğunu abartılı bir dille eleştirmek için kullanılıyor. Ancak mizah unsurlarının bu kadar ağır basması, feminist mücadelenin duygusal derinliğini azaltabiliyor. Çünkü mizojini, naif ve saf erkeklerin ezberden yaptıkları bir şey olmaktan öte. Geleneksel cinsiyet rollerinin özellikle taşra bölgelerindeki kadınlar için çok daha büyük yaptırımları var. Filmin niyetinin kötü olmadığını düşünmekle birlikte durumun vahametini vurgulamak istedim.
Mukadderat, mizah ve dramı harika bir şekilde harmanlayıp seyirciyi Anadolu’nun toprak kokan sabahına uyandırıyor. Feminist bir manifesto olmayı amaçlamak gibi büyük hedefleri olmasa da Mukadderat ilham verici bir yapım ve izleyiciyi kendi hayatlarındaki toplumsal kalıpları sorgulamaya davet ediyor. Filmin tüm emekçi kadınlara armağan edilmesi de çok değerli ve dakikalarca alkışlanılmayı hak ediyor.
Ece Ekşi‘nin diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Выбор недорогого сервера HP Proliant, Сравнительный анализ цен на серверы HP Proliant
серверы hp [url=https://servera-hp-proliant.ru/]серверы hp[/url] .