The Boogeyman, yani halk arasında Karabasan/Öcü denilen nereden nasıl geldiği belirsiz bir varlık olup çocukların ruhlarıyla beslenmektedir. Bir gün eve gelen yabancı bir adam nedeniyle bu varlık Harper ailesine musallat olur. Harper kardeşler henüz annelerinin trafik kazasında ölümünü atlatamamışken karabasanla korku dolu bir mücadeleye girerler.
The Boogeyman; Stephen King’in, Night Shift (Ülkemizdeki adıyla Hayaletin Garip Huyları) adlı kitabındaki aynı adlı (Öcü) öyküden uyarlanmıştır. Yönetmen koltuğunda ise pandemi döneminin orijinal ve başarılı filmlerinden birisi olan Host’a (2020) imza atmış olan Rob Savage oturuyor. Başta direkt olarak dijital platforma sunulması planlanan film olumlu ön izlemeler sonucunda bu hafta vizyona giriyor.
Film, senaryo ve hikâye bakımından izleyiciye yeni bir şey sunmamakla birlikte yer yer sönük kalıyor. Daha en başında neler olacağı tahmin edilebilir bir hale geliyor ve varlığın kökenine veya amacın dair bir şey söylenmiyor. Bu nedenle de film hikâyeden çok atmosferine ve korkutma biçimlerine dayanıyor. Hikâye ile yaratık tasarımı The Babadook (2014), Lights Out (2016), Smile (2022), Come Play (2020) filmlerini anımsatıyor.
The Boogeyman gücünü atmosfer yaratımından ve teknik başarısından alıyor. Sinematografisi ışığın kullanımı, renk paleti, kamera hareketleri ve çerçevelemeleri ile etkiliyor. Jumpscare kullanımı fazla olsa da dolu ve etkili bir biçimde gerçekleştiriliyor. Yaratık CGI ile yaratılmış olsa da göze batmıyor ve gölgeler içinde saniyelik gösterimlerle korkutucu yanını koruyor. Bütün bu başarılı görselliğe de nitelikli ses tasarımı eşlik ediyor. Atmosfer sesleri, müzikleri ve yaratığın çıkardığı sesler ile izleyiciyi diken üstünde tutuyor.
Filmin başrollerinde yer alan Yellowjackets (2021) dizisinden tanıdığımız Sophie Thatcher Harper kardeşlerden abla olan Sadie’yi canlandırıyor. Küçük kardeş Sawyer’ı ise Obi-Wan Kenobi (2022) dizisinde küçük Leia’yı canlandıran genç yetenek Vivien Lyra Blair canlandırıyor. İki oyuncu da başarılı performansları ile filmi sırtlıyor.
The Boogeyman, bilindik hikayesi ile merakla bekleyenlerin bir kısmını üzecekken atmosfer yaratımı, sinematografisi ve korkuyu yaratım biçimleri ile korku severleri memnun edecek nitelikte bir korku filmi oluyor. Potansiyelini kullanamamış bir film olarak vizyonda yerini alıyor.
Buğra Mert Alkayalar’ın bütün yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Yorumlar