Tarihte “başarısız başarı” olarak geçen Apollo 13 Survival belgeseli 5 Eylül’de Netflix‘te yayınlandı. 1970 yılında NASA’nın üçüncü insanlı Ay görevi olan Apollo 13, beklenenin aksine neredeyse bir trajediye yol açıyordu. Gerçek görüntüler kullanılarak oluşturulan belgeselimize değinmek gerekirse.
Gerçekçilik
Netflix, son yıllarda belgesel konusunda belli bir standardı oturtmayı başardı. Apollo 13: Survival da bu standardı belli açılardan korumayı başarıyor. Özellikle sporcuların hayatlarına odaklanan belgeseller, son yıllarda Netflix’in iyi yaptığı işlerden biriydi. Benzerlerinin aksine, Apollo 13: Survival içeriğini daha sinematikleştirmek yerine, doğal anlatmayı seçen bir belgesel.
Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi, tonlarca orijinal kaydın hâlâ arşivlerde duruyor olması elbette. Çoğu tarihi olayda bu kadar detaylı görüntüleri bulmak neredeyse imkansız. Benim belgeselde en çok beğendiğim nokta, bahsettiğim bu doğallık ve gerçekçilik oldu. Bahsi geçen insanların hepsi, olmuş ve olabileceklerin farkında ama herkes soğukkanlı kalmaya çalışıyor. Ucuz bir numarayla olaylar olduğundan daha dramatize edilmiyor ve tek amaç bir çözüm bulmak.
Teknik Taraflar
Belgeseli izlerken beni etkileyen noktalardan bir tanesi kesinlikle kurgusu. Tamamen bir bütün gibi hissettiriyor. Geçmişte ve gelecekte yapılan röportajların giriş sıraları olsun, NASA merkezinde yaşananların aktarılması olsun, astronotların o sırada yaşadığı gelişmeler olsun, her şey akıcı ve sürükleyici bir şekilde ilerliyor. Kurgunun başarısı, yine ekranın başındaki izleyicileri zaman zaman duygulu anlarla baş başa bırakıyor. Astronotların ailelerinin verdiği demeçler, birçok kişinin empati yapmasına neden olacaktır.
Gerçekçilik ögelerinden sapmaması ve doğru kurgulama biçimleri, benim Apollo 13: Survival hakkında pozitif düşünceler duymama sebep oldu. Ama “kusursuz bir belgesel mi?” derseniz, buna “evet” cevabını veremem. İlgi duymayanlar için izlemesi pek kolay bir yapım sayılmaz. Gerek teknik terimlerin bol kullanılması gerekse dediğim gibi gerçekçi olması, yapımı kesinlikle herkese hitap edebilecek bir belgesel olmaktan çıkarıyor.
Başarısız Bir Başarı
Belgeselin sonunda, başarısız bir başarı vurgusunun yapılması önemliydi. Apollo 13, görev olarak bir başarısızlık olsa da getirdikleri, bir görevden çok daha fazlasıydı. 1967 yılında gerçekleşen Apollo 1 sırasında kapsülün içinde çıkan yangının ardından astronotların hayatını kaybetmesinden sonra geçen süre boyunca ne kadar yol kat edildiğinin bir kanıtı olmuştu.
Yine belgeselin sonlarında bahsedilen, her ne kadar tek bir ülkenin vatandaşı olsalar da astronotların dönüş sürecinde bütün bir dünyanın kenetlenmesi, günümüzden bakıldığında artık pek mümkün olmayan bir bütünlük gibi duruyor. Astronotların bahsettiği “bütün dünyanın kardeşliği” gibi konular da yönetmen Peter Middleton‘un araya sıkıştırdığı güzel ayrıntılardı.
Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar