0

6 sezonluk Game of Thrones bize 2 kişiyi ön plana çıkardı: Ateş ve Buz. Biri yokluktan ejderhaları ve kendisine kalan Dothraki ordusu ile çıkmayı başardı; diğeri ise biraz şans biraz da nerde ne yapacağını bilen tavırlarıyla tek başına verdiği mücadele sayesinde yükselmeyi başardı. Hatta ölüp geri bile geldi. Bu iki karakterin birbiri ile karşılaşmasını sabırsızlıkla bekliyorduk. 7. sezonda Khaleesi’nin Westeros’a gelişiyle acaba dedik ve acabamızın cevabını sonunda aldık. Dizinin iki efsanesi sonunda karşı karşıya geldi ve dizinin kaderini etkileyecek o efsane toplantı sonunda gerçekleşti. He, istediğimiz gibi mi geçti? Tabii ki hayır. Sonuçta ateş ve buz. Zıt ikili. Çarpışacakları kesindi. Çarpıştılar da.

Görüşmelerinde en merak ettiğim konu Jon’un nasıl bir tavır sergileyeceğiydi. Özellikle Dragonestone’daki o çin setti kırması yolda ejderhaları gördüğünde suratı nasıl bir şekil alacak diye merak ediyordum; fazlası bile oldu. Ejderhalar biz burdayız dercesine yabancıları selamladılar. Davos ve Jon’un suratı beklediğimden daha güzeldi. Khaleesi’nin karşısına çıkan Jon beklediği hoşgörüyü göremedi maalesef. Çünkü ikisi çok farklı dünyaların insanları. Khaleesi ismindeki takılar ile Jon’u etkilemeye ve ezmeye çalışırken Jon sadece Jon Snow ile yetindi. Salonda bir devam beklentisi oluştuğu için de Davos, King in the North’u ekleyerek takıları tamamladı. Khaleesi daha da üstüne oynayarak Jon’un diz çökmesini istedi. Fakat Jon bunu kabul etmedi. Etmemesi de çok normal. Jon oraya bir amaç doğrultusunda gelmişken kendini bir anda saldırı altında buldu. Üzerine gelen Khaleesi’yi harika def etti; bunu yediremeyen Khaleesi ejderhalarını ve askerlerini de sayarak güç gösterisine devam etti ama Jon’un bu da umrunda olmadı. Neden?

Jon ve etrafındaki birkaç kişi hariç şuan kimse Westeros’un ana konusunu bilmiyor: Ölüler. Jon, ölüleri durdurmaya odaklanmış, gayet ciddi bir şekilde her zamanki netliğinde arz-ı endam etti. Khaleesi’nin zenginliği ise bunu devirmeye yetmedi. Net duruşu ile hep kazanmayı başaran Jon ne yapıp ne edip Tyrion’ı ikna etti. O da ara buluculuk yaparak Khaleesi’den Dragonglass için izni kopardı. Jon ile Khaleesi’nin manzaraya karşı yaptığı konuşma çok önemliydi. Jon ona ne kadar net ve kesin bir adam olduğunu, dünyevi mallarla ilgilenmediğini, tek derdinin “insanlık” olduğunu kanıtladı. Khaleesi ise ne kadar dünyevi dertler peşinde olduğunu farketti. Gelecek bölüm ise daha da farkedecek.

Bu efsane buluşmanın dışında Varys ile Melisandre’nin konuşması çok değerliydi. Melisandre, genelde haklı çıkan bir cadı. İkisinin de Westeros’ta öleceğini iddia ederek soru işaretlerini kafamıza koydu: Nerde ve nasıl ölecekler? Acaba savaşın gidişatı onların ölümüne mi sebep olacak? Yoksa ak yürüyenler mi canlarını alacak? İlk seçenek şu sıralar ağır basıyor. Çünkü Khaleesi’nin “şaşalı” taktikleri tek tek elinde patlıyor. Euron’un efsane donanması ve şamar oğlanı Jamie’nin taktikleri ile resmen skor 2-0 oldu. Tyrion çakallık yaptığını zannederken, 2 bölümdür bize Casterly Rock’ın önemli bir yer olduğunu vurgularken Jamie’den oranın çoktan gözden çıkarıldığını öğrendik. Khaleesi’nin askerleri boş bir umuda saldırırken Euron arkadan saldırarak gene kocaman bir zafer aldı. O sırada Jamie de yanında Bron ve Tarly’ler ile High Garden’ı aldılar.

Jamie’ye neden şamar oğlanı dedim peki? Jamie sezonun başından beri teke tek bütün laf dalaşlarında küsküyü yiyor. Euron’un krallar gibi giriş yaptığı King’s Landing sahnelerinde krallık salonunda resmen tokatlandı. Euron onun gözünün içine baka baka Cersei’yi alacağını söyledi. Bunu bir de çekinmeden Cersei’nin kendisine de söyledi. Euron, belkide dizide bu denli açık konuşabilen ilk karakter olabilir. Şaşayı hakediyor mu? Fazlasıyla. Ne kadar ruh hastası olsa da Cersei’ye istediği hediyesini verdi, skoru 2-0 yaptı, Jamie’yi ayak üstü sözleriyle tokatladı ve daha da yapacak gibi. Euron’dan lafları yiyen Jamie aynı şekilde Olenna’dan da sözlü dayak yedi. Sözde Olenna’yı psikolojik olarak yenmeye gelen Jamie gider ayak Olanna’dan resmen dayak yedi; üstüne oğlunun gerçek katilini öğrendi. Bu dizinin gidişatı için önemli miydi peki?. Jamie’nin bunu öğrenmesi sadece son darbe için miydi yoksa ilerde bir değeri olacak mı?

Her sahnesi iğrenç geçen Sam’e bu sefer çok az uğradık. Anlaşılan Jorah’ı iyileştirmeyi başarmış. Jorah şimdi koşarak platonik aşkı Khaleesi’sine koşacak. Fazla koşmasına da gerek yok; Khaleesi ayağına geldi. Bölümde zaten kavuşan kavuşana. Bran da Winterfell’e sonunda geri dönerek bekleneni yaptı. Burada bir dipnot geçmek istiyorum: Bran büyüdükçe ne kadar çirkinleşmiş yahu? Benim kadar çirkin olmasın, tatlı çocuk ne hale gelmiş. Şaka bir yana, Bran iyice uçmuş, Interstellar’a bağlamış. Her şeyi biliyorum, her şeyi görüyorum diyerek Sansa’nın anlayamayacağı şeyler söylerken bize de çok acayip teoriler bıraktı. Bunların hepsini bu hafta ekstra bir yazıda toparlamayı düşünüyorum.

Dizi, aslında bizi ters köşe yapmış durumda ama bunu da mantık kurallarının dışına çıkarak yapıyorlar. Şöyle ki; Euron’un sözde bin gemilik ordusunun King’s Landing’e elini kolunu sallayarak girmesi imkansız. Haritaya bakacak olursanız King’s Landing’e gidebilmek için Dragonstone’un yanından geçmeniz gerek. Dile kolay: BİN GEMİ! Ee Khaleesi’nin de o kadar gemisi var. Nasıl oluyor da bu gemiler bir türlü karşılaşmıyor ya da birbirlerini görmüyorlar. Senaristler, Lannister’ları öne geçirmek için mantıktan epey ödün vermişler. Keza dizide çok ciddi zaman atlamaları var. Farkına varamıyoruz. Gene haritaya bakarsanız Casterly Rock haritanın en solunda. Dragonestone ise en sağında. Aradan bir geçit de yok. Gemilerin tüm adayı dolaşması gerek. Bu da günler demek. Keza Jon’un Dragonestone’a gelmesi de günler demek çünkü North dediğimiz yer haritanın en uzak noktalarından. Bir başka mantıksızlık ise Tyrell hanedanının kolayca yenilmiş olması. Daha hiçbir savaşa katılmamış ve Westeros’un en zengin hanedanı olan Tyrell’lerin elinde en az 50 bin asker olması gerek. Lannister’ların ise Tarly’ler ile beraber taş çatlasa 30 bin askeri olabilir. Ama ne hikmetse kolayca yendiler. Aralarındaki savaşın gösterilmeme sebebi işte buydu: Mantıksızlığı saklamak.

Sözün özü… Savaş görmek isterken kolaya kaçılmış bir bölüm oldu ama taşların iyice yerine oturduğu bir bölümdü. Aynı zamanda sağlam ters köşe oluyoruz. Khaleesi kazanacak derken Jon’un eline düşecek kadar kötü yeniliyor. Jon ve Khaleesi işbirliği bu bölümde kesinleşti. Euron ve Lannisterların nasıl yenileceği artık merak konusu. Sıradaki bölümde işler kontrolden çıkacak belli oldu. Ve ejderhalara doyacağız gibi!

Merakla bekliyoruz.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Sahte Faturalar: Ozark

Previous article

Bir Park Chan-wook Filmi: The Handmaiden

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like