Knuckles dizisi geçtiğimiz hafta Paramount Plus üzerinde yayınlandı. Sonic filminin ilk iki filminin başarısıyla evrenin genişletilmesine karar verilmesinin ardından yapıldığı duyurulan dizimiz zaman olarak ikinci filmden hemen sonra geçiyor.
Yıl sonu çıkışını gerçekleştirecek üçüncü film öncesi hikayenin girişini temel alması beklenen diziye dair görüşlerimi spoiler‘lı bir şekilde yazdım. Keyifli okumalar.
Alışma Süreci
Diziye giriş yaptığımız ilk bölüm ile birlikte aslında hikayeye dair belli ipuçları bize ufak ufak verilmeye başlanıyor. Knuckles’ın dünyaya adapte olma sürecinde ne kadar zorlandığı ve kendi deyimiyle asla evi gibi hissetmeyeceği gibi düşünceler izleyiciye geçiriliyor. Açıkçası olması gereken de buydu aslında. Karakteri itibariyle asla Sonic ve Tails gibi uyumlu olmasına imkan olmayan Knuckles yeni yaşamına uyum sağlamaya çalışıyor. Her ne kadar dizinin giriş sahnelerinde bize verilen imaj bu olsa da, dizimiz ilk bölümden itibaren bu temayı tamamen çöpe atıyor.
Dizimizin bir diğer ana karakteri, ilk iki Sonic filminde de gördüğümüz Adam Pally‘nin canlandırdığı Wade Whipple karakteri. İzlediğimiz altı bölümlük dizinin ismi ”Knuckles” olsa da, Wade karakterinin ekrana gelişiyle birlikte dizimiz tamamen farklı bir yöne evrilip ”Wade ve Knuckles” dizisine dönerek Knuckles’ı tamamen ikinci plana atıyor. Başından itibaren gerçekleşen ve gerçekleşecek bütün olayların Wade karakterinin gelişimine hizmet etmesi, karakter geçmişi olarak Wade’in bütün ailesini görmemiz ve onlarla vakit geçirmemiz derken Knuckles’ın geçmişinin üzerinden sadece birkaç cümle ile geçilmesi dediğimi onaylar nitelikte. Dizinin çıkışından önce gelen bütün tanıtımlarda ve pazarlama kampanyalarında neredeyse sadece Knuckles’ın öne çıkarılıyor oluşu ise, dizi yayınlandıktan sonra neredeyse tamamen bir clickbait‘e dönüşüyor.
Ekip Çalışması
Ana karakterlerimizin uyumuna gelince, dizide beğendiğim birkaç şeyden biri karakterlerimiz arasındaki kimyaydı. Gezegene tamamen yabancı ve her şeyi ciddiye alan Knuckles’ın yanında tamamen saf ve kendini her zaman daha iyi yerlerde hayal eden Wade karakteri iyi bir uyum yakalamışlar. İkilinin arasındaki diyalogların ve zıtlıkların iyi kullanılması, yan yana sırıtmamalarına yol açıyor. Özellikle Knuckles karakterinin daha önce çizgi filmlerde ve oyunlarda gördüğümüz aşırı ciddiyetinin mizahi olarak kullanılması oldukça hoşuma gitti. Ne yazık ki, belirttiğim gibi karakterin ekran süresinin kısalığı dizinin bazı noktalarında karakterin varlığını unutturacak noktaya geliyor.
Aksiyon sahnelerinden bahsetmek gerekirse, ben aksiyon sahnelerini beğendim. Miktarını oldukça az bulsam da sahnelerin dövüş kurguları ve kullanılan efektlerin kalitesi izleyiciyi tatmin edecek seviyede. Dizinin kötüsü olarak tanıtılan Game of Thrones‘dan “The Hound” rolüyle tanıdığımız Rory McCann, göründüğü kısıtlı sahnelerde iyi iş çıkarmış. Dizideki çoğu karakterin ciddiyetsizliğinin aksine, hikayede sert bir karakterin varlığını hissettirmeyi başarabilmiş.
Detaylar
Oyunculuklar ve efektlerin genel toplamından bahsetmem gerekirse, gözüme çarpan olumsuz bir yön olduğunu söyleyemem. Ekran süresi açısından dizinin başından sonuna kadar ön planda olan Adam Pally iyi iş çıkarmış. Karakterini sevmesem de oyunculuğu açısından eleştirebileceğim bir nokta bulunmuyor; bulunduğu sahnelerde dizinin komedi yönünü üstleniyor.
Idris Elba‘nın Knuckles seslendirmesi ikinci Sonic filmindeki gibi kusursuz. Görsel efektler konusunda dizi olmasına rağmen cimri davranmamaları ise takdir edilesi. Başta Knuckles olmak üzere kullanılan efektlerin tamamı kaliteli. Dizinin genelinde kullanılan müzikler ve mekan seçimleri hoşuma gitti; neredeyse tamamı diziyle uyumlu şekilde seçilip hazırlanmış. Hikayenin zayıflığının aksine böyle noktalarda hata yapmamaları ise sevindirici.
Son Sözler
Kirpi Sonic evreninin hayranları için pek tatmin edici bir iş olmasa da, yıl sonu çıkışını gerçekleştirecek üçüncü film öncesi sevdikleri karakterlerin son durumlarını görmeleri açısından evrene olan hasretlerini bir nebze de olsa giderebilecek bir iş.
Benim için “Knuckles” sahneleri dışında tamamen hayal kırıklığı olan bir iş olsa da, bölüm sürelerinin kısa oluşu dizinin tüketilebilirliğini arttırıyor. Mizah yönünden sizi yakalayabilirse, benim aksime sizler için kısa ama keyifli bir iş olarak hafızanızda kalacağına eminim.
Ali Can Bartu Sakarya‘nın tüm yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar