God of War serisi oldukça uzun süredir hayatımızda.. Ancak çoğu kişi Kratos’u, 2018’de çıkan oyun ile tanımıştı. Önceki oyunlara olan erişim kısıtlığından dolayı da çoğu kişi tarafından Kratos’un geçmişi maalesef pek bilinmiyor. Kratos’un Yolculuğu serisinde adeta bir ölüm makinesinin doğuşunu ve Kratos’un İskandinav Mitolojisi’ne geçene kadar olan süreci sizlere anlatacağım. Son 2 oyunda bildiğimiz ağır başlı halinden oldukça farklı olan, sinirli, vahşi bir adamın 6 oyunda anlatılan hikayesini olabildiğince sizlere aktaracağım.
Sparta’da Doğan Bir Savaşçı
Kratos, Sparta adı verilen bir Antik Yunan şehrinde doğmuştur. Sparta oldukça sert askeri eğitimleri ile bilinen, büyük savaşçılar yetiştirmiş bir şehirdir. Deimos isimli bir de kardeşi vardır ve Deimos, Kratos’un vahşi karakterinin oturmasında çok büyük bir öneme sahiptir. Kendisinin bir doğum lekesi bulunduğundan dolayı Yunan Tanrıları tarafından kendisi işaretli olarak kabul edilmişti. Bunun sebebi de Zeus’un gördüğü bir kehanetten ötürüdür. Kehanet, işaretli bir savaşçının Olimpos’u yok edeceğini söylüyordu ve Zeus bundan çok korkuyordu. Bu yüzden de Ares ve Athena’dan Deimos’u kaçırmalarını istemiştir.
Bir gün Kratos ve Deimos’un eğitimleri sırasında Ares ve Athena gökten inerek Deimos’u kaçırmaya çalıştılar. Kratos kardeşini kurtarmaya çalışırken Ares tarafından yüzüne bir darbe aldı ve gözündeki o kırmızı yara bu olaydan sonra oluştu. Kratos’un çabası bir işe yaramadı ve Deimos kaçırıldı ve Thanatos tarafından hapsedildi. Bu olay Kratos’un derin bir suçluluk ve öfke hissetmesine sebep oldu.
Yeni Bir Hayata Başlangıç ve Sparta Ordusu Liderliği
Kratos kardeşinin kaçırılmasının ardından, yeni bir hayata başlar. Lysandra isimli bir kadınla evlenir ve Calliope adlı bir kızı olur. Ailesine her ne kadar çok düşkün olsa da savaş meydanlarına olan tutkusu belki de Kratos’un sonu olacaktır.
Kratos savaş meydanlarında aldığı başarılı sonuçlar sonrasında Sparta ordusunun liderliğine geçmiştir. Bir gün Sparta Ordusu bir Barbar ordusuyla karşı karşıya gelmiştir. Ancak Spartalılar savaşta büyük bir kayıp alırlar. Kratos da bu yenilginin ardından gökyüzüne şu sözler ile haykırır.
Ares! Düşmanlarımı yok et ve hayatım senin olsun.
Kratos’un bu çağrısına kulak veren Ares, verilen yemini kabul eder ve Kratos’a oyun tarihinin en ikonik silahlarından olan Kaos’un Kılıçlarını verir. Kılıçlar büyülü zincirler ile Kratos’un bileklerine bağlandı. Bu kılıçlar ile Barbar Ordusu’nu kolayca yenen Kratos için devamında işler pek de kolay olmayacaktı. Çünkü bundan sonra Ares’in her isteğini sorgusuz sualsiz yerine getirmek zorundaydı.
Ares’in Planı İle Gelen Trajedi
Ares, Kratos’un ne kadar iyi bir savaşçı olduğunu biliyordu. Bu yüzden de onu mükemmel bir savaş makinesi yapmak istiyordu. Bu yüzden de tüm insani bağlarından kurtulması gerektiğini düşünüyordu. Bir gün Ares, Kratos’u bir köye saldırması için görevlendirir. Kratos, savaş arzusu ve öfkesi ile köyü yerle bir eder. Ancak sadece köydeki masum insanları öldürmekle kalmaz. Gözünü o derece savaş bürümüştür ki, kendi karısını ve kızını da öldürmüştür.
Ares amacına ulaşmıştır. Kratos tüm bağlarından kurtulmuştur. Ancak Kratos kendine gelip gerçeği fark ettiğinde çok büyük bir yıkıma uğrar. Bu olayın üstüne de köyün kahini tarafından lanetlenir. Kahin Kratos’a “Ailenin küllerini sonsuza kadar teninde taşıyacaksın, böylece işlediğin günahı asla unutamayacaksın.” der ve Kratos, bildiğimiz görünümüne bu trajik olay sonrası geçer.
Kratos’un Kefaret Arayışı
Kratos yaşadığı bu trajediyi bir türlü atlatamıyordu. Çözüm olarak da bu kabuslarından ve pişmanlıklarından kurtulmak adına Olimpos tanrılarına hizmet etmeye karar verir. Yıllar boyunca tanrıların her istediğini yapar. Tehlikeli düşmanları, yaratıkları avlar ve büyük görevler üstlenir. Ancak bunların hiçbirisi yaptıklarını unutması için yeterli olmaz.
Bir gün Athena Kratos’a bir teklif ile gelir. Ares Athena’nın şehri olan Atina’ya saldırmaktadır. Athena da Kratos’dan Ares’i durdurmasını ister. Karşılığında ise tanrıların günahlarını bağışlayacağını ve kabuslarından kurtulabileceğini söyler. Kratos da tabi ki bu teklifi kabul eder ve kendisini adadığı Ares’i yenmek için yola koyulur. Ancak Ares bir tanrı olduğundan Kratos’un onu yenebilmesi için tanrısal bir güce ihtiyaç duyar. Bu güç bir ölümlünün bir tanrıyı yenebilmesini sağlayacaktır. Bu güç ise Pandora’nın Kutusu’nda saklıdır. Kutu da Titan Kronos’un sırtındaki Pandora Tapınağı’nda gizlidir.
Pandora’nın Kutusuna Yolculuk
Kronos, oğlu Zeus tarafından lanetlendiğinden dolayı sonsuza kadar çölü dolaşmaya mahkum edilmiştir. Bu yüzden Pandora’nın Kutusu’nun yeri anlatılırken Çöl Rüzgarları’nın ötesinde diye bahsedilir. Kratos Çöl Rüzgarları’nı aşarak Kronos’u bulur ve uzun bir tırmanışın ardından Kronos’un üzerindeki Pandora Tapınağı’na girer.
Tapınak tuzaklar, bulmacalar ve canavarlar ile doludur. Burada Kratos Yunan Mitolojisi’nde de ismi sıkça geçen yaratıklar ile savaşlar verir. Korunan şey çok büyük bir güç olduğundan dolayı tapınağın mimarı Pathos Verdes III burayı oldukça zorlu tasarlamıştır.
Kratos sonunda Pandora’nın Kutusu’nu bulur. Ancak kutu tapınaktan çıktığı anda Ares bunu hisseder. Ares, Atina’nın ortasından dev bir sütun alır ve bunu Kratos’a fırlatarak Kratos’u öldürür. Kratos kutu ile birlikte Hades’in derinliklerine doğru düşer. Ancak Pandora’nın Kutusu yine de Ares’in eline geçer ve Ares önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmış olur. (Şimdilik)
Poyraz Akyol‘un diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar