God of War Ragnarök
God of War serisi bende hep yeri ayrı olan bir oyun serisidir. Gerek önceki oyunlarıyla gerek de tarzı değişmiş haliyle her halini seviyorum. Kratos’un ilk oyunlarda bir ölüm ve intikam makinesiyken, yaşadıklarıyla daha derin ve duygusal bir karaktere dönüşmesi onun son zamanlarda herkes tarafından sevilen bir karakter olmasını sağlamıştı belki de. Karakter sevilip ilk oyun da bu kadar tutunca, Santa Monica Studio 2018’de çıkan oyunun devamı God of War Ragnarök için kolları sıvamıştı.
Herkes Playstation sunumunun sonunda sadece oyunun logosunu görmüş olsa bile çıldırmıştı. Duyurulmasından yaklaşık 1 sene sonra oyunun çıkması planlanıyordu ancak sunumda sadece logosu gösterilen bir oyun için oldukça iddialıydı bu. Sonrasında tabi işler beklendiği gibi gitmedi. Araya pandeminin ve Kratos’a hayat veren Christopher Judge‘ın sağlık sorunları girince oyun beklenenden daha geç bir çıkış yaptı. En nihayetinde PS4 ve PS5 sahipleri oyunu 9 Kasım 2022’de oynama fırsatı buldu. Şimdi de o fırsat 19 Eylül’de PC oyuncuları için geliyor. Ben de sizler için bu muhteşem oyunu sürprizlerini olabildiğince az bozarak incelemeye çalışacağım.
Fimbulvetr Geliyor
İlk oyun biraz daha ayakları yere basan bir oyundu Ragnarök‘e göre. Çünkü Santa Monica o oyunda mitolojiden daha çok, bir baba oğul ilişkisini anlatmayı amaçlamıştı. Yolculuğun başında Kratos Atreus’un omzuna elini bile koyamazken, yolculuk sonunda oğlunu omzundan tutan, destekleyici ve koruyucu bir baba figürüne dönüşmüştü Kratos. Artık bildiğimiz ölüm makinesi Kratos’dan neredeyse eser yoktu. Ragnarök ise bir baba oğul hikayesinden daha fazlasını içeren çok daha büyük bir hikaye anlatıyor.
God of War Ragnarök ilk oyunun birkaç sene sonrasında geçiyor. Atreus daha da büyümüş vaziyette. Ergenliğin de vermiş olduğu o yerinde duramama ve dik başlı halini oyunda sıkça görüyoruz. Ki bu davranışları oyundaki çok önemli hikayelerin başlamasına da yol açıyor. Kratos ise oğluna daha çok güveniyor. Ancak hala oğlunun kendi ayakları üzerinde durabileceğini düşünmüyor. Odin’in oğlu Baldur’un ölümü ile tetiklenen Ragnarök, diyara 3 yıl sürecek kışı (Fimbulvetr) getiriyor. Ki aslında olayların bu noktaya gideceği ilk oyundan az çok belliydi. God of War oyununda oyunu bitirdikten sonra eve dönünce birkaç sene sonrasında geçen Thor ile olan karşılaşmayı görüyorduk. Burasının God of War Ragnarök‘te oldukça epik ve güzel olduğunu söyleyebilirim.
İlk oyunun sonunda Atreus’un Loki olduğunu öğreniyorduk. Atreus bu duruma oldukça kafayı takmış olsa gerek ki Kratos’a bile bazı noktalarda karşı çıkıp kimlik arayışı için yalanlar söylüyor. Kratos da genelde homurdanmakla yetiniyor. Atreus’un kimlik arayışı, Freya’nın bize karşı intikam yemini etmesi, Odin ve Thor derken bir anda kendimizi koca bir çıkmazda buluyoruz. Her ne kadar bol aksiyonlu ve İskandinav Mitolojisi’ne odaklı bir hikaye de desem, çok duygusal bir yolculuk da işliyor aslında God of War Ragnarök. Duygusal bir hikayenin bu epiklik ile birleşmesi gerçekten bu oyundaki en iyi şeylerden birisi.
Doyurucu Dövüş Mekanikleri
God of War oyununun yaptığı en iyi şeylerden birisi dövüş hissiyatıdır desem yanlış olmaz sanırım. İnanılmaz derecede çeşitli olmasa da kendi serisine yeni bir soluk getirmesine rağmen, dövüşleri bu denli iyi yapması takdire şayandır. Ragnarök de benzer bir yoldan devam ediyor aslında. Ancak ilk oyunda edindiğimiz bütün yetenekler nedense bu oyunda yok oluyor. Sanırım Kratos soğuktan hepsini kaybediyor. Bunu ilk gördüğümde hoşuma gitmemişti ama bu oyunda gelişmek çok da zor olmadığından bir süre sonra bunu dert etmeyi bırakmıştım.
Oyunun bazı kesimler tarafından eleştirilen yerlerinden birisi oynanışın hala aynı görünüyor olması. Bana göre mekanikler yeterince iyi ise, oyunda çok da bir değişikliğe gerek olduğunu düşünmüyorum. Bu demek değil ki bir sürü silah var, bir sürü büyü var. Sadece ilk oyundan bir tık daha fazla çeşitlilik katılmış ki bu kadar uzun süren bir oyun için bu bana göre de yetersiz. Ama bu oyuna “İlk oyunun DLC’si gibi olmuş” demek bana hiç adil bir yorum gibi gelmiyor. Ki bu iki oyunun hala yakın dövüş hissiyatı anlamında zirvede rakipsiz olduklarını da unutmamamız lazım.
Yetenek sistemine ufak ama güzel de bir yenilik getirilmiş. Yetenek ağacımızdaki yetenekleriniz dövüşlerdeki kullanım sıklığınıza göre kademe atlıyor. Yeteneği en üst kademeye ulaştırdığınızda çeşitli güçlendirmeler kazanıyorsunuz o yeteneği kullanırken. Bu tarz özellikler oyuncuyu farklı yetenekler denemeye teşvik ederken, bazı zorlu boss mücadelelerinde de oldukça yardımcı olduğunu söyleyebilirim.
Diğer Oynanış Elementleri ve Çeşitlilik
Bu kısımda oyunun zayıf kaldığını düşündüğüm yerleri var. Özellikle 9 diyarın tümünü gezdiğimiz bu büyük oyunda düşman çeşitliliği ciddi sınırlı. Hatta çoğu düşman, ilk oyundan da aşina olduğumuz tipler. 20 farklı türde düşman tipi var oyunda ve oyunu %100 ile bitirirseniz çok ciddi şekilde tekrara düşüp sizleri rahatsız ediyor. Burada yeteri özenin gösterildiğini düşünmüyorum. Oyundaki bulmacalar keyifli olsa da çözmenize izin vermeden oyun yardımcı oluyor. Yanımızdaki karakter bulmaca ile ilgili 10 saniye sonra hemen ipucu veriyor ya da çözümün olduğu tarafa yürümeye başlıyor. Bazı noktalarda ciddi sinir bozabiliyor bu durum. Oynanış ile ilgili güzel detaylar da var ancak spoiler olacağından bunlara değinmeyeceğim.
Zırhlar ve silah geliştirmelerimiz hala ilk oyundaki gibi güzel. Hatta bu oyunda zırhlar için çok da güzel bir özellik eklenmiş. Çoğu zaman gözümüze güzel görünen zırhlar oyundaki en iyi zırhlar olmayabiliyor. God of War Ragnarök bu sorunu ortadan kaldırmak için başka zırh özelliklerini zırhınıza ekleyip, güzel görüneni takmanıza olanak sağlıyor. Bence oldukça hoş bir detay bu.
Bosslar ile ilgili hem beğendiğim hem de beğenmediğim şeyler var. Eski oyunları oynayanlar bilir. Boss savaşları inanılmaz derecede epik hissettiriyordu. 2018 yılındaki oyunla ilgili yakındığım şeylerden birisi bu formülden uzaklaşılmasıydı. Maalesef bu oyunda da bu durum devam ediyor. Eski oyunların epikliğinden uzak, ancak altları çok daha dolu, hikayeye muhteşem derecede hizmet eden karakterlerle dövüşmek çok iyi hissettiriyor. Ana hikaye bossları her ne kadar zor olmasa da oyundaki 2 adet yan boss ciddi derecede zorlu. Bu da oyunlarda zorluk arayan oyuncular için birebir.
Oyunculuklar ve Müzikler
Şu sıralar bazı oyun stüdyoları oyunlarda oyunculuk mu var sanki gibi açıklamalar yapıyor. Onların yüzüne tokat gibi vurulması gereken bir oyun God of War Ragnarök. Chirstopher Judge muhteşem bir oyunculuk sergiliyor Kratos olarak. Her mimiği, her duygusu oyuncuya kolaylıkla geçiyor. Sadece o da değil. Atreus’a hayat veren Sunny Suljic ve Freya’yı canlandıran Danielle Bisuttide en az Chirstopher Judge kadar başarılılar. Hele oyunun son 2 saatinde gerçekten şov yapıyor herkes.
Müzikler yine inanılmaz derecede iyi. Bear McCreary ilk oyundaki gibi şov yapıyor. Her karakterin kendine ait bir teması var. Görkemli olması gereken her yerde yeterince görkemli, duygusal olması gereken yerlerde de oldukça duygusal müzikler bestelemiş. Son 2 saatte yapılan oyunculuk şovuna müzikleri de katabiliriz bence.
Teknik Detaylar ve Görsellik
İlk oyunun en güzel yanlarından birisi, oyun içerisinde hiçbir zaman atlaması olmadan başlayıp bitmesiydi. Bunu sağlayan da kesintisiz yapılan çekim tekniğiydi. Ragnarök‘te de aynı durum devam ediyor. Bu eşsiz hikayeyi herhangi bir kopuş veya zaman atlaması olmadan deneyimleyebiliyoruz.
God of War Ragnarök aslında tam bir yeni nesil oyun sayılmaz. PS5 ile beraber PS4 konsoluna da çıkış yaptığından ilk oyunla benzer görünüyor olması normal karşılanabilir. Öyle aman aman da bir fark yok aralarında. Sadece bazı ışıklandırma detayları ve görüş mesafesinde ciddi artış mevcut. Bunlar da zaten PC oyuncularının dert etmesi gereken şeyler değil. Oyunu 3 kere bitirmiş birisi olarak oyunda herhangi bir hataya da rastlamadım o açıdan da oldukça temiz bir oyun.
God of War Ragnarök: Valhalla
Biraz da ücretsiz bir şekilde oyuna eklenen DLC Valhalla‘dan bahsedeyim. Valhalla özellikle eski oyunları oynayanlar için gerçekten bir aşk mektubu. Kratos’un içsel sorgusunu yaptığı, roguelike türünde uzun sayılabilecek bir DLC. Bu DLC ciddi şekilde spoiler içerdiğinden çok da fazla konuşamayacağım hikayesi hakkında. Fakat eski oyunları severek oynayanlar bu DLC ile gerçekten çok mutlu olacaklardır.,
Temel mantığı da şuna dayanıyor DLC’nin. Çeşitli bölgelere giriyoruz ve üzerimize düşmanlar yağıyor. Bu düşmanları öldürdükçe yeni bir alana giriyoruz ve bu şekilde ilerliyoruz. Ölürsek baştan başlıyoruz ama hikaye ilerliyor. Öldükten sonra da bölgelerden topladıklarımız ile kendimize çeşitli güçlendirmeler yaparak en sona ulaşmaya çalışıyoruz. Bunları yaparken de Kratos’un geçmişine derin bir yolculuk yapıyoruz tabi ki. Oyunu bitirdikten sonra DLC’ye kesinlikle şans verin derim.
Son Sözler
Yeni oynayacaklar için sürprizlerini çok bozmamaya çalıştım. Spoiler vermeden de ancak bu kadar övebilirim sanırım bu oyunu. İlk oyunun izinden başarıyla giden, çoğu detayına cila atarak önümüze sunulmuş muhteşem bir devam oyunu God of War Ragnarök. Düşman çeşitliliği, epikliğin yeteri kadar sağlanamıyor olması ve Elden Ring ile aynı sene çıkması belki de oyunun sayılı kusurlarından. Önceki oyunu deneyimlediyseniz eğer hiç kaçırmadan bu efsane yolculuğa başlayın. Çünkü sizi muhteşem bir yolculuk bekliyor. Yakında yayınlanacak olan, Kratos’un geçmişini ve yolculuğunu anlatacağım Kratos’un Yolculuğu yazısında tekrardan görüşmek üzere.
BOY!
Poyraz Akyol‘un diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar