0

İlk olarak the Avengers filminin post-credit sahnesinde karşılaştığımız Thanos ile Infinity War sayesinde tamamen tanışmış; yapabileceklerini, gücünü, evrendeki yaşamın yarısını tek parmak şıklatması ile yok etmesini izlemiştik. Evrenin hem en hırslı hem de en tehlikeli varlıklarından biri olduğunu bize göstermiş oldu. Kendisi o kadar hırslı ki adını duyanlar ondan ürküyor. Bir namı var. Büyük Titan. Kendisi ile tanışana kadar Avengers ekibinin de ondan korkusu yoktu ama yaptıklarını, yapabildiklerini görünce onlar da ondan korkar oldu. Kimseden korkmayan, yenilmez Avengers ekibini devirip Hulk’u kendi içine kapatabilecek kadar korkunç bir karakter Thanos.

Peki, size soru: Marvel evreninde en çok korkmamız gereken varlık Thanos mu yoksa evrenden ondan çok daha korkunçları, manyakları var mı? Tabii ki var. Ve bu isimlerin yanında Thanos eğlenceli bir arkadaş olarak kalıyor. MCU evreni bize Thanos’u -şimdilik- en korkuncu olarak gösterse de evren, çok daha tehlikeli, çok daha çılgın düşmanlar ile dolu.

Gelin size, Thanos’tan, çok ama çok daha korkunç 5 karakterden bahsedelim.

Gorr the God-Butcher

Yaşayan tüm varlıkları öldürmeye çalışan bir Tanrıdan daha korkunç bir şey varsa bütün tanrıları yok etmeye çalışan bir manyaktır. Gorr, kendini tanrıları yok etmeye adamış biridir. Zorlu yaşamının ardından en sonunda kaybettiği oğlu Agar’dan sonra “tanrı denen bir şey olmadığına” kanaat getiren Gorr, hayattaki tek gayesini tanrıları öldürmek olarak belirler. Öyle ki bunun için adı Black Bersekers olan koca bir ordu kurmuş, onları da kendi gayesinin bir parçası yapmıştır. Fakat kendisi Thanos kadar sabırlı bir arkadaş değil.

Tek tek yok etmenin uzun süreceğini düşünen Gorr, kendine bütün tanrıları tek bir kerede yok edebilecek bir silah tasarlatır. Thanos’un eldiveninin biraz farklı versiyonu da diyebiliriz. Gorr’u korkunç yapan en önemli detay ise Tanrıları direkt öldürmemesi. Tanrıların kanını güçlenmek ve zamanda yolculuk yapmak için kullanan Gorr, onları öldürmüyor, ölmekten beter ediyor.

Bir keresinde 3 Thor ile aynı anda dövüşmek zorunda kalan Gorr, 3’ünü de devirmeyi başarıp Tanrı-Bombasını kullanır ve 3 Thor’dan daha fazla tanrının ölmesine sebep olur.

Amatsu-Mikaboshi/Chaos King

Japonya’lardan gelen bir kötülük tanrısı. Kendisi, tarihin en eski tanrılarından biri olan Zeus’u öldürmeyi başarmış; daha da kötüsü, Zeus’un güçlerini emip bunu Japonya’daki Shinto tanrılarını yok etmek için kullanmıştır. Amatsu’nun esas özelliği, yok ettiği varlıkların güçlerini emmesi ve bunları silaha çevirebilmesidir.

Mikaboshi’nin Thanos’tan farklı yanı, evrenin yarısını değil, tamamını yok etmek istemesi. Yaşayan her şeyi emip yok etmek tek amacıdır. Öyle ki bu yolda bayağı bir ilerler ve Kaos Kralı lakabının sahibi olur. Rakamla açıklayacak olursak Marvel evreninin %98’ini yok edecek güce sahiptir ve evrenin en kudretli yaratıkları, yaratıcıları bile kendisine meydan okumak istememiştir.

Özünde, Amatsu, tamamiyle karanlıktan oluşan ve her şeyi yok etmeyi tek amaç edinmiş bir korku imparatorudur.

Galactus

Gezegenlerin yok edicisi, evrenin en beter canavarı, tacizcisi. Kendisi evrendeki en yaşlı varlıklardan biridir. Yaşayan en önemli 3-5 şeyden biri. Adını duymak bile gezegenden kaçmak için yeterli bir sebeptir.

Tek amacı, gezegenleri yemek olan Galactus, bunu tereddütsüz bir şekilde yapan korkunç biridir. Acıması ya da insafı yoktur. Açlığı için gezegenleri ve üzerindeki her şeyi yiyebilir. Tek bir ısırıkla gezegen yutabilen bir varlıktan bahsediyoruz.

Annihilus evreni ele geçirmeye çalışırken kendisine meydan okuyan Galactus, adına “Galactus Event” denen bir patlamaya sebep olur. Annihilus’u durdurmayı başaran Galactus, böylece evrenin en tehlikeli varlıklarından biri olur. Çoğumuz, kendisini Jetix’deki X-Men’in çizgi filminde izlemiştik. Tatlı dille ikan ettiniz ettiniz yoksa ilk roketle dünyadan ayrılmak tek çözümdür.

Denilen o ki, Thanos, evrenin yarısını sırf Galactus’u durdurmak için yok etmiştir. Bu da bir teori tabii.

Onslaught

Profesör X’in telepatik yeteneklerine ve Magneto’nun elektromanyetik güçlerine sahip olan ve bunları onlardan daha iyi kullanabilen bir yaratık düşünün. Kendisi, Profesör X ve Magneto’nun alt benliğinden çıkmış, kontrol edilemez psişik güçlerden ötürü kafayı yemiş yam bir ruh hastasıdır.

Bir Mutant olan Oslaught; bütün dünyayı yok edecek bir ordu kurar; yetmez X-Men ekibini ele geçirir; o da yetmez dünyadaki tüm mutantları dünyaya karşı olmaları için ikna etmeye çalışır. O bile yetmez, insanlığın tamamen yok olması için 2. bir güneş oluşturmaya çalışır. Ve dünyadaki neredeyse bütün kahramanlar, onu durdurabilmek için kendini feda eder!

Onslaught; kendisine saldıran Hulk sayesinde ya da yüzünden, insani tarafını yani Xavier tarafını kaybeder ve tamamen psişik güçleri olan bir yaratığa dönüşür. Gücünün hesaplanması imkansızdır. Yani, sonuçta 2. bir güneş oluşturabiliyor. Ve onu yok etmek için Fantastik 4’lü ile Avengers ekibi kendini feda etmek zorunda kalıyor. Ne manyak ama.

Magus

Magus; Adam Warlock’un çıldırmış versiyonu. Aslında Thanos’un tam zıttı olması gereken Magus, zamanla delirir ve kendisinin tanrı olduğunu düşünmeye başlar. O kadar kafayı yer ki kendi doktrinini bile yazar.

Magus’un da Thanos’un eldiveni ve taşları gibi küpleri vardır. O da Thanos gibi bütün kozmik küpleri biriktirmekle uğraşır ve sonunda başarır. Başarmasıyla da bütün evrenin kendisinden haberdar olmasını sağlar.

Magus; zamanla o kadar güçlenir ki evrenin en güçlü yaratıklarını kopyalamaya kendi kölesi yapmaya başlar. Kopyaladıkları arasında Thanos da vardır. Düşünsenize, kendinize dost olsun, yanınızda savaşsın diye Thanos kopyalıyorsunuz. Öyle bir manyak, öyle güçlü, öyle de korkunç biri.

Valerii Ege Deshevykh
Ukrainian Creative Director | Motion Picture Writer | Horror Freak

Game of Thrones 8. Sezon 2. Bölüm İncelemesi

Previous article

10 Yıllık Serüvenin Sonu: Avengers Endgame

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply

More in Marvel