Tom Cruise‘un ilk kez yapımcı olduğu Mission Impossible‘dan bu yana tam 27 yıl geçti ve seri, her filmde kendi seviyesinin bir tık üstüne çıkmayı başardı. Cruise, en baştan itibaren aynı adlı televizyon dizisinden uyarlanacak bu seride hep farklı yönetmenlerle çalışmak istemiş; Brian De Palma, John Woo, J.J. Abrams, Brad Bird… Ta ki 2015 yılında vizyona giren Mission Impossible: Rogue Nation‘a kadar. Christopher McQuarrie ile Rogue Nation‘ın hemen ardından Fallout gibi harika bir filme imza atan ikili, birbirini ve gerçek Mission: Impossible ruhunu yakalayarak seriyi çok daha farklı bir yola soktular.
Her karenin yeşil ekranın önünde çekildiği günümüz filmlerine nazaran daha hikaye ve mekan odaklı, gerçekçi ve en iyi aksiyona sahip filmlerle sinema sektörüne olan inancı, özellikle pandemi sonrasında tekrar canlandırmayı hedefleyerek Top Gun: Maverick ile de bunu başardılar. Bu sefer karşımızda sinemada gerçekten büyük bir film izlediğinizin farkına varacağınız adrenalin ve gerilim dolu bir film var; ve aksiyon açısından kendi harikaları Fallout‘un bile üstüne çıkmayı başarmışlar.
Tüm Seriye Bir Aşk Mektubu
Yapımcılar, Mission: Impossible – Dead Reckoning‘in tüm seriye bir aşk mektubu olduğunu söylüyor ve durum gerçekten tam olarak böyle. Brian De Palma‘nın yönettiği ilk filmdeki tren sekansının günümüze uyarlanışı, çok daha gerçekçi ve filmin ardı arkası kesilmeyen aksiyonuna hizmet edebilecek en iyi sahnelerden biri. Sahnedeki ses miksajı, müzik seçimi ve diğer her şey insanı mest ediyor. Filmin kapanış jeneriğinin ardından salondan çıkarken kalbinizin hızlı hızlı attığını ve titrediğinizi hissedeceksiniz. Bu sahneler, seyirciyi karakterlerle zoraki empati kurmaya sürüklüyor ve zor durumda kaldığınızı hissediyorsunuz.
İlk filme dair çok fazla referans bulunan Dead Reckoning; psikolojik gerilim, ihanet eden casuslar, ileri seviye teknolojiler gibi birçok temanın altından tekrar alnının akıyla kalkıyor. Ama tahmin edebildiğiniz gibi artık gizeme çok az alan açılıyor, hatta neredeyse hiç yer verilmiyor. Filmin hikayesi, geçtiğimiz aylarda gördüğümüz ve ikiye bölünmüş Fast X ve Spider-Man: Across the Spider-Verse gibi yarıda kalmıyor ve kendi içinde bir son bularak devam filmine güzel bir yol hazırlıyor. Bu açıdan ortada sizi tatmin eden bir film var. Spider-Man: Across the Spider-Verse ve Fast X‘in devam filmlerinin ne zaman geleceği belli değilken, Tom Cruise yine vizyon tarihinde manipülasyon yaparak sektörü şaşırtıyor. Christopher McQuarrie ve Cruise, pandemi zamanında 2 filmi de üst üste çektikleri için gelecek sene haziranda direkt yeni filmi izleyebileceğiz. Bu da süper bir haber.
Ölümcül Hesaplaşmalar
Tom Cruise, sinemaya o kadar aşık ve streaming platformlardan neredeyse hiç hazzetmeyen bir yıldız ki, yapımcı olarak son Mission: Impossible filminin ana kötüsünü bir yapay zeka olarak tasarlıyor. Yapay zekayı, hükümeti ve IMF’i karşısına alarak büyük ölçekli bir maceranın ortasına atılıyor. Böyle yenilikçi ve son yıllarda çokça kez görmüş olduğumuz yapay zeka konseptinin ne kadar işe yaradığını devam filminin ve hikayenin tamamlanmasıyla görecek olsak da, bilinçli ve şeytani Varlık adlı bu yapay zekanın hikayedeki başrolü şimdilik kağıt üstünde kalıyor.
27 yıl önceki ilk filmden Henry Czerny‘nin Kittridge rolüne geri dönüşü, Ethan Hunt’ın geçmişine ve IMF’ten önceki hayatına ışık tutuyor. Ayrıca Esai Morales‘in canlandırdığı Gabriel karakteri de filme eklenerek piyon gibi hissettiren ve Varlık’a hizmet eden kara bir mesih rolünde boy gösteriyor. Ethan ile seneler boyu kurduğumuz bağ ile birlikte geçmişten gelen bu yabancılar ve tanıdıklar, onu daha fazla tanımamıza da olanak sağlıyor.
Gerilim Dolu Aksiyonlar ve Kovalamacalar
Bu yazın ve yılın en merakla beklenen 4 filminden biri olan Mission: Impossible – Dead Reckoning, 2023’ün sonuna geldiğimizde listelerin en başlarında mutlaka yerini alacaktır. Zira, önceki filmlerine göre çok daha ikonik hissettiren, iyi düşünülmüş ve çaba sarf edilmiş aksiyon sekanslarına sahip.
Teknolojinin geldiği son nokta, Abu Dhabi’deki havaalanında Hayley Atwell‘in filme girişiyle başlayan sekansta sahnelerin ve oyuncuların kimyasıyla eğlenceli bir hale bürünüyor. Hemen ardından Roma’ya taşınan kovalamaca sahneleri ise bir başka. Tom Cruise‘un şehrin labirent benzeri sokaklarında arabaları gerçekten tek elle sürmek zorunda kaldığı bu sekans, başlı başına bir yönetmenlik harikası ve ne kadar güvenlik önlemleri alınmış olsa da cesaret isteyen çekimler.
Ardından gelen ve şehirdeki gece kulübünde geçen sekans, yapay zekanın manipülatif oyunlarından hareketle Ethan’ın geçmişine ve kadınlarla arasındaki ilişkilere dem vurarak hikayeyi küresel çapta bir krizden, şahsa indirgenen sorunlar haline getiriyor.
Sinematografi ve Müzikler
Filmi normal bir sinema salonu ve IMAX’te 2 defa izlemiş, özellikle tren sekansında yükselen müziği ve aksiyonu The Dark Knight‘a benzetmiş biri olarak, filmin müziklerini besteleyen Lorne Balfe‘nin The Dark Knight‘ın müzik departmanında çalışmış olduğu bilgisine rastladım ve çok şaşırdım. Bu seride daha önce hiç çalışmamış Balfe‘nin filmin kimyasına fazlaca uyumlu olan besteleri, Dead Reckoning‘in en güçlü olduğu taraflarından.
Son yıllarda Doctor Strange, Edge of Tomorrow ve Star Wars: Rogue One gibi yapımlarda çalışmış olan Fraser Taggart, filmin görüntü yönetmenliğini üstleniyor. Daha önce dijital efekt içeren filmlerde çalışmış olmasına rağmen, gerçek mekanlarda çekilen Dead Reckoning‘ın ışıkları ve görselliğinin altından başarıyla kalkabilmesi ise takdire şayan.
Sözün Özü
Christopher McQuarrie ve Tom Cruise‘un Mission: Impossible – Rogue Nation ile birlikte seriye getirdiği süreklilik başarıyla devam ediyor. Ve bu durum, seriyi her filmde bir tık yukarı taşıyor.
Gerilim, adrenalin ve aksiyon dolu sekanslar, hoş bir sinematografi, etkileyici müzikler, oyuncuların birbirleriyle olan kimyası, karakterlerin gelişimi açısından iyi yazılmış hikaye ve özenle çekilmiş sahneleri ile Dead Reckoning, yılın en iyi filmlerinden biri olmaya oynuyor. Kesinlikle ev sinemasına saklamamanız gerektiğini düşündüğüm ve mutlaka sinemada görmenizi tavsiye ettiğim bu aksiyon harikasını asla sonraya bırakmayın. Ve yazın hitlerinden biriyle baş başa kalın.
Umut Tiryaki‘nin diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
40 Yıllık Maceranın Sonu: Indiana Jones and the Dial of Destiny
Yorumlar