Priscilla
Sophia Coppola, 3 senenin ardından yeni filmi Priscilla ile geri dönüyor. Venedik Film Festivali’nde Cailee Spaeny’ye en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran filmde ona Elvis rolünde Jacob Elordi eşlik ediyor. Filmekimi 23’ün açılış filmi olan Priscilla, yıllardır anlatılan Elvis‘in tarafını bir kenara itip sevdiği kadın Priscilla‘ya odaklanıyor. Elvis ile bir Rock partisinde tanıştığı ilk günden son gününe kadar uzanan film mutlaka izlemeniz gereken filmler arasında.
Poor Things
Venedik Film Festivali büyük ödülü olan Altın Aslan ile geri dönen Poor Things, festivalin kapanış filmi olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmenliğini ilginç filmleri ile tanıdığımız Yorgos Lanthimos‘un yaptığı filmin başrolünde Emma Stone var. Başarılı oyuncu hayat verdiği karakter için bugüne kadar canlandırdığı en iyi karakter demekten de geri durmuyor. Godwin Baxter’ın Frankenstein gibi canlandırdığı Bella Baxter etrafında dönen hikaye onun havalı bir avukatla tanışıp onunla kıtalar arası bir maceraya çıkmasını anlatıyor.
Reality
Son yılların yükselen ismi Sydney Sweeney‘nin baş rolünde olduğu Reality, kimilerine göre halk kahramanı, kimilerine göre hain bir casusun hikayesini anlatıyor. Yönetmenliğini, ilk uzun metraj denemesi olan Tina Satter‘in yaptığı film bu senenin en çok konuşulacak filmleri arasında. Film, Rusya’nın 2016 ABD seçimlerine müdahalesine ilişkin hükümet bilgilerinin bir e-posta operasyonu yoluyla izinsiz olarak medyaya açıklanması nedeniyle ceza verilen bir Eski bir ABD istihbarat uzmanını anlatıyor.
Hayat
Uzun aradan sonra geri dönenler arasında Zeki Demirkubuz da var. 7 senelik bir aranın ardından yeni filmi ile geri dönen usta yönetmen bizleri yeni bir drama davet ediyor. Babasının zoruyla nişanlanmak zorunda kalan Hicran’a odaklanan film, onun evden kaçışına ve nişanlısı Rıza’nın peşine düşmesini anlatıyor. Sadece bir kere gördüğü nişanlısının kaçmasını sindiremeyen Rıza, İstanbul’a kadar gelip Hicran’ı bulmaya çalışır. Miray Daner ve Burak Dakak’ın başrolünde olduğu film prömiyerini Filmekimi’nde yapıyor.
May December
Usta yönetmen Todd Haynes‘in yeni filmi May December da Filmekimi 23’de. New York Film Festivali’nde açılışını yapan film, Cannes Film Festivali seçkisinde de yer aldı. Başrolünde Natalie Portman ve Julianne Moore gibi 2 nadide ismin olduğu film bir skandalın hikayesini anlatıyor. Tabloid aşklarının tüm ülkeyi sarsmasından yirmi yıl sonra, evli bir çift, geçmişleriyle ilgili bir film için araştırma yapmak üzere gelen bir aktrist ile kendilerini baskı altında hissetmeye başlarlar.
Strange Way of Life
Cannes 23’ün özel gösteriminde yer alan Strange Way of Life‘ın başrolünde Pedro Pascal ve Ethan Hawke var. Yılların yönetmeni Pedro Almodóvar‘ın yazıp yönettiği film sizi kısa bir Western macerasına çıkarıyor. 25 yılın ardından arkadaşı Sheriff Jake’i ziyarete giden Silva, ona anılardan konuşmaya gelmediğini söyler. Silva’nın ziyaretinin perde arkasında bambaşka bir sebep vardır.
Jeanne Du Barry
Dava süreci sebebiyle uzun süre festivallerden uzak kalan Johnny Depp en sonunda perdelere geri dönüyor. Cannes Film Festivali’nin açılışında gösterilen film, Fransa Kralı 15. Louis’nin metresi, filme adını veren Jeanne du Barry‘nin yaşam öyküsünden esinleniyor. Maïwenn’in hem yönetmenliğini yaptığı, hem senaryosunu yazdığı hem de üstüne başrol olan Jeanne du Barry‘yi canlandırdığı film farklı bir Külkedisi masalı sunuyor.
Dream Scenario
Her sene bir filmi ile sansasyon yaratmayı başaran A24’ün bu seneki yeni sansasyon adayı Dream Scenario Filmekimi 23’de. Yönetmenliğini Kristoffer Borgli’nin yaptığı filmin başrolünde yılların oyuncusu Nicolas Cage var. Talihsiz bir aile babasının hayaı, milyonlarca yabancının aniden onu rüyalarında görmeye başlamasıyla altüst olur. İnsanların rüyalarına bir kabus gibi çöken ve onları rüyalarında kovalayan bu talihsiz adamın yeni ününü bir şekilde yönetmesi gerekir.
Anatomie of a Fall
2023 Cannes Film Festivali’nde Palm D’Or kazanan Anatomie of a Fall, bu seneki Filmekimi’ni en özel filmlerinden biri. Justine Triet‘in beşinci uzun metraj filminin başrolünde Toni Erdmann‘dan hatırlayacağımız Sandra Hüller var. Film, kocasının ölümünde baş şüpheli olarak görülen bir kadın ile kör oğlunun ahlaki çatışmasına odaklanıyor.
The Zone of Internet
Yönetmenliğini yaptığı Under the Skin ile hala hafızalarımızda yer eden Jonathan Glazer‘ın yeni filmi The Zone of Interest, 2023 Cannes Film Festivalinden 2 büyük ödülle döndü. Sandra Hüller‘in başrol ile tekrar karşımıza çıktığı film Auschwitz’de komutan olan Rudolf Höss ve ailesinin kampın hemen yanında hayallerindeki yaşamı kurmasını anlatıyor.
Fallen Leaves
Finlandiya dendiği zaman akla gelen ilk yönetmen olan Aki Kaurismaki, 6 yılın ardından yepyeni bir filmle karşımıza çıkıyor. Cannes 2023’te Jüri özel ödülü alan film bu seneki Filmekimi seçkisinin en gözde filmlerinden. Filmin hikayesi, Helsinki’de şans eseri tanışan iki kişinin hayatlarında ilk defa aşkı yaşamasına odaklanıyor.
Monster
Filmekimi seçkilerinin değişilmez isimlerinden Hirokazu Koreeda yeni filmi ile karşımızda. Başrolünde Shoplifters‘dan hatırlayacağımız Sakura Ando‘nun olduğu film oğlunu çok seven yalnız bir annenin hikayesine odaklanıyor. Çocukların okulda karıştığı bir kavga, en başta sıradan görülse de çocukların iddialarıyla medyaya kadar uzanır. Ardından bir gece, çocuklardan biri kaybolur.
Perfect Days
Her sene yeni bir film ile karşımıza çıkan Wim Wenders‘ın bu seneki filmi Perfect Days, oyunculuğu ile öne çıkıyor. Koji Yakusho’ya Cannes 23’de en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandıran film Filmekimi’nde kaçırmamanız gereken filmler arasında. Film, Tokyo’da tuvalet temizleyen kendi halinde bir adama odaklanıyor. Hirayama, sıradan ve düzenli bir hayatı olan, basit yaşamından memnun biridir. Ta ki düzeni, beklenmedik olaylar ile bozulana kadar.
The Book of Solutions
Romantik film dendiği zaman akla gelen ilk filmlerden biri olan Eternal Sunshine of the Spotless Mind‘ın yönetmeni Michel Gondry, yeni filmi ile Filmekimi’nde. Ödüllü oyuncu Pierre Niney’in başrolünde olduğu film, şeytanları ile mücadele etmekte olan bir yönetmenin yaratıcılığını geri kazanma çabasını anlatıyor.
Evil Does Not Exist
Drive My Car ile geçen sene Oscar’da Yabancı Dilde En İyi Film ödülünü kazanan Ryûsuke Hamaguchi, yeni filmi ile Filmekimi’nde. Film, Venedik Film Festivali’nde Jüri özel ödülü ve FIPRESCI ile dönmeyi başardı. Hikayesi günümüz sorunlarından biri olan kentleşmeye odaklanan film, kızı ile beraber Tokyo civarında bir köyde yaşayan Takumi’ye odaklanıyor. Yaşadığı alana site inşa edileceğini öğrenen köylüler, kendilerini çıkışı zor bir sorunun içinde bulurlar.
The Deliquents
Arjantin sinemasnın genç yönetmeni Rodrigo Moreno‘nun yeni filmi The Deliquents, 2023 Cannes Film Festivali seçkisindeydi. Bankada çalışan Moran, hayatı boyunca çalışmayacak kadar para çalsa da kendini hapiste bulur. Arkadaşları çaldığı parayı saklarken, Moran hayatını değiştirecek bir kadın ile tanışır.
Vincent Must Die
Stéphan Castang, üçüncü uzun mesaj filmi Vincent Must Die ile Filmekimi’nde. Cannes 23 seçkisinde yer alan film fantastik bir değişim hikayesini anlatıyor. Vincent, bir gece adını koyamadığı bir gücün saldırısı altında bulur kendini. Bu saldırıdan kaçan Vincent, artık eski Vincent olmayacaktır.
The Old Oak
İşçi sınıfını filmlerine taşımasıyla bildiğimiz usta yönetmen Ken Loach da Filmekimi’nde. Locarno ve Palic film festivalinde seyirci özel ödülünü kazanan film The Old Oak adında bir birahaneye odaklanıyor. Kuzey İrlanda’da yer alan birahanenin çevresindeki halk taşınmaktadır çünkü madenler sırasıyla kapanmaktadır. Boşalan ve iyice ucuzlayan evlere ise Suriyeliler yerleşir.
All of Us Strangers
Andrew Haigh, yedi yılın ardından yeni filmi All of Us Strangers ile geri dönüyor. Başrolünde son yılların yükselen isimlerinden Paul Mescal ve beyaz perdenin sevgilisi Andrew Scott‘ın olduğu film, 2023’ün en çok konuşulacak filmleinden biri. Çocukluğunun geçtiği eve çekilen bir senarist, gizemli bir komşuyla acemi bir ilişkiye başlar. Fakat ilişki ilerledikçe 30 yıl önce ölen anne ve babası o günkü gibi karşısına çıkar.
The Boy and the Heron
Animasyonları ile sadece Japonya’nın değil, herkesin sevgilisi olan Hayao Miyazaki de Filmekimi seçkisinde. Yılın en çok beklenen animasyon filmi The Boy and the Heron, Toronto Film Festivali’de açılışını yaptı. İkinci Dünya Savaşı sırasında geçen film, küçük Mahito’ya odaklanıyor. Annesini kaybeden Mahito, alelacele babasının yanına taşraya taşınır. Burada terk edilmiş bir kulenin civarında gri bir balıkçıl kuşu ile tanışan Mohito, kısa süre sonra hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını anlar.
Valerii Ege Deshevykh‘nin diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Yorumlar