Filmekimi 2024, sinemaseverler için kaçırılmayacak filmler sunuyor! Pedro Almodóvar, Sean Baker ve Jacques Audiard gibi usta yönetmenlerin en yeni yapımları, bu festivalde izleyicilerle buluşuyor.
4-13 Ekim tarihlerinde yapılacak İstanbul gösterimlerinin yanı sıra, Diyarbakır’da 10-13 Ekim, Ankara’da 17-20 Ekim ve İzmir’de ise 24-27 Ekim tarihleri arasında Paribu sponsorluğunda gerçekleşecek Filmekimi’ne sayılı günler kaldı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da, uluslararası festivallerde prömiyer yapmış ödüllü ve merakla beklenen yeni yapımlar, sinemaseverlerle Filmekimi’nde buluşacak. Sinemalara geri döneceğimiz günler için gün sayarken program özelinde hala güncellemelerin yapıldığını ve finalize edilen programın Cuma günü (20 Eylül) Filmekimi web sitesi üzerinden yayınlanacağını bilginize sunarız.
Filmekimi filmleri Beyoğlu’nda Atlas 1948 Sineması, Şişli’de City’s Nişantaşı – CINEWAM Premium ve Kadıköy’de Kadıköy Sineması ve Sinematek/Sinema Evi’ne ek olarak bu yıl Şişli’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda da gösterilecek. Filmler, Diyarbakır’da Paribu Cineverse Diyarbakır Ceylan’da; Ankara’da Kült Kavaklıdere’de; İzmir’de ise Paribu Cineverse Konak Pier İzmir’de gösterilecek.
Sizin için Filmekimi 2024’ün en iyi filmlerini listeledik. Festivalde keşfedilecek birçok özel yapım ve sürpriz var. Kaçırmayın, festivalde görüşmek üzere!
Anora
2024 Cannes Film Festivali’nde prömiyer yapan Anora, Sean Baker’ın marjinal karakterleri işlediği duygusal ve kendini iyi hissettiren bir dram. Film, Brooklyn’de yaşayan genç bir seks işçisi olan Anora’nın, Rus oligark bir ailenin oğlu Ivan ile ani evliliğini ve bu evliliğin ardından gelen zorlukları konu alıyor.
Mikey Madison’ın etkileyici performansıyla parlayan film, Amerikan rüyasını sorgulayan güçlü bir anlatı sunuyor. Cannes’da Altın Palmiye kazanan Anora, Toronto ve diğer festivallerde de beğeni topladı.
The Room Next Door
Venedik Film Festivali’nde prömiyer yapan The Room Next Door, Almodóvar’ın karakter derinliğini keşfetmeye devam ettiği, ölüm üzerine çarpıcı bir dram.
Filmde, bir kadın çalkantılı geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Almodóvar’ın anlatım tarzı, izleyiciyi duygusal ve görsel açıdan tatmin ediyor. Filmdeki göz alıcı mekanlar dikkat çekiyor.
The Brutalist
Venedik’te gösterilen The Brutalist, mimariyle sanatı birleştiren, Corbet’in karakteristik melankolik tonlarını yansıtan bir film.
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde geçen hikaye, bir mimarın sanatsal ve kişisel mücadelesini işliyor. 3,5 saatlik süresine rağmen 70 mm çekilen estetik kareleriyle yılın en doyurucu filmi olabilir.
Emilia Perez
Cannes’da ilk gösterimini yapan Emilia Perez, Jacques Audiard’ın ince işlenmiş anlatım teknikleriyle oluşturduğu bir dram.
Film, güçlü diyalogları ve duygusal yoğunluğu ile dikkat çekiyor.
Filmin bir gangster müzikali gibi bir tona evrilmesi ve güçlü oyuncu performanslarıyla bu yıl Fransa adına Oscar aday adayı film olarak seçildi. Büyük ihtimalle de son beş filme kalacaktır.
Grand Tour
Grand Tour, Miguel Gomes’in Cannes’daki yenilikçi tarzını devam ettiren bir macera filmi.
Film, klasik bir gezi hikayesini sıra dışı anlatımıyla izleyiciye sunuyor, mizah ve melankoliyi ise ustaca harmanlıyor. Tabu filmiyle dikkatleri üzerine çeken yönetmenin farklı ülkelerde geçen hikayesi cezbedici bir unsur diyebiliriz.
Bird
Andrea Arnold’un Cannes’da büyük ilgi gören Bird filmi, çevre ve insan ilişkisini keşfeden duygusal bir dram.
Yönetmen, doğa ile insan arasındaki bağı derin bir şekilde sorgulayan bir anlatı sunuyor.
Memoir of a Snail
Toronto Film Festivali’nde gösterilen Memoir of a Snail, Adam Elliot’un eşsiz stop-motion animasyon stilini sergileyen bir yapım.
Film, bir salyangozun hayat hikayesi üzerinden insani duyguları işliyor.
Hard Truths
Toronto’da izleyiciyle buluşan Hard Truths, Mike Leigh‘in toplumsal eleştirilerle dolu dramatik tarzını yansıtan bir film.
Leigh, karmaşık karakter ilişkileri ve keskin diyaloglarıyla izleyiciyi derin düşüncelere sevk ediyor. Toplumsal eleştiriler içeren filmleri sevenlere hitap edecektir.
Saturday Night
Toronto Film Festivali’nde gösterilen Saturday Night, Juno ile adını duyuran Reitman’ın yerinde durmayan, bol komedi vaat eden filmi bu yılın programındaki en eğlenceli film olabilir. ABD’nin en ünlü televizyon şovu Saturday Night Live‘in yayınlandığı ilk gecenin hikayesini anlatan film, durum komedi severlerin bayram etmesini sağlayabilir.
Heretic
Toronto’da prömiyer yapan Heretic, Scott Beck ve Bryan Woods’un yaratıcı korku anlatımıyla dikkat çekiyor.
Film, iki misyonerin gizemli bir adamla karşılaşma sonucu din üzerinden göndermelerle işkence hikayesi anlatıyor. Toronto film festivalinde gece yarısı çılgınlığının parçası olan yapım, herkese uygun değil. Hayatta kalma mücadelesi hikayelerini sevenler için ideal bir seçim olabilir.
The Girl with the Needle
Cannes’da prömiyer yapan The Girl with the Needle, Magnus Von Horn’un gerilim dolu bir psikolojik drama filmi.
Film, gizli örgütlerden tutun, kürtaja bakış açısı ve bir kadının hayatta kalma mücadelesi olarak siyah beyaz estetiğini sonuna kadar kullanıyor.
All We Imagine as Light
Cannes’da gösterilen All We Imagine as Light, Payal Kapadia’nın şiirsel ve görsel açıdan zengin anlatımıyla beraber bir aile dramını işliyor.
Film, gerçek ile hayal arasında bir köprü kuruyor. Bu yıl Fransa adına da Oscar aday adayı olması konuşulurken Hindistan’ın adayı oldu.
Three Kilometres to the End of the World
Cannes’da gösterilen Three Kilometres to the End of the World, Emanuel Parvu’nun küçük kasabadaki homofobik toplumsal baskıyı yer yer duygusal, yer yer ise gerilim öğeleriyle sunuyor. Film bu yıl Cannes Film Festivali’nde Queer Palm’ı kazandı.
The Shrouds
Cannes’da gösterilen The Shrouds, David Cronenberg’in alışılmışın dışındaki body horror temalarını işlediği bir yapım karşımıza sunuyor.
İnsanların mezar içi ziyaretleri üzerine turistik tuhaf akımı anlatıyor.
The Substance
Cannes’da gösterime giren The Substance, Coralie Fargeat’ın beden korkusu temalarını işlediği, şok edici ve güçlü bir film.
Yönetmen, kadınlara dayatılan güzellik algısını ve bunun varabileceği karanlık noktaları cesurca gözler önüne seriyor.
Yılların Hollywood yıldızı Demi Moore filmin çileği konumunda şaşırtıcı olmayı başarıyor.
The Surfer
Cannes’da prömiyer yapan The Surfer, Lorcan Finnegan’ın doğaüstü unsurlarla dolu bir gerilim filmi.
Bir sörfçünün oğluyla iyi vakit geçirmek isterken, gizemli plaj işgalcileri sayesinde hayatının zindan edilmesini anlatan sinir bozucu bir gerilim filmi olarak öne çıkıyor.
Armand
Cannes’dan Altın Kamera ödülü ile dönen Armand, Halfdan Ullmann Tondel’in başrol oyuncusunu göstermeden anlattığı ilginç bir toplumsal karmaşa filmi olarak karşımıza çıkartıyor.
Second Act
Cannes’da gösterilen Second Act, Quentin Dupieux’ün absürt mizahını yansıtan bir komedi filmi.
Second Act, bir tiyatro grubunun ikinci perdesinde yaşanan tuhaf olayları konu alıyor. Filmin bolca hicivle politik doğruluculukla dalga geçtiği sahneler seyirciyi kahkahaya boğacaktır.
The Quiet Son
Venedik Film Festivali’nde prömiyer yapan The Quiet Son, Delphine ve Muriel Coulin kardeşlerin insan psikolojisini derinlemesine incelediği bir dram. Film, sessizlik ve içsel dünyalar arasındaki ilişkiyi işliyor.
Venedik Film Festivali’nden en iyi erkek oyuncu ödülüyle döndü.
Filmekimi biletleri hakkında:
Filmekimi biletleri, bütün şehirler için Siyah Lale Kart üyeleri için 24 Eylül Salı, Beyaz Lale Kart üyeleri için 25 Eylül Çarşamba ve Kırmızı Lale Kart üyeleri için 26 Eylül Perşembe günü saat 10.30’da başlayacak indirimli ön satışların ardından, 27 Eylül Cuma günü 10.30’da genel satışa açılacak. Biletler passo.com.tr üzerinden satın alınabilir.
Bu yılın en iyi filmlerini kaçırmayın! Daha fazlası için Filmekimi 2024 programına göz atabilirsiniz.
2023 yılının Filmekimi listesine bakmak için buraya tıklayın.
Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Filmekimi Heyecanı Bu Yıl İstanbul, Diyarbakır, Ankara ve İzmir’de!
Cannes’dan Berlin’e, 2024’ün ödüllü filmleri Adana Altın Koza’da
Yorumlar