0

13 Ağustos’da Prime Video’da yayınlanan Watchmen: Chapter I, orijinal çizgi romanın karmaşık ve acımasız dünyasını bu sefer de animasyon formatıyla buluşturuyor. Alan Moore ve Dave Gibbons‘ın aynı isimli ikonik çizgi romanı, bu yeni uyarlamada hem hayranları tatmin etmeyi hem de yeni izleyiciye hikayeyi cezbedici hale getirmeye çalışıyor. Zack Snyder‘ın yönetmiş olduğu Watchmen (2009), eleştirmenler tarafından karışık tepkiler almış olsa da, kendisine bir hayran kitlesi oluşturmayı başarmıştı.

Ondan tam 10 yıl sonra senarist Damon Lindelof‘un (Prometheus, The Leftovers) devam hikayesi niteliğindeki Watchmen mini serisi ise genel olarak olumlu eleştiriler almıştı. Watchmen: Chapter I, köklere geri dönüyor. Yönetmen Brandon Vietti, filmde çizgi roman hayranlarını şaşırtacak pek fazla bir şey olmadığını da önden dile getiriyor. Buna karşın sadece 2009 yapımı filmin hayranıysanız, belli başlı farklılıklar yakalayabilirsiniz.

Watchmen: Chapter I İncelemesi

Eksik Dokunuşlar

Yönetmen Brandon Vietti, önceki işi Batman: Under the Red Hood‘un aksine, bu sefer 3D çizgi gölgelendirme tekniğini tercih etmiş. Kalın ve belirgin çizgilerin kullanıldığı bu teknikte, objeler daha düz ve çizgi film tarzında görünüyor. Watchmen: Chapter I, bu tekniğin kullanıldığı birçok animasyonun aksine, işi iyi kotarmış. İnsanları mutlu edeceği “çizgi roman estetiğini” ve atmosferini korumuş. Sorun şu ki bu tekniğin astarı kendinden pahalıya geliyor. Basit ışıklandırmalar, objelerin daha az detaylı görünmesine yol açıyor. Bazı yerlerde bu çok göze batmasa da ışıklandırmanın minimum tutulduğu sahnelerde çok göze batıyor. Animasyonun akıcılığı korkunç, yüz animasyonları ise ondan daha iyi değil.

Kullanılan teknik, animasyon anlamında pek bir şey vaad etmese de stilize bir görsellik sunuyor. Bir çizgi roman işi için kullanılabilecek en iyi tekniklerden biri olsa da, uygulanışı oldukça yetersiz kalmış. Dramatik sahneler de keza aynı şekilde. Stil bakımından kendisiyle benzer olan Borderlands serisi, The Legend of Zelda: The Wind Waker, Ni no Kuni: Wrath of the White Witch gibi örnekler varken, Watchmen: Chapter I, bu işlerin yanına bile yaklaşamıyor. Bu kararı izlerken birden fazla kez sorguladım doğrusu. DC Animasyon Stüdyosu son 10 yıla aşkın zamandır, 2D animasyonları tercih ediyordu. 2D animasyonlarla neredeyse her sene kalburüstü bir Justice League animasyon filmi çıkıyordu. Bununla beraber, en ikonik Batman ve Superman çizgi romanlarını da bu animasyon tekniğiyle yaptılar. Şimdi bir anda bu tercihlerini Watchmen: Chapter I için neden değiştirdiler, anlamak güç.

Temposu Çok Sorunlu

Watchmen, alternatif bir evrende, Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki tansiyonun tavanda olduğu bir dönemde hikayesini set ediyor. Bu alternatif evrende, Komedyen ve Dr. Manhattan adlı süperkahramanların Vietnam Savaşı’na katılması ve milyonlarca insanın ölümüne neden olması, kamu güvenini zedeliyor. Bununla beraber 1977 yılında, ABD hükümetine bağlı olmayan tüm süperkahraman faaliyetleri yasaklanıyor. Hikaye, Watchmen adındaki süperkahraman grubunun, Komedyen’in cinayetini araştırmasını konu alır. Bu noktadan sonra, hikaye dallanıp budaklanır ve yeni anlatılara kapı açar.

Watchmen: Chapter I, hikayenin özüne oldukça sadık bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Alan Moore ve Dave Gibbons‘ın 12 ciltlik eşsiz eseri, neredeyse kare kare yeniden canlandırıyor. Buna karşın, bu bir artıdan çok bir eksi olarak karşımıza çıkıyor denebilir. 83 dakikalık animasyon işi, hikayenin ilk yarısını konu alması gerekirken, çok büyük tempo sorunları yaşıyor. Majör olaylar arasında seyirciye nefeslenme süresi tanımıyor. Günün sonunda filmin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz fakat aklınızda karmakarışık bir çorba olarak kalıyor. Bununla beraber, çizgi roman okuyucularının da ikonik bazı panellerde hayal kırıklığına uğrayacağını düşünüyorum. Çizgi romanın aksine, Watchmen: Chapter I‘de bu panellerin ve olayların etkisi çok minimalize edilmiş.

Watchmen: Chapter I İncelemesi

Performanslar İkna Edici

Bu yazıyı okuyan herkes, Snyder‘in adaptasyonundaki performansların ikonikliğinde hemfikirdir sanırım. Birçoğumuz, daha çizgi romandan bihaberken, Jackie Earle Haley sayesinde Rorschach’i tanıdık. Bu nedenle animasyondaki performansları değerlendirirken, gayriihtiyari, karşılaştırarak değerlendirdim. Animasyondaki performanlar, ne yazık ki taklitten öteye gidemiyor. Bu şaşırtıcı, çünkü seçilen aktörler hiç de kötü aktörler değiller. Titus Welliver (Carmine Falcone, Batman: The Long Halloween) korkunç bir iş çıkarmış. Rorschach’in sesini duyduğum her bir saniye rahatsızlık duydum. En azından kadronun geri kalanı, taklit de olsa, bu kadar kötü bir performans vermemişler. Bu sayede katlanılası bir iş çıkmış.

Bu hikayenin adapte edilemeyeceğini anlamaları gerekiyor. Watchmen saf bir çizgi roman işi, sadece bu formatta çalışabilecek bir iş. Şu noktadan sonra, 2025 yılında yayınlanacak olan Watchmen: Chapter II’yu izler miyim, emin değilim. İyi yaptığı şeyler olsa da, bu animasyon pek bir şey vaad etmiyor. Serinin hayranı olmayanlar için eğlenceli olabilir fakat asıl eseri tüketmek hala en iyi seçenek.Uğurcan Çağlayan‘ın diğer yazılarını da okumak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

X-Men ’97: Hem Nostaljik Hem Orijinal

Tales of the Teenage Mutant Ninja Turtles: Birlikte Daha Güçlü

 

Uğurcan Çağlayan

Star Wars Outlaws: Köprüden Önce Son Çıkış

Previous article

The Killer: Aynı Hikaye Farklı Ruh

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like