Uzun süredir beklediğimiz Game of Thrones, 7. sezonunu yavaş ama epey zekice kurgulanmış bir bölümle açmıştı. Üstüne daha önce yapmadıkları bir şey yaparak ilk bölümde tüm sezon neler göreceğimizin özetini geçmişlerdi. Kimileri biraz hayal kırıklığına uğrasa da ben ve ekip olarak çok memnun kalmıştık ilk bölümden. İkinci bölüm ise vites arttırarak aslında aradığımız, istediğimiz kıvama geldi. Hem de epey hızlı bir şekilde geldi. Hatta 3. bölümde çok daha hızlanacağının sinyallerini de verdi. Fakat ikinci bölümde olan olaydan çok geçen bir sohbete takılmak istiyorum, üzerinde bir paragraf kesinlikle duracağım. Şöyle kısaca 2. bölüm turumuza başlayalım ve 2. bölümle ne gördük, gözünüzden neler kaçtı bir tazeleyelim.
Öncelikle Khaleesi’yi doğduğu fırtınalı gecedeki gibi bir gecede Dragonstone’da ekibiyle son taktikleri çalışırken görüyoruz. Ama Khaleesi nedense biraz rahatsız, gözleri de pörtlek, kafasını kurcalayan sorular var. Kadrosuna bir anda katılan Lord Varys’i aklına koymuş olan Khaleesi bir anda onun üstüne yürümeye başlar ve onu “diğer krallara ihanet ettin bana neden etmeyesin” diyerek suçlar. Fakat Varys daha önce Ned Stark’a dediği gibi “dünyaya” hizmet ettiğini ve iyi neyse onu yapacağını dile getirerek atar yapan Khaleesi’ye sağlam bir backhand çaktı ki biraz da içimin yağları erimedi değil. Varys’i konuşurken seviyorum… İlerleyen sahnelerde ise Khaleesi’yi etrafında yeni misafirleriyle görüyoruz ki bu sane epey bir ilginç. Ellaria Sand ve Olenna Tyrell’i de taktik masasında gördüğümüz sahnede Tyrion King’s Landing’i nasıl alacağını anlattı. Planlamada herkes Khaleesi’nin Westeros’u çoktan aldığına emin. Ama herkes can yakmadan, temiz bir şekilde alma peşinde. Bu da öyle kolay olmayacak çünkü Euron diye bir manyak var.
Özel olarak paragraf açmak istediğim kısım Khaleesi ve Melisandre’nin karşılaştığı ve kızıl cadının ağzından çıkan cümleler. Dizide şu güne kadar hiç Azor Ahai kelimesi geçmedi. Her defasında Vadedilmiş Prens kelime öbeği geçiyor. 2012 yılında Ekşi Sözlük’te Azor Ahai başlığına yazılan daha ilk entry Valyrian dilinde erkek/kadın ayrımı olmadığı ve efsanenin Prens ya da Prenses olabileceğini belirtiyordu. Bu bölümde de en sonunda gündeme geldi. Azor Ahai, 8 bin yıl önce çöken derin karanlıkta ölülere karşı ışık getiren o muazzam kılıcını çekip bütün ordulara öncülük etmiş efsanevi bir kahraman. O da sonra ölüler gibi tarihe karışmış. Melisandre ne kadar Azor Ahai’nin ölümden döndüğü için Jon olacağına inanıyorsa da kehanetin söyledikleri Jon’u değil Khaleesi’yi gösteriyor.
“when the red star bleeds and the darkness gathers, azor ahai shall be born again amidst smokeand salt to wake dragons out of stone”
Birinci sezon finalinde Khaleesi, ateş ve duman içerisinden ejderhaları ile çıkmış, o gece gökyüzü kırmızıya dönmüş ve kırmızı bir yıldız herkesin gözü önünde kaymıştı. Açık bir şekilde daha ilk sezondan kimin Azor Ahai olabileceği söylenmişti. Khaleesi’nin olamaması hakkındaki tek mantıklı iddia: Kendisinin hiç kılıç tutmamış olması ve savaşmamış olması. Halbuki efsanevi savaşçının bir kılıç dövdürmesi ve o kılıçla öncülük etmesi gerek. Bu da maalesef Khaleesi’ye uymuyor. Hele ki daha kılıcın dövülmesi ve sevilen birinin öldürülmesi hikayesi mevcut. İzleyerek göreceğiz.
Cersei, açık bir şekilde savaşa 1-0 önde başladı. 3. bölüm fragmanında da zaten “ilk kadın ben döktüm” diyerek gol diyor. Euron, King’s Landing’ten ayrılırken herkes acaba dragonbinder’ı mı hediye olarak getirecek demişti ama açık bir şekilde bunun Yara ve donanması olduğundan emindik. Euron, Yara’nın gemilerini mahvetti; üstüne Elaria’yı ve kızlarından birini rehin alarak olası bir işkencede konuşturma şansını yakaladı. Keza şimdi tam bir kahraman olarak geri dönecek. Cersei için ilk galibiyet. Aynı şekilde Cersei’nin de hala ittifak topladığını ve Khaleesi’den çekindiğini gördük. Milliyetçi yakıştırmalar ile “barbarlar” temalı konuşmalar yapan Cersei Tully’leri ikna edemedi belki ama Jamie’nin “ganimet” temalı konuşması hemen ikna etti gibi. Para ve toprak bütün kapıları açar.
Dizide şunu anladık: Sam’in bütün sahneleri iğrenç geçecek. Sam, her zaman olduğu gibi büyüklerini dinlemeyerek kendi bildiğini okuyor ki onu Sam yapan da bu. Dinleseydi zaten çoktan ölmüşlerdi. Jorah’ı iyileştirmeye çalışan Sam büyük ihtimal bunu başaracak. Aynı şekilde ilk bölümdeki yazımda bahsettiğim kuzgun gönderme işini de hemen yapmış ve Jon’a Dragonglass’ın nerde olduğunu söylemiş. Şimdi sıra Bran’ın “ben geldim” temalı kuzgununda.
Jon ise Winterfell’deki homurdanmaların ortasında mücadele etmeye devam ediyor. Khaleesi’den gelen ve Tyrion’ın ellerinden yazılmış mektup herkesi epey bir germiş. Fakat Jon da Sam gibi. Bildiğini okur. Efsanevi buluşma için hemen yola koyuldu. Kalplerimiz, Jon ile Khaleesi’nin karşılaşmasını sabırsızlıkla beklerken bir taraftan da Sansa ile aynı yerde kalan Littlefinger’ın neler yapabileceği hakkında dehşete kapılıyor. Littlefinger, Jon’un gidişiyle hemen sinsi planlarına başladı, hatta abartıp gitti bir de Jon’a “ananı sevdim şimdi de kardeşini seviyorum” temalı bir konuşma yaptı ki dayak yemeyi haketti.
Sanırım bölümün en hüzünlü yanlarından biri de Missandei ile Grey Worm’un sevişme sahnesi olmuş. Sevgiyi yıllardır yaşayamayan 2 kölenin bir kraliçe sayesinde sonunda mutluluğa erişmesi iyi hoş da bunu biraz fazla vermişler… İkinci hüzünlü sahne ise Arya’nın koşarak Winterfell’e yol alması ve yolda Nymeria ile karşılaşması. Acaba abisinin Kuzey’in Kralı olduğunu nerden öğrenecek derken çok ilginç birinden aldı haberi: Turta! Kendi aramızda “şimdi bu arkadaş böylesine büyük bir rol için geri getirildiği için ne sevinmiştir he” derken gerçekten de böyle düşünüyormuş. Rolü kendisine verdikleri için yaşadığı heyecanı bir röportajda anlatmış. Arya’nın doğruyu yapıp Winterfell’e yönelmesi eski bir dostla karşılaşmasını sağladı. Dost dersem ayıp olur artık, kendi başına bir cüsse olmuş Nymeria. Koca bir kurt çetesine öncülük eden Nymeria, “artık vahşi yaşama aitim” tarzı bir bakış atarak kaçtı gitti. Üzmedi değil.
Sonuç itibariyle oldukça dolu ve efsanevi bir donanma savaşı izlediğimiz bölümde Euron’un ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu görmüş olduk. Şimdi kafalarda 3 soru var. Bir; Khaleesi ve Jon karşılaşınca neler olacak? İki; Cersei’nin şah’ın Khaleesi nasıl bir cevap verecek. Ve üç; Azor Ahai mevzusu tekrar ne zaman açılacak? Sabırsızlıkla bekliyorum.
Üçüncü bölümde görüşmek üzere.
Yorumlar