0

*Başlamadan önce yazının filme dair spoiler içerdiğini hatırlatmak isteriz.

2018’de Avengers: Endgame ile sonlanan üçüncü fazdan beri Marvel’ın elle tutulur çok az işini gördük. The Marvels da bunlardan biri demek isterdim ama değil. Peki bu kötü bir film olduğunu mu gösteriyor? Hayır. Salonda çıktığınızda mutsuz olmayacaksınız. The Marvels sizi çok güldürecek, eğlendirecek ve keyifli bir sinema deneyimi yaşatacak bir film.

The Marvels

Marvel’ın Çaresizliği

Marvel’ın 2018’e kadar yaptığı işlerin devamlılığı ve her filmde bir sonraki filmi merak etmemizi sağlayan kurgusu maalesef Endgame‘den sonra devam edemedi. O zamanki kurgunun ve devamlılığın iyi olmasını Endgame‘e kadar her şeyin planlı olduğuna bağlanması büyük bir yanılgı. O zaman da süreç ilerlerken birçok fikir değişti birçok yolun yarısından dönüldü ama her zaman tek bir doğrultuda ilerlemeye çalıştılar. Endgame sonrası Disney Plus platformunun da çıkmasıyla her film veya dizi farklı kafadan esmeye başladı. Bu yüzden izleyicinin kafası karıştı ve takip etmesi zorlaştı. Haliyle ilgi çok azaldı.

Daha yeni duyurdukları yeni fazın asıl kötüsünü ilk kez gördüğümüz film Ant-man and the Wasp: Quantumania’nın gişedeki başarısızlığı ve Kang’i oynayan Jonathan Majors’un gündemdeki skandalları kararsız olan Marvel’ı baş kötüyü bile değiştirme düşüncesine itti. Çaresiz Marvel son zamanlarda asıl Avengers’ı geri getirmek istiyor. Böyle bir sürecin bir parçası olarak Marvel’ın tarihine yazılacak The Marvels’a geçelim.

The Marvels filmi bize üç başrol veriyor bu üç başrolü iyice tanımak için ve filmi daha keyifle izleyebilmek için şu üç içeriği izlemeniz gerekiyor; Captain Marvel filmi Carol Danvers’ı ve Monica Rambeau’nun çocukluğunu ve aralarındaki dinamiği anlamamız için gerekli olan film. WandaVision, Monica Rambeau’nun güçlerini nasıl elde ettiği ve annesiyle ilgili olan dramasını bize gösteren dizi. Son olarak Ms. Marvel, Kamala Khan’ın orijini olan dizi aynı zamanda Marvel’ın yeni fazının sonsuzluk taşları derecesinde önemli olan 2 materyalinden biri Kamala’nın bilekliğini gördüğümüz içerik.

The Marvels

O Captain! My Captain!

Filme geçecek olursak film Ms. Marvel dizisinin after credit‘inde bizi meraklandırdıkları olayla başlıyor. Üç başrolümüz her güçlerini kullandıklarında yer değiştiriyorlar. Bu yer değiştirme olayını bize güzel bir absürtlükte veren film bu süreçte Kamala’nın ailesinin muhafazakarlığı ve kızlarını koruma içgüdüsünü, Monica’nın Nick Fury’nin yanında çalışmaya başladığını ve Carol’ın aynı şekilde uzayda olan kötülükleri durdurmaya devam ettiğini gözler önüne seriyor. Bu dinamik açılışın ardından bu yer değiştirmelerinin sebebi gün yüzüne çıkıyor. Hepsinin gücünün temelinin ışık olması ve bir şekilde güçlerinin birbirine bağlandığı ortaya çıkıyor. Filmin karakterlerimizi bir araya getirme süreci her ne kadar biraz saçma olsa da filmin komedi düzeyi bu süreci kesinlikle kaldırıyor. 

Film boyunca ekibimizin dinamiği gayet keyifli ilerliyor. Kamala’nın Kaptan Marvel’a olan hayranlığı, Monica’yla Carol’ın arasındaki gerginlik, zamanla çözülen ve rahatlığa varan bir süreci izliyoruz. Ekip olmayı ve güç kullandıklarındaki şekil değiştirmelerini bir avantaja çevirmeye çalıştıkları bir yolculukla devam ediyor. Aynı zamanda geçmişteki kırgınlıkların çözüme kavuşması ve film boyunca Carol’ın günah çıkarmalarına şahitlik ediyoruz. Samuel Jackson yine her zamanki gibi harika ama filmde Secret Invasion’dan izler hiç görmüyoruz, işte Marvel’ın bu kutsal devamlılığının olmadığı bir detay daha. Tatlı mı tatlı ama bir o kadar da tehlikeli kedimiz Goose bu filmde de çokça görüyoruz. Filmde en eğlendiğim sahneler kesinlikle Goose’la ilgili sahneler oldu. Müzikal sahnelerin her ne kadar çok mantıklı olmasa da bir sebebe bağlanmasına sevindim. Bu sahneler çok fazla göze batmıyor ve çok uzun değiller.

The Marvels, Goose

Kötü Yeterince İyi mi?

Bir filmin kötüsü, hele bir süper kahraman filminin kötüsü her zaman filme olan sevgiyi artırmaktaki en önemli yapı taşıdır. Filmimizin kötüsünün pek cazip bir tarafı olmasa da nihai amacı ve motivasyonunu beğendim. İlk filmden de aşina olduğumuz Kree ırkının memleketinde bir iç savaş çıkmış ve çözümü gezegenin kaynaklarını sağlayan yapay zekayı yok ederek sağlamaya çalışan Kaptan Marvel gezegeni perperişan bir hale sokar.

Dar-Benn, Kree halkının devrimcisi ve suçlayıcısı, amacı ise başka gezegenlerin ve sistemlerin kaynaklarını kendi gezegenine getirmek. Bu süreçte yok ettiği gezegenleri ve halkları düşünmeden bunu yapmaya devam ediyor. Ayrıca en büyük amacı Kaptan Marvel’dan halkının intikamını almak. Diğer gezegenlerdeki kaynakları çalmak için ihtiyacı olan şey Kamala’da da olan bilekliğin diğer eşi. Bunu bulup kullanmaya başladıktan sonra diğer bilekliği de bulup işini kolaylaştırmak ister. Dar-Benn gezegeninin son ihtiyacı olan yaşam kaynağı Güneşi almak için bizim sistemimize gelir. Bu sistemi tercih etmesinin sebebi Kaptan Marvel’ın canını yakmak istemesidir.

Güç zehirlenmesi geçiren Dar-Benn Kaptan Marvel’ın yardım elini de kabul etmez ve Kamala’dan zorla aldığı bileklikle sahip olduğu gücü kaldıramaz ve kendini yok eder. Ekibimiz Dar-Benn’in uzayda açtığı deliği kapatmak için güçlerini birleştirir ve Monica deliğin diğer tarafında kalır. Nerede ve hangi evrende olduğunu asla bilemezler ve bir istisna hariç her Marvel filmindeki gibi dünya kurtarılmıştır. Kaptan Marvel çok saçma bi’ şekilde Kree’lerin güneşinin içinden geçer ve güneş düzelir. Neden bunu daha önce yapmadın Carol?

Filmi taşıyan en büyük isim kesinlikle Kamala’ydı. Kaptan Marvel’a olan hayranlığı, ekibin oluşmasına olan heyecanı filmi gerçekten güzel sürüklüyor. Filmin sonunda ise yeni bir Avengers kurmak için kolları sıvıyor. Güzel bir Nick Fury taklidiyle Hawkeye dizisinden de tanıdığımız Kate Bishop takıma davet ettiği ilk kişi oluyor.

The Marvels

After Credits

Yazılar akıyor ve Marvel bizi yine şaşırtıyor. Monica hasta yatağında yanında annesi oturuyor. Büyük bir şaşkınlık ve özlemle annesine sarılan Monica annesinin anlamsız bakışlarına anlam veremiyor. Annesi onu tanımadığını söylüyor. Tam bu sırada yeni bir evrende olduğumuzu fark ediyoruz, yine! Sahneye laboratuvar önlüğüyle Beast çıkıyor. Evet doğru duydunuz X-Men’deki Beast. Marvel’ın son kozu olduğunu düşündüğüm X-Men, yavaş da olsa ilmek ilmek dokunuyor.

Son olarak bu film “Marvel geri döndü.” denecek bir film değil ama izlemesi gayet keyifli bir filmdi. Bakalım Marvel daha ne kadar bizi yazılardan sonrasıyla mutlu etmeye çalışacak.

Daha fazlası için bizi TwitterInstagramDiscord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.

When Evil Lurks: Şeytan Aramızda Yürüyor

Pain Hustlers: Sıfırdan Zirveye Başarısız Bir Çıkış

Mert Baran Yeşilbahçe
Yeni yetme sinema jürisi, hobilerinin peşinden koşan, sitenin sosyal medyasıyla ilgilenen ufak çaplı yazar.

34. Ankara Film Festivali Notları

Previous article

Fingernails: Aşk Bir İşkencedir

Next article

You may also like

Comments

Leave a reply