Vampirlik, insanlık tarihi boyunca anlatıları etkilemiş ve popülerliğini sürdürmeyi başarmıştır. Söylenceler ve efsanelerle başlayan vampirlik edebiyattan sinemaya kadar ulaşmıştır. Bu popüler tema günümüzde de hız kesmeden devam etmektedir ve Renfield da bunun sinemadaki güncel örneğidir.
Vampirliğe bambaşka bir bakış açısı getiren filmde, yüce vampir Dracula’nın hizmetkarı Renfield’ın sancılı yaşamı ve Dracula ile arasındaki toksik ilişkiden kurtulma çabası anlatılmaktadır. Yüzyıllarca Dracula’ya hizmet ettikten sonra kendi hayatını yaşamak isteyen ve masumların ölümünden rahatsızlık duyan Renfield, efendisi Dracula’ya karşı gelecektir.
Filmin yönetmen koltuğunda 2017 yapımı The Lego Batman Movie’nin yönetmeni Chris McKay oturuyorken senaryo kısmında ise The Walking Dead ile Invincible dizilerinin senaristleri Robert Kirkman ve Ryan Ridley yer alıyor.
Vampirlerin sinema ve televizyondaki yeri:
Vampir teması sinemadaki ve televizyondaki popülerliğini sürdürürken Bram Stoker’ın Dracula’sı bu temadaki en meşhur ve yüce vampir karakteri olarak varlığını korumaktadır. Sinemadaki ilk örneği 1922 yapımı Nosferatu olsa da yasal sebeplerden ötürü Dracula ismini taşımadığı için onaylanmış ve resmi ilk örneği 1931 yapımı olan Dracula’dır. Bela Lugosi’nin canlandırdığı bu Dracula devamında gelen eserlere ilham olmuş ve sinema tarihine yerleşmiştir.
Gotik ve korku edebiyatının bir parçası olan Dracula sinemada pek çok farklı biçimde yer almıştır. Başlarda korkuyla başlayan yolculuğu tarih ve komedi türlerinde de devam etmektedir. Renfield filmi de Dracula’yı korku-komedi türlerinde işlemeye karar vermiş olan son Dracula örneğidir.
Film, Dracula’nın hizmetkarını (familiar) başrole aldığı için Taika Waititi’nin 2014 yapımı meşhur ve başarılı komedi filmi What We Do in the Shadows’unu akıllara getiriyor (ve tabii filmden uyarlanan, devam eden aynı isimli diziyi). Ancak burada Dracula’dan başka bir vampir gösterilmemekle birlikte hizmetkarına da iş göreceği kadar özel güçler verdiğini görüyoruz. Renfield ise birçok hizmetkarın aksine bir gün efendisi gibi vampir olmayı beklemiyor, bu sefil hayattan kurtulmayı istiyor.
Renfield ve toksik ilişki metaforu
Filmin kendine has yaptığı ve hikayesini temellendirdiği noktalar ise Dracula ile Renfield’ın ilişkisini grup terapisi, kişisel gelişim ve toksik ilişki oluyor. Kişinin özgüvensizliği sonucu hayat enerjisini emen toksik ilişki metaforu birebir gerçeğe dökülerek işleniyor. Renfield, grup terapisi ile “Bedenimin tek sahibi benim” vb. olumlamalar sayesinde özgüvenini kazanmaya başlıyor ve Dracula’ya kafa tutuyor.
Korku-komedi türlerinde olduğu için de elini korkak alıştırmayan film, bolca kan ve vahşet sahnesi içeriyor. Bu açıdan da 2016 yapımı Deadpool’u da hatırlatıyor. Kan efektleri gerçekçi gözükmeseler de filmin kendi atmosfer içerisinde sırıtmıyor. Ancak plastik makyajlar, özellikle Dracula’nın makyajı oldukça başarılı gözüküyor.
Mekân ve atmosfer tasarımına da özen gösterildiği belli oluyor. Korku-komedi haricinde bolca aksiyon sahnesi de içeriyor ve 1 saat 33 dakikalık ortalama süresi boyunca izleyiciyi yakalamayı başarıyor.
Nicolas Cage Dracula rolünde bir harika.
Filmin başrollerinde Dracula’ya küllerinden yeniden doğan efsane Nicolas Cage hayat verirken sadık hizmetkarı Renfield’ı Nicholas Hoult canlandırıyor. Renfield’a eşlik eden polis memuru ise son dönemin popüler isimlerinden Awkwafina tarafından oynanıyor. Nicolas Cage, Dracula olarak inanılmaz bir performans sergiliyor, tekrar Dracula olarak görme isteği uyandırıyor. Nicholas Hoult ise masum mizacı ile Renfield karakterine cuk oturuyor, 2013 yapımı Warm Bodies adlı filmdeki masum ve aşkı öğrenen zombi karakterini anımsatıyor. Awkwafina ise abartılı karakteri ile yer yer göze batıyor. Bunun nedeni oyuncunun performansından ziyade karakterin senaryodaki yaratımı gibi gözüküyor. Oyuncu kadrosu Dracula-Renfield ikilisinin geçmişteki maceralarını dizi veya başka bir film olarak görme isteği uyandırıyor.
Kısacası Renfield açık ara son dönemin en başarılı korku-komedi yapımlarından birisi olmayı hakkıyla başarıyor. Orijinal hikâye temelleri, zekice kullanılmış mizahı, nokta atışı oyuncu seçimleri ve sunduğu eğlenceli kaosu ile sevenlerini memnun edecek bir yapım olarak vizyonda yerini alıyor.
Buğra Mert Alkayalar’ın daha önceki yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Yorumlar