Bir grup profesyonel suçlu, fidye için küçük bir kızı kaçırır. Ancak kaçırdıkları kızın yüzyıllardır yaşayan bir vampir olduğundan bihaberlerdir. Fidye için kızı tuttukları evde vampir kızla kanlı bir yaşam mücadelesi vereceklerdir.
Abigail‘in yönetmen koltuğunda Scream 5 ile Scream 6 filmlerinin başarılı yönetmenleri Matt Bettinelli-Olpin ile Tyler Gillett bulunuyor. Guy Busick ise yine Scream 5 ile Scream 6 filmlerinin senaristlerinden biri olarak Abigail‘in senarist kadrosunda yer alıyor. Bir vampir filmi olduğunu söyleyerek kartlarını açık oynayan film aksiyonu, mizahı ve vahşeti ile öne çıkıyor.
Kan, Aksiyon ve Mizahın Lezzetli Harmanı
Filmin senaryosu genel anlamda beklenen bir hikayeyi sunuyor olsa da ani ölümleri, sırıtmayan ve hatta yer yer kahkaha attıran mizahı, beklenmedik derecedeki kanın gövdeyi götürdüğü vahşeti ve bir çocuk vampire yer vermesiyle tıkır tıkır işliyor, izleyiciyi yakalıyor. 1994 yapımı kült film Interview with the Vampire‘dan bu yana çok tercih edilmeyen çocuk vampir kullanımı olabildiğince sempatik bir biçimde karşımıza çıkıyor. Hatta yer yer Abigail’in her şeye rağmen hala sevgi bekleyen bir çocuk olduğunu hatırlatarak empati kurmaya yöneltiyor ve finalinde dengeleri değiştiriyor. Özellikle çoğunluğu tek mekanda, bir malikanede geçen film, ilgi çekici ve iyi yazılmış karakterleriyle yürüyor.
Senaryonun bir diğer başarılı yönü ise iki saatlik süresini sarkmadan kullanabilmesi oluyor. Bir korku-gerilim filmi olarak başından sonuna kadar aksiyonu sürdürüyor. Bazı vampir klişelerini yıkarken bazılarını da bolca kullanıyor. Konusu ve tarzı itibariyle 2023 yapımı Renfield filmini direkt olarak akıllara getiriyor. Mizah ile vahşeti aynı çatı altında buluşturuyor oluşu ile oldukça benzer ve neredeyse onun kadar başarılı. Abigail’in kökenine ve vampir oluş hikayesine dair detaylar ne yazık ki filmde yer almıyor. Filmin genel havası düşünüldüğüne gerekli görülmemiş olabilir ancak yer yer gözüken duvar çizimleri vb. orijin hikayesinin merak edilmesine neden oluyor. Bu durum öncesini anlatacak devam filmine açık kapı bırakılmış olabileceğini de düşündürüyor. Klişelerle bezeli olması ve kartlarını açık oynaması dışında, genel olarak film ortalamanın üstünde bir senaryo karşımıza çıkıyor.
Gözlere Şölen Niteliğinde Görsel Efektler
Abigail senaryo yönünden olduğu kadar görselliğiyle de dikkat çekiyor. Özellikle kanın durmadığı ve bol keseden kullanıldığı filmde plastik makyaj ile CGI ön plana çıkıyor. Kafalar kopuyor, vampirler patlıyor, kazıklar saplanıyor.
Ölümler ve vahşet anları asla sırıtmadığı gibi mizahı ve aksiyonu yüksek bir vampir filmi için birçok sert korku filmini solluyor. Hatta bu sahneler bazı izleyicileri fazlasıyla rahatsız edebilir, bizden söylemesi. Ayrıca vampir dişi konusunda klasik iki uzun diş yerine bütün dişlerin diken gibi olduğu canavar yapısını tercih etmesi de daha korkutucu olmasını sağlıyor. Bu diş kullanımı kült yapım Fright Night‘ta (1985) kendini göstermeye başlamıştı ve en yakın örneğini de yine Renfield filminde görüyoruz.
Korkuda Deneyimli Oyuncu Kadrosu
Filmi başarılı kılan bir diğer etken ise zengin ve nitelikli oyuncu kadrosu oluyor. Başrolü yani masum gözüken vampir Abigail’i canlandıran Alisha Weir (Matilda: The Musical, 2022) sinir bozucu derecede iyi bir performans sergiliyor. Scream ile yıldızı parlayan Melissa Barrera sert mizaçlı Joey’i canlandırarak filmin bir diğer başrolü oluyor ve bir kez daha yeteneğini kanıtlıyor. Kadronun kalanını da korku ve gerilim yapımlarından deneyimli ve başarılı isimler olan Kevin Durand (The Strain, 2014-2017), Kathryn Newton (Freaky, 2020; Lisa Frankenstein, 2024) ve Dan Stevens (The Guest, 2014; Legion, 2017-2019; Apostle, 2018) oluşturuyor. Özellikle Dan Stevens sorunlu ve sinsi karakterlere ne kadar yakıştığını bize tekrar gösteriyor.
Abigail, “Ben bir vampir filmiyim.” diye bağıran ve klişeleri kullanan bir film olsa da etik açıdan risk alıp çocuk bir vampiri kullanarak vahşeti, aksiyonu ve mizahı ile ortalama üstü bir seyir keyfi sunup beklentilerin üstüne çıkıyor. Tüm ögelerin zekice harmanlandığı Abigail, izleyicileri üzmeyecek, vizyonda kaçırılmaması gereken bir yapım. Renfield‘ı sevenler bu filmi de sevecektir.
Buğra Mert Alkayalar‘ın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.
Daha fazlası için bizi Twitter, Instagram, Discord ve Letterboxd aracılığıyla takip edebilirsiniz.
Yorumlar