0

Başrollerinde Nicole Kidman, Eve Hewson gibi ünlü isimlerin bulunduğu yeni Netflix mini dizisi The Perfect Couple, 5 Eylül’de izleyicisiyle buluştu. Elin Hilderbrand‘ın çok satan romanından uyarlanan dizinin yönetmen koltuğunda Bird Box (2018) filminden tanıdığımız Susanne Bier oturuyor. Stranger Things ve Shadow and Bone’un yapımcıları The Perfect Couple için de kollarını sıvıyor. Kidman, oyunculuğunun yanı sıra Jenna Lamia ile birlikte yönetici yapımcılığı üstleniyor. 6 bölümlük diziye Liev Schreiber ve Dakota Fanning de oyunculuklarıyla eşlik ediyor.

The Perfect Couple, izleyiciyi zengin bir aileye gelin olarak gelen Amelia Sacks’ın (Hewson) gizemli hikayesine konuk ediyor. Şatafatlı düğün hazırlıkları aşamasında damadın annesi ünlü romancı Greer Garrison (Kidman), tam bir sosyete düğünü olması için elini taşın altına koyar. Ne yazık ki düğüne sayılı zaman kalmışken sahilde bulunan bir cesetle birlikte kurdukları hayaller suya düşer. Düğün heyecanı yerini yoğun bir şüphe havasına bırakırken gelişen olaylar adeta Greer’in romanlarından alınmış bir soruşturmaya döner. Olay dizimindeki bu benzerlik kafaları karıştırırken merak tüm köşeleri hakimiyeti altına alır. Düğündeki tüm davetlilerin ve organizatörlerin şüpheli konumuna düşmesiyle herkesin arasında gerilim rüzgarları esmeye başlar.

Yaldızlarla Süslenmiş Mutsuz Aileler

Lüks bir düğün etrafında şekillenen bu şık dedektif draması her bölümünde tempolu bir keyif sunmayı vadediyor. Bu vaadi ne kadar başardığı ise tartışılır. Burjuva kesimi, fakirlik, paranın yozlaştırma gücü ve sınıf bilinci hakkında söyleyecek sözleri varmış gibi gözüküyor fakat işleyiş şekli amacını sekteye uğratıyor. Yine bir Nicole Kidman mini dizisi olan HBO yapımı Big Little Lies ile olan olay benzerliği bakımından, onun alaycı bir Netflix versiyonu gibi. İki dizide de ortada bir cinayet varken, aralarında bir katil olması fikriyle endişelenmektense daha fazla dedikodu yapabilme fırsatı yakalamalarının heyecanında olan kitleleri, oldukça benzerlik taşıyor. Fakat The Perfect Couple’da bu kitle Big Little Lies’tan ödünç alınmış gibi dururken, bir taşlama olarak işe yarayacak kadar tutarlı ve sert olmaması ne yazık ki bunu bir mesaj olmaktan çıkarıyor.

Dizi işlediği konu bazında Tolstoy’un unutulmaz eseri Anna Karenina’nın giriş cümlesini anımsatıyor: “Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendince bir mutsuzluğu vardır.” Dizi bir evliliği veya aileyi dışarıdan gözüktükleri halleriyle anlamanın imkansız olduğu öğretisine gönülsüzce değiniyor. The Perfect Couple; idealize edilmiş, dışı pırlantalarla süslenmiş evliliklerin iç duvarlarında çamurlar aktığını sağlam bir mizahla ortaya sunmak yerine pembe dizi alaycılığıyla basite indirgiyor. İroni malzemesi olarak seçtiği konular her ne kadar içi dolu olsa da yüzeysellikten kopmamasıyla malzemeyi adeta kullanmamayı seçiyor.

Tipik Bir Netflix Gizemi

Yönetmenin belli ki favori numaralarından biri, sanki içerde ne olup bittiğini mimiklerinden yola çıkarak çözmemizi istiyormuş gibi, her şüphelinin yüzünü zoom altında inceletmesiydi. Ne yazık ki bu seçim gerçek bir karakter gelişiminin zayıf bir alternatifi olmaktan ileri gidemiyor. Her biri ortalama 50 dakika süren 6 bölümlük dizi aslında maksimum 2 saatlik bir film niteliği taşıyor. Bu talihsiz form seçimi karakterleri bir süre sonra tanımaya değmeyecek kadar tekdüze hale getiriyor. Bir dedektiflik ve şüphe temelli dizinin en vazgeçilmez unsuru olan merakı uyanık tutmak ne denli başarılıyor tartışılır. Eğlendirmeyi ve meraklandırmayı kimi zaman başarsa da keyifli bir film versiyonu kesinlikle çok daha yeterli olurmuş dedirtiyor.

Diğer yandan da beklentisi kafa yormayan ama muzip bir şekilde keyif de veren tipik bir Netflix dizisi izlemek olan izleyici kesimini tatmin edebilir. Finalindeki çözüm sekansı tahmin edilemezliğiyle izleyiciyi iyi bir şaşkınlıkla uğurlayabilir. Eğer beklentinizin bu diziyle uyumlanacağı bir dönemdeyseniz belki de aradığınız tat Winburylerin süslü malikanesinde sizi bekliyordur. Fakat eğer Nicole Kidman, sınıf hicvi ve dedektiflik arıyorsanız ve bunun zekice, sert bir yerden işlenmesini istiyorsanız rotanızı değiştirmeniz gerekecektir.

Şevval Sara‘nın diğer yazılarına ulaşmak için buraya tıklayınız.

Daha fazlası için bizi Youtube, Twitter ve Instagram aracılığıyla takip edebilirsiniz.

Terminator Zero: Kabus Geri Döndü

Batman: Caped Crusader: Noir Bir Batman Hikayesi

Şevval Sara Kot

Strange Darling: Tek Gecelik Kedi-Fare Oyunu

Previous article

Touch: Kayıp Bir Aşk Hikayesi

Next article

Yorumlar

Yorumlar kapatıldı.

You may also like

More in Netflix